0.1 HARUN

54.9K 1.6K 149
                                    

Merhabalar ,

Hikayemin önceki adı Işık Saçan Aşk'tı. Şu an okuyacağınız konudan ve kurgudan tamamen bağımsız bir konusu vardı. Açıkçası çok tecrübesizce yazdığım kitap(ilk kitabımdı) olduğundan düzeltme kararı almıştım. Sonra konusunu da beğenmediğim için kitabı sıfırdan tamamen yepyeni bir şekilde ele alıyorum. Kitabın ilk halini sevenleriniz var ve hepsinden özür dilemek istiyorum. Ama içime sinmeyen bir kitabı daha fazla yayımda tutamazdım. Eminim yeni hikayeyi de çok seveceksiniz♥️

Bölüm sonu yorumlarınızı bekliyorum🌸

İyi okumalar :)

Ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiyi ne   yaşamış  ne de yakın çevresinden duymuştu. Tek bildiği ölüm ve yaşamdı. Araf denilen boşluktan kimin haberi olabilirdi ki? Ama hikayesini anlatacağım adam yaklaşık üç gün boyunca o arafta sıkışıp kalmıştı. Ne ölüm ona hoş geldin diyordu ne de yaşam, tekrardan kollarını açıyordu. Koskoca üç gün boyunca doktorların yoğun çabasıyla hayat kendisine bir kez daha gülmüş ve kucak açmıştı. Bitkisel hayattan ççıktığı ilk gündü bugün. Önce ayak parmakları oynadı. Yürümeyi ve koşmayı özleyen bacaklar uyuşmuştu. Ayak parmaklarının ardından sağ elinin parmakları titreyerek kıpırdadılar. Sadece bacakları değil tüm bedeni uyuşmuştu. Üç gündür aralıksız bir uykudaydı ama bedeni hâlâ yorgundu. Gözlerini açmaya çalıştığında başına keskin bir ağrı girdi. Kafasının bıçakla oyulduğunu hissediyordu. Ancak bunlar hayali bir histi. Mavi irisleri göz kapaklarının ardından görülürken güneş ışığından rahatsız olmuştu. Camdan içeriye vuran ışıkları engellemek için sol kolunu kaldırmayı denedi ama üstünde ağırlık olan kolunu oynatamamıştı bile. Kafasını yan çevirmeyi denediğinde başının sarılı olduğunu fark etti. Görünüşünden bir şey eksilmemişti.  Yaşadığı kaza anılarının bir kısmını alıp götürmüştü mamafih. Henüz bunun farkında değildi. Ta ki kafasını çevirip kolunu tutarak uyuyan kadını görünceye kadar. Gözlerini kısıp yanındaki kadının sarıya çalan saçlarından yüzünü tam göremese bile az çok tahmin edebiliyordu kim olduğunu. Boğazını temizlemek adına kaba olmayacak şekilde öksürdü ve planladığı gibi uyuyan kadını uyandırabildi. Uyanan kadının kalkan başı saçlarını geriye doğru iteklerken düşündüğü yüzü görmenin rahatlılığıyla nefesini dışarıya verdi adam. Kadının kocaman gülen yüzü aynı şekilde adamı da mutlu etmişti.

"Aşkım iyi misin?" Kadının dudaklarından dökülen sözcükler adamın mutluluğunu alıp götürürken yerine şaşkınlığı bırakmıştı. Baş ucunda bekleyen kadını yıllardır tanıyordu ama arlarındaki tanışıklığın 'Aşkım'lı boyutuna ne zaman geldiğini hatırlamıyordu.

"Ben doktoruna haber verip geliyorum hemen." Kadının neşesi adamı bu kez keyiflendirmedi. Odadan çıkan kadının ardından bakmayı kesip doğrulmak için ellerini yatağa bastırdı. Kollarında bir sorun yoktu ancak bacaklarını oynatmakta sıkıntı yaşamıştı. Üstündeki hastanede bulunan zevkten yoksun olan pikeyi üstünden atıp sargılı olan bacağına baktı. Sol bacağının baldır kısmı sargılıydı. Yüzünü buruşturup bacağını cimcikledi. Ağrısını hissettiği an gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Hissetme dokusunu kaybetmediği için sevinmişti.  Kafasını kaldırıp karşı duvarın üst kısmında duran aynadaki yansımasını görünce bedenini bir titreme sardı. Başı tamamen sarılıydı ve yüzündeki çiziklerin aynıları boynunda da vardı. Aynadaki adam bir tuhaftı. Sakallarını hiçbir zaman bu kadar uzatmamıştı. Ayrıca uzun sakalı da sevmezdi. Aynadaki yansıması kendisini rahatsız ettiğinden daha fazla bakmayıp kafasını geri yastığın üstüne koydu. Tavanın pürüzsüz beyazlığını izlerken koridordan gelen adım ve konuşma seslerini duyabiliyordu. İçinden üçe kadar saydı ve saymayı bitirdiği an odanın kapısı açıldı.

Mazi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin