İstemiyor Musun?

En başından başla
                                    

"Erkek arkadaşım için buradayız. Biraz rahatsız." adam bana baktığında gülümsemeye çalıştım.

"Harry Styles?" kafamı salladım. "Bay Tomlinson eğer sorun olmazsa birkaç dakikalığına beyefendiyi almam lazım."

"Ne için? Önemli bir şey mi?"

"Endişelenmeyin. Kötü bir şeyi yok, gibi görünüyor. Emin olmak için son bir işlem yapmamız lazım. Siz biraz dinlenin biz beyefendiyle hemen döneriz." Louis bana baktığında gözlerimi kırpıştırdım.

"Tamam. Burada bekleyeceğim." doktorun peşine takılıp bir odaya girdim.

"Lütfen uzanın Bay Styles ve karnınızı açın." diğer doktora baktım.

"Ne? Neden?" bana anlayışla gülümsedi.

"Bay Stars bize son tetkikimizde yardımcı olacak. Lütfen karnınızı açıp uzanın." yutkunup dediğini yaptım. Diğer doktor yanıma gelip gülümsedi. Karnıma soğuk bir jel değdiğinde irkildim. Doktor ekrana bakıp gülümsemeye devam etti.

"Tebrikler Bay Styles, karnınızda bir canlı taşıyorsunuz." kelimeler kulağımı uğuldatırken tek yaptığım doktorun yüzüne doknuk donuk bakmaktı. Gözlerim dolduğunda karnımın üzerine bir peçete bıraktı. "Karnınızı temizleyebilirsiniz. Henüz çok küçük size ultrason fotoğrafını vereceğim. Bebeğin olduğu yeri işaretledim." Karnımı temizleyip ayağa kalktım. Elime verilen fotoğrafa baktım. Hiçbir hattı belli olmayan bir nohut parçasının etrafı işaretlenmişti.

"Bu dönemlerde duygusallık ve mide bulantıları fazla olabilir. Kendinizi yormamaya dikkat edin. Diğer baba adayı buradaysa onunlada görüşüp birkaç bilgi vermek istiyorum." sadece kafamı sallayıp kapıya bakabildim. Louis'nin yanına ilerleyip elini tuttum.

"Bebeğim ne oldu?"

"Sakin ol bir şey söyleyeceğim." merakla bana bakarken doktorun odasına yakın sakin bir yerde durdum. "Louis," merakla yüzümü inceledi. Ne tepki vereceğinden korkuyordum. Ya istemezse. "Bizim ikimizin,yani senin-" oflayıp bir elimi saçıma geçirdim. Dikkatle bana bakıyordu.

"Bebeğinin bir bebeği oluyor Lou." bir anda söyleyip tepkisini ölçmek için yüzüne baktım. Ağzı o şeklini almış bana dümdüz bakıyordu. Elinden tutup çekiştirerek odaya soktum.

Doktor ona bir şeyler anlatırken benim tek yaptığım elimdeki ultrason fotoğrafına ve karnıma bakmaktı.

"Peki teşekkür ederiz. İyi günler."

"İyi günler efendim." Beni belimden tutup odadan çıkardı. Bir tepki vermesini bekliyordum. Bir şey söylemesini bekliyordum ama o sadece dikkatli bir şekilde araba kullanıyordu. Evimin önünde durduğunda hala düz bir ifadeyle karşıya bakıyordu.

"L-Louis?"

"Evde konuşalım." sesindeki donukluk yutkunmama sebep oldu. İstemiyordu işte. Eve girdiğimizde ayağım takıldığında duvara tutundum. Louis beni yanına çekip kolunu belime sardı. Koltuğa oturmama yardım edip yanıma oturdu. Gözyaşlarım benden habersiz akmaya başladı. Louis'nin üzerine sinen parfüm kokusunun ağırlığı başımı ağrıtmaya başladı.

"Lütfen önce üzerini değiştir ya da duş al."

"Bu koku işine fazla mı taktın?" kaşlarını çatıp sert sesiyle konuşunca gerildim.

"Fazla takmadım. Gerçekten iki parfüm kokusu karıştığı için ağır oluyor ve ben bundan rahatsız oluyorum." oflayarak ayağa kalktı. Odama gidip üzerinde benim tişörtlerimden birisiyle geldi.

"Oldu mu?" kafamı salladım.

"Bir şey içer misin?"

"İçmem. Öğle yemeğinden sonra iki tane kahve içtim."

"Onun sana sarılmasına neden izin verdin?" yüzü gerildi. Karşımda dikilip kollarını göğsünde bağladı.

"Ne yapsaydım? Adamı herkesin içinde itip rezil mi etseydim?"

"O sıradan birisi değil Louis. O adam senden hoşlanıyor ve belkide daha fazlası. Sen bunu bildiğin halde ondan uzak durma gereksinimi bile duymuyorsun." kollarını çözüp kapıya doğru ilerledi. Konunun nasıl buraya geldiğini bilmiyordum.

"Neden gidiyorsun? Haklı olduğumu bildiğin için değil mi? O zaman beni bırak ona git. Hem nasıl olsa siz denksiniz." kapıya ulaşmadan dönüp bana baktı. Sert bakışlarını üzerimde gezdirip gözlerini kıstı.

"Gerçekten mi? Onun umurumda olduğunu mu sanıyorsun? Seninle kavga etmemek için, kalbini kırmamak için gidiyorum ve aldığım karşılık bu mu? Sinirlerim geçince geri dönerim ve sakince konuşuruz." gitmesini istemiyorum. Karnımın sürekli kasılması da beni daha çok zorluyordu. Tekrar gitmeye hazırlanırken onu durduracak bir soru sordum.

"Bebeği istemiyor musun?" ona doğru birkaç adım attım. Yüzüne yine aynı donukluk geldi. "Cevap ver Louis. Şu küçük şeyi istemiyor musun?" Ultrason fotoğrafını çıkarıp elimde salladım.

"O nereden çıktı?"

"Bunun bende olduğunu bildiğin halde bir kere bile bakmak istemedin. Onu merak etmedin. Bana ne istediğini söyle. Bende ona göre hareket edeyim." birkaç büyük adımda yanıma geldi. Gözyaşlarımı silip bana sarıldı.

"Ağlama lütfen. Özür dilerim. Sadece çok şaşkınım. Ben buna hazır olup olmadığımı düşünmüyorum bile." yüzümü görebilecek kadar uzaklaştı benden. "Ben zaten sana benzeyecek olan bir bebeğe hazırım. Asıl sorun bunu babama nasıl söyleyeceğim. Korunmadığımız için çok kızacak." burnumu çekip gözlerimi sildim.

"Teşekkür ederim."

"Ne için?" omuz silkip gülümsedim.

"Öylesine."

StajyerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin