4-'İlk Gün'

Beginne am Anfang
                                    

Bozukluğu attığımda kahvelerin olmasını beklerken bir yandan etrafa bakıyordum. Herkes yavaş yavaş geliyordu. Çoğunluk pazartesi sendromundan dolayı yorgun ve uykusuz görünüyordu. Makineden duyduğum ses ile kafamı çevirdim. İki karton bardağı da yavaşça aldım.

Tam ilerleyecekken sağ koluma bir şey şiddetli şekilde çarptı. Karton bardaktaki kahve elime dökülürken afalladım. Bardağı bırakmayı ancak kahve dökülünce akıl edebilmiştim. "Ah, gerçekten özür dilerim!"

Bu ses Ava'ya aitti. Kaşlarım çatıldı. Bakışları hiç de özür dileyen biçimde değildi. Aksine, alaycıydı.

Elimdeki yanmayı hissederken diğer kahveyi masaya bıraktım. Ruth ise öfkeyle buraya doğru geliyordu. "Bana bak sarı çıyan-" sağlam elimle Ruth'u tuttum.

"Olay çıkarma Ruth, boşver." Hiç de sakinleşmişe benzemiyordu. Bu sırada başka bir ses işittim.

"Ava, diğerlerinin yanına git." Lucifer'in sesiyle hepimiz ona doğru döndük. Bu sırada yüzümü buruşturdum, elim oldukça yanıyordu. Ava Lucifer'in yanına gitti. Koluna girerek, "Hadi gidelim." dedi.

Lucifer hiç de nazik olmayan bir şekilde Ava'yı uzaklaştırdı. "Diğerlerinin yanına git dedim." Sesi daha sertti. Ava'nın yüzü düşmüştü. Bize doğru öfkeli bir bakış atarak kantinden ayrıldı.

Ruth, "Sen iyi misin?" diyerek elime baktı. Bakışlarımı elime çevirdiğimde tekrardan yüzümü buruşturdum. Kızarıklık vardı, biraz kabarmıştı.

"Çok acımıyor ya," dedim yalan söyleyerek. Ruth her şeyi abartmayı severdi bu yüzden yandığını söylersem beni zorla hastaneye götürmeye kalkabilirdi.

"Ama bak-" Ruth'un cümlesini Lucifer kesti.

"Soğuk suya tutman gerekiyor." Şaşkınlıkla ona baktım. Onun çoktan gittiğini sanmıştım. Kolumu kavrayarak ilerlememi işaret etti. İlerlerken bir yandan, "ben halledebilirim." diyordum ama bir şey fark etmiyordu.

Revirin olduğu kata geldiğimizde konuştum. "Bu saatte kimse olmaz, ilk dersten sonra geliyorlar." Bana aptalca bir şey söylemişim gibi baktığında önüme döndüm. O ise çoktan musluğu açmış, elimi altına koymuştu. Soğuk su iyi gelmişti, yanmayı alıyordu. Ancak birkaç dakika geçmeden kapattı.

"Elim yanıyor, biraz daha açık kalsaydı." dedim tiz bir tonda. İlaçların olduğu yere yönelirken,

"Uzun süre suda kalırsa elini çıkardığında daha çok yanar," diye bir açıklama yaptı ve eline aldığı kremle bana doğru geldi. "Bu kremi sür, yanmayı alır." Yanık olmayan, sol elimle aldım. Tam kapıdan çıkacakken seslendim.

"Teşekkür ederim." Yine hiçbir şey demeden kısa bir bakış atmakla yetinmişti. Elimdeki kremi açtıktan sonra yanmış olan yerlere sürmeye başladım.


Kremi sürerken revirde görevli kadın gelmişti ve bana yardım ederek elimi sarmıştı. Aslında yüksek derecede bir yanık olmadığı için 'evde sarmasan da olur' demişti. Neden şimdi sardığını sorduğumda ise, "Okuldan izin almak istersen daha kolay olur." diyerek göz kırpmıştı.

Şimdi Ruth ile birlikte sınıftaydık. Ruth bana okulda dönen dedikoduları sıralamaya başlarken yeni öğrenciler sınıfa girmişti. Elizabeth, Nicholas, Lucifer ve Ava. Herkes onları incelerken Ruth selam vermişti. Nicholas ona karşılık verirken Elizabeth yanıma geldi.

"Elin nasıl oldu Anna?" Hafifçe tebessüm ettim.

"Krem falan sürünce yanması geçti, önemli bir şey değil." Bana gülümsedikten sonra Ava'ya ters bir bakış atmıştı. Anlaşılan bu kızın pek seveni yoktu.

Bir arka sıramıza Ava ve Lucifer, onların arkasına Elizabeth ve Nicholas oturmuştu. Biz ikinci sıradaydık. Önümüzdeki sıra ise boştu. Öğretmen masasının dibine oturmak isteyecek öğrenci olduğunu sanmıyordum. Sınıf kapısının açılmasıyla herkesin bakışları oraya döndü.

Bir kız ve bir erkek girmişti. Kaşlarımı kaldırarak Ruth'a baktım. "Yeni gelenler altı kişi demiştim ya, bunlar da kalan iki kişi olmalılar." Ah, doğruydu. Tekrardan onlara dönüp incelemeye başladım.

Çocuk açık kumraldı ve dağınık saçlara sahipti. Gözleri de kahverengiydi. Kız da aynı şekilde ona benziyordu. Tek fark kızın koyu kumral olmasıydı. Oldukça sıradan tiplere benzeseler de dikkat çekicilerdi.

Kız gülümseyerek bize doğru geldi. "Merhaba, burası boş mu?" Önümüzdeki sıradan bahsediyordu. Aynı şekilde gülümsedim ve yanıt verdim.

"Evet, boş." Kız oturduktan sonra çocuk da yanına geldi. Bakışı arka sıralara kaydığında kaşlarını çattı. Ancak bu bir saniyelik falandı. Yine de Ruth'da ben de fark etmiştik.

Onların yerleşmesiyle birlikte hoca sınıfa girmişti. Selamlaşma faslı bittikten sonra yoklamayı almaya geçti.

"Anna Anderson." Elimi kaldırdım.

"Buradayım." Bayan Campbell gözlüklerinin üzerinden bana doğru baktı.

"Anna? Eline ne oldu?" Elimi yavaşça indirirken yanıtladım.

"Ufak bir yanık, Bayan Campbell." Kafasını salladı ve deftere geri döndü.

"Daisy Bennet?" Sorarcasına söylemişti. Bir yandan sınıfta göz gezdiriyordu. Önümdeki kız elini kaldırdı. Bayan Campbell gözlüğünü düzelterek, "Oldukça yeni öğrenci gelmiş anlaşılan," dedi. Bundan pek memnun olmamış gibiydi, normalde her öğrenciyle iyi anlaşamazdı.

"Derek Bennet?" dedi yine aynı şekilde. Bu sefer Daisy'nin yanındaki çocuk el kaldırdı.

"Ruth Jones." Ruth el kaldırdı.

Deftere geri döndü. "Elizabeth Russell." Döngü aynı şekilde devam etti. İsmini okuduğu elini kaldırıyordu.

"Nicholas Russell."

"Ava Blair."

"Lucas Blair." Bir an şaşırsam da Lucifer'den bahsettiğini anlamıştım. Şu kullanmadığı yani kimlikteki ismi Lucas'tı.

Yoklama faslı geçtikten sonra derse geçmiştik. Derince nefes alarak dersi dinlemeye odaklandım.

Teneffüs zili çaldığında Ruth, "Tanrıya şükür!" diye bağırdı. Bayan Campbell sert bakışlarıyla Ruth'a baktıktan sonra sınıftan çıkmıştı.

"Ruth!" dedim uyarıcı bir şekilde. 'Ne oldu?' dercesine bana bakıyordu. "Sonra bu hocalar bana niye takıyor diyorsun. Şu mutluluk göstergeni biraz daha sessiz yap."

Omuz silkti. "Şu kadınla hiçbir zaman yıldızımız barışmadı zaten." Konuşmaya devam ederken Daisy bize doğru döndü.

"Başka bir şehir, başka bir okul, gerçekten çok heyecanlıymış." Tebessüm ettim.

"Alışabildiniz mi?" Dudaklarını birbirine bastırdı.

"Tam olarak sayılmaz. Ama deniyoruz diyelim."

Ruth sessizce bizi dinliyordu. Onu da sohbete katacağım sırada biri koluma dokundu. Bu Elizabeth idi. "Kızlar, kantine gidiyorum, gelsenize benimle." Kafamı sallayarak Ruth'a baktım.

Ayağı kalkmıştı. Gülümseyerek, "Siz gidin." dedi ve arkaya yöneldi. Kimin yanına gittiğini tahmin etmek zor değildi. Daisy'e dönüp bizimle gelmek isteyip istemediğini soracağım sırada Elizabeth çekiştirdi.

"Hadi, acele edelim. Duyduğum kadarıyla teneffüsler kısaymış."

Sınıftan çıkarken Daisy'nin Elizabeth'e kötü kötü baktığını fark etmiştim. Belki de daha önceden tanışıyorlardı.



Yeni iki karakter... Daisy ve Derek...

Lucifer'in davranışlarıma ne diyorsunuz? Ya da Ava'nın?

En sevdiğiniz karakteri de buraya bırakın^^

MÜHÜRWo Geschichten leben. Entdecke jetzt