"Çizgiyi aşma Leyla.. Şimdi masadan kalk."

"Yine aynısını yapıyorsun kendini düşünüyorsun."

"Bunları seninle daha sonra konuşuruz. Ama ne zamanı ne yeri?"

"Niye eşin bilmiyor mu neler olduğunu?"

"Kalk masadan Leyla. Benim geldiğimi de kimseye söyleme." deyip başımı kaldırdım ve bize doğru gelen Gökkuşağı'nı gördüm.

"Leyla bozuntuya verme." dediğim anda Gökkuşağı geldi. Yanımdaki Mars' ı kucağına alıp yanıma oturdu. Kafamı çevirip baktığımda bir şeyi farkettim. Biz aynı kıyafetleri giymiştik.

"Bir şey mi oldu?" deyip Leyla'ya baktı.
Leyla ilk bana baktı ve sonra Gökkuşağı'na döndü.

"Ben Ata Bey' in hayranıyım. Burada görünce kendisiniyle konuşmadan yapamadım."

"Ya öyle mi?" deyip gülümsedi ama inandığını sanmıyordum.

"Biz kalkalım mı artık?" deyip Mars'ı kucağıma aldım. Ve Gökkuşağı'nın belinden tutup kaldırdım. Buradan ne kadar hızlı çıkarsak o kadar iyiydi.

"Ya ne yapmaya çalışıyorsun Ata."

"Bana Ata deme." diye yüksek sesle seslendiğim de kafeden çıkmıştık.

"Sen bana bağıramassın." dediğinde derin bir nefes aldım.

"Üzgünüm Ata denmesini sevmiyorum?"

Çünkü bana hiç iyi hatıralar bırakmamıştı Ata ismi.

"Böyle sakin söylesen anlardım ben." dediğinde gülümsedim.

"Arabam biraz ileri de."

Arabasının yanına gelince Mars'ı aldı ve arka koltuğa oturttu ve kemerini bağlayıp, ön tarafa geçti.

"Ben süreyim mi?"

"Normalde herkese vermem ama al bakalım." deyip havadan anahtarı attı.

Marketin önüne gelince güzel bir yere park edip indik. Gökkuşağı, Mars'ı yere indirip elinden tuttu. Mars'ın diğer elinden de ben tuttuğum da ortaya şahane bir görüntü çıkmıştı.

"Hala marketten istediğimi alabilir miyim?"

"Babanın kırmızı çizgisini aşmadığımız sürece, evet alabilirsin?" dediğin de güldüm.

"Babasının kırmızı çizgisi mi var?"

"Evet hem de çok. Bazen yengem onunla nasıl ömürünü geçiriyor bilmiyorum."

"Çok seviyorsa demek." diye yanıtladığım da kafasını kaldırdı ve omuzunu silkti.
Bu yaptığına şaşırsam da takmadım.

Gökkuşağı market arabası aldığında bende aldım. Kendi evimin alışverişini yapabilirdim. Yemek yapamasam da bir kaç bir şeyden zarar gelmezdi.

" Hala arabaya oturt beni."

"Fındığım bir sürü malzeme koyacağım ama ben." dediğin de Mars dudaklarını büzüp  kollarını birleştirdi.

"Ama sen bu kadar tatlı olmamalısın güzellik.. Gel bakayım Martin abinin kollarına." deyip yere eğildim. Direk kollarıma geldiğin de ayağa kalkıp onu arabaya oturttum.

"Martin abiyi daha çok seviyorum." diyerek halasına döndü.

"Bak sen! Bundan sonra artık Martin abin sana bol fındıklı pastalar, kurabiyeler yapar."
 
Mars , Gökkuşağı'na  gözleri dolu dolu baktı. Her an ağlayacak gibi duruyordu.

GÖKKUŞAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin