𓇚•ZÜMRÜT•𓇚

Start from the beginning
                                    

Samuel, "Yaşını başını dinlemem, ayağımın altına alırım seni Faysal!" dedi elindeki bastonuna yaslanarak ağır ağır onlara doğru ilerlerken.

Faysa karşısındaki adamdan utanarak elini yavaşça aşağı doğru indirdi.

Samuel ise ona açıkça açıkça hayal kırılığı içinde bakıyordu.

Arjin'den daha çok bu adamı düzeltmek için uğraşmıştı çünkü Faysal'ı da ustasının bir emaneti olarak görmüştü. Hatta genç yaşta kaybettiği babası da onun büyük bir dostu olduğu için Faysal'ı oğlu olarak görüp öyle büyütmeye çalışmıştı ama en büyük hayal kırıklığı bu adamdı.

Bir kere kalbini karartınca bir daha aydınlık yüzü görmek istememişti Faysal.

"Us-ta-m." dedi Faysal sesi titreyerek. "Ustam bana saygısızlık edince bende tahammül..."

İtirazı Samuel'in öldürücü bakışları altında bıçak gibi kesildi. Samuel ona doğru yaklaştıkça Faysal daha yeni efelenen o değilmiş gibi neredeyse iki büklüm olacak hale gelmişti.

Firuze ise onun bu haline karşılık tiksintiyle bakarken bir yandan da çok değer verdiği bu adamın karşısına bu şekilde çıktıkları için utanç duyuyordu.

"Samuel Usta!" dedi Firuze. Samuel'in bakışları ona doğru dönünce yaşlılıktan artık soluk bir yeşile bürünen sert gözleri yumuşadı.

"Benim güzel Firuze'm." dedi taze bir bahar esintisi gibi olan bu güzel kıza bakarken.

Görmeyeli büyümüş daha da güzelleşmişti Firuze.

Derdini taşlara anlatmayı öğrettiği Ezra'nın, bizzat yüreğinin kızgın demirle dövüldüğünü işitir gibi oldu Samuel. Can yakarcasına güzelleşmişti Firuze.

Firuze'ye bakarken tebessüm etti. Firuze'nin ise güzel yüzü Samuel'e bakarken hüzünle doldu ve bu genç kızın üzüntüsü Samuel'in canını yaktı.

Samuel elini uzattı, Firuze başını eğip hürmetle o eli öptü. "Işık saçan, güzel peri." Firuze Farsça da ışık saçan, aydınlatan anlamlarına gelmekteydi. "Görmeyeli daha da kıymetlenmişsin, güzel kızım." dedi Samuel.

Sonra başını utancından iki büklüm hale gelmiş olan Faysal'a çevirdi. "Baban kıymetini bilmemiş ama o hep gözünün önündeki hazineyi göremeyecek kadar kördü zaten."

Tokat atsa belki bu kadar etki etmezdi ama Faysal bu adamın onun için verdiği uğraşı da babalık yapmaya çalışışını da biliyordu.

Onu bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştı.

Faysal başını eğip, "Ustam..." diyebildi sadece ama Samuel'in hiç acıması yoktu. "Az biraz ayıl da bir işin ucundan tut. İnadım tuttu evi kendim yapacağım diye ama bu gidişle sadece bana mezar olacak gibi. Gururumu ezdim de biraz, diğer çocuklar da Ezra'ya yardım ediyorlar." Eliyle ardını işaret etti kovar gibi. "Sende git."

Faysal'a öyle bir bakıyordu ki Faysal bir kez daha ağzını açıp itiraz edecek cesareti bulamadı kendisinde.

"Peki,ustam!" dedikten sonra Firuze'ye son kez kötü bir bakış atıp onlardan uzaklaşmaya başladı.

Firuze, Samuel Ustanın karşısında utanmış gözüküyordu. Samuel Usta da bunun farkındaydı. "Bana bak, Firuze!" dedi Samuel, Firuze'ye şefkatle bakarken.

Firuze başını ona doğru çevirdi.

"Ben bilirim, senin kanın deli akar. Arjin kendi gibi yetiştirdi seni, gerektiğinde korursun da kendini." Samuel bu durumdan oldukça hoşnuttu. Zamanında Arjin'e abayı yakan gençlerden biri de kendisiydi ama Arjin'in onu da yakacağını bilerek bu aşkı kalbine gömmüş bir adamdı o.

FİRUZEWhere stories live. Discover now