ERKEK LİSESİ *Bölüm 1*

Start from the beginning
                                    



BÖLÜM 1

Ailemi on dört yaşındayken bir trafik kazasında kaybettim. O günden sonra da İzmir'de, hiç sevmediğim halamın yanında yaşamaya başladım. Ben kim miyim? Selam. Ben Kumsal. Bu anlattıklarım tıpkı etrafımdaki insanlara olduğu gibi size de trajik gelebilir. Benim bu olayı kolayca atlattığımı düşündüler ki haksız da sayılmazlardı esasında. Oysa ben ölümden hiçbir zaman korkmamıştım, ölüm insanların düşündüğü gibi korkutucu gelmezdi bana, sadece bazen ölen insanları özlerdin ki bu da çok tabii bir şeydi. Dünyaya bakın bir, her gün birileri bir yakınını ya da yakınlarını kaybediyor, o kadar da trajik ya da üzüntü verici bir durum gibi gelmiyordu böyle düşününce. Bazılarınız böyle düşündüğüm için beni yadırgayabilir, ama ölüm dediğiniz şey her gün yüzlerce insanın yaşadığı bir gerçekti ve ben de bu gerçekten payıma düşeni almıştım sadece.

O günden sonra bana annemle babamı kaybetmemden daha trajik gelen başka bir şey oldu: Halamın yanına taşınmak. Nedense yıllarca halamla annemin arasında bir türlü sebebini kavrayamadığım bir çekişme vardı; öyle ki bazen babamı her ikisi bir tarafından çekiştirir ve babam sanki iki parçaya bölünürdü. Sanırım anneme olan benzerliğimden sebep halam beni de kabul etmekte güçlük çekiyordu, durup durup, "Annesinin kızı" derdi.

Trafik kazasından sonraysa işin rengi biraz daha değişti. Kardeşini kaybeden halam bir türlü bu durumla baş edemedi. Benim rahatlığımı görünce daha da sinirlenir oldu bana. Sürekli bana "hayırsız evlat" deyip durur, ailemin ne için çalışıp çabaladığını görmediğimi söylerdi. Daha sonraları benimle konuşmamaya, suratıma bile bakmamaya başladı. Bense bunu dert etmedim açıkçası, nasıl olsa gitmeme sadece iki sene kalmıştı. Buradan kurtulmama iki sene vardı. Bir gün yine buradan gidince nasıl bir yerde nasıl bir hayat yaşayacağımı düşünürken halamın sesini duydum.

"Kumsal, aşağıya gelir misin?" Hadi canım. Halam bana "Gelir misin?" mi dedi? Hani suratıma baktığı kısa zamanlarda bana emir yağdıran halam?

"Kumsaaal, hadi, halacığım!" Allah Allah, bir iş vardı bunda.

"Geldim hala," diyerek aşağı indim. Karşımda uzun boylu yakışıklı bir adam duruyordu. İçimden halam bir yakışıklı bulup beni şutlayacak diye düşünürken halam konuşmaya başladı.

"Kumsal, halacığım, bu beyfendi senin dayın Kılıç." NE? Dayım mı? Benim dayım mı vardı?

"Ne? Benim dayım mı var?" dedikten sonra adamı incelemeye başladım. Kahverengi saçlarıyla gözleri vardı. Aslında evet, anneme benziyordu. Adının Kılıç olduğunu yeni öğrendiğim konuşmaya başladı.

"Evet Kumsal. Ben senin dayınım. Annenin babanla evlenmesini onaylamadım hiç ve o günden sonra da bir kardeşim olduğu gerçeğini göz ardı ettim. Ama şimdi bu olanlardan sonra... Halan beni arayıp olanları anlattıktan sonra... sen bana kardeşimin yadigârısın. Seni almaya geldim."

Beni almaya mı gelmişti? O an bir mutluluk dalgası bütün bedenimi sardı. Bu kadından kurtuluyor muydum yani? Peki, ya Kılıç daha beter çıkarsa ne olacak diye düşündüm, ama hiç öyle birine benzemiyordu.

"Peki. Nereye gidiyoruz?" deyince dayım bana kocaman gözlerle bakmaya başladı. Neden bu kadar şaşırmıştı ki?

"Ne yani, halanı bırakacak mısın?"

Hah! Dayım altı üstü iki sevgi sözcüğü kullandı diye halamı melek sanmıştı galiba.

"Siz halamı tanımıyorsunuz Kılıç Bey. Halamı büyük bir zevkle bırakacağım," dedikten sonra belli belirsiz bir iğrenmeyle halama baktım. Halam benden gözlerini kaçırdı, fakat gözlerini kaçırmasının utanmakla yakından uzaktan alakası yoktu, biliyorum, bilakis, gözlerindeki mutluluğu göremeyelim diye uğraşıyordu.

ERKEK LİSESİ (KİTAP)Where stories live. Discover now