Tanrı Hediyesi

En başından başla
                                    

"Hemen bakıyorum efendim. Birkaç dakika bekleteceğim sizi." tuhaf bir yüz ifadesiyle bebeği inceleyen Harry'ye döndüm. Gülümsemeden edemedim. "Var efendim. Kendisi iki ay önce hastaneye gitmeye başlamış. Ondan sonra da her hafta hastane giriş çıkışı görünüyor. Tüm masrafları ödenmiş."

"Şimdi nerede olduğunu bulabilir misin?"

"Bir sorun mu var Bay Tomlinson?"

"Hayır, kadına zarar vermeden evime getirin. Unutma gelmek istemezse tek bir kılına bile zarar vermeyeceksiniz."

"Anladım efendim." telefonu kapatıp tekrar bebeğin yanına oturdum.

"Ne olacak şimdi? Yani o kadın gelirse."

"Hastalığı hakkında konuşacağım ve bizim hastaneye götüreceğim. Eğer gerçekten dediği gibi kısa bir ömrü varsa bebeğe bir aile bulacağız ya da-" dikkatle bana baktı.

"Ya da?" söylemeye her ne kadar çekinsemde o dikkatli bakışlar yüzünden söylemek zorunda kaldım.

"Ya da bebek bizde kalacak." bebeğe bakıp alt dudağını dişledi.

"Yani bizim bebeğimiz olacak?" başımı sallayıp vereceği tepkiyi bekledim. Gülümseyip yeni uyanan bebeğe baktı. Bebekte dikkatle ona bakıyordu. Bir anda yüzü buruşmaya başladığında Harry onu kucağına aldı. Ağlamasına izin vermeden sırtını okşadı.

"O zaman bebeğimizin süte ihtiyacı var. Nereden bulacağız?"

"Harry-"

"Biliyorum fazla alışmamam lazım." yüzü düşsede bebeği bırakmadan çantasına uzandı. Çantanın içine bakınmaya başladı. "Burada sadece birkaç bez ve kıyafet var. Başka hiçbir şey yok. Bebek için alışveriş yapmamız lazım." başımı sallayıp bebeğe baktım. Başını Harry'nin omzuna koymuş uyukluyordu. Bir anda gaz çıkarıp uyandı. Harry kıkırdarken ben burnumu kırıştırdım.

"Sanırım altına yapıyor." Harry bebeği yüzünü görebileceği kadar uzaklaştırdı. "Demek ortalığı kokutmaya karar verdin ufaklık." tekrar kıkırdayıp bebeğin burnunu öptü.

"Nasıl değiştireceğiz?"

"Bilmiyorum." sonra mutfağa doğru döndü. "Anna bize bakabilir misin?" Anna koşturarak yanımıza geldi. "Bebeğin altını nasıl değiştireceğimizi biliyor musun?" Anna kafasını salladığında Harry gülümsedi.

"Bana da öğret." deyip gözlerini kırpıştırarak baktı. Anna tekrar başını salladığında çantadan çarşafa benzeyen bir şey çıkardılar. Koltuğun üzerine açtı.

"Bebeği bırakın buraya." Harry dediğini yaptı. "Şimdi kıyafetini ve bezini çıkarmamız lazım." Anna elini uzattığında Harry uzaklaştırdı.

"Hayır, ben yapacağım." Anna ona talimatları verirken o yapmaya çalışıyordu ama bebeğin bacakları hiç durmadığı için bir türlü yapamıyordu. Bebeği de bezi de bırakıp ayağa kalktı.

"Sen yap Anna." deyip banyoya doğru ilerledi. Arkasından bende onu takip ettim. Ağlamaya başladığında adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim. Kolundan tutup durdurdum.

"Sorun ne bebeğim?" başını omzuma koyup ağlamaya devam etti. "Ne oldu Harry?"

"Bizim çocuğumuz iyi ki olmamış Louis?" kaşlarımı çatıp ne demek istediğini anlamaya çalıştım. "Baksana küçük bir bebeğin altını bile değiştiremedim. Bizim bebeğimiz olsaydı ona da bakamazdım." saçlarını okşayıp öptüm.

"Öyle düşünme hayatım. Alışana kadar mutlaka böyle şeyler yaşayacağız. Hem sen yine az da olsa yapabiliyorsun, bir de bana bak. Çocuk nasıl tutulur onu bile bilmiyorum." kıkırdayıp geri çekildi. "Üzülme. Zamanla alışırız. Şimdi ona bir isim düşünmemiz lazım." burnunu çekip başını salladı. Yanaklarını kurulayıp cebinden telefonunu çıkardı.

StajyerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin