Bölüm 49- Yeniden Aile Olmak

Start from the beginning
                                    

Sesi kısa devre yapmış robotları andırıyordu. Artık anlamsız konuşmaya başlamıştı, beni neden aradığını öğrenmek için gücümü toplayıp sordum:

- Benden ne istiyorsun, Kemal?

- Esen öldü biliyor musun?

Biliyorum seni ruh hastası ve onun bu şekilde ölmesi içimdeki acıyı gram hafifletmedi, diye geçirdim içimden. Bukra ve Süreyya anne de başımıza dikilmişti. Onların geldiğini görünce Burak elimi yavaşça bıraktı. Sorumu tekrarladım:

- Ne istiyorsun Kemal?

- Başın sağ olsun demeyecek misin? Destek olmayacak mısın bana?

Destek olmak mı? Bu adam gerçek bir psikopattı! Onun ve ölü karısının kaç insanın hayatını mahvettiğini sayamıyordum! Mahvettiği hayatların göbeğinde benim ailem vardı. Ağabeyim onlar yüzünden ölmüş, dostlarımdan biri defalarca işkenceye maruz kalmış ve şimdi de ortadan kaybolmuştu. Defalarca dağılmış her seferinde toparlanmaya çalışmış bir aileydik biz. Ama şimdi iki kanadımız birden kırıktı. Kumlu topraklarda yuvarlanıyorduk ilerleyebilmek için. Kendimize gelip uçmak başka zamanaydı. Çok sonraki bir zamana... Ama Doktor ne yaptığının farkında değildi:

- Değişen evine düştüğünüzde küçük sırrınızı korudum! Sana bir isim, ailene güvenli bir ev verdim.

Bu kulübenin yerini bizim dışımızda bilen tek kişi Kemal'di. Söylediği şeyler, yapılan iyiliklerin yüze vurulması değil apaçık bir tehditti! Doktor cümlesini bitirir bitirmez, Emir nefes nefese içeri girdi. Bu eve geldiğimiz günden beri hepimiz sırayla nöbet tutuyorduk. Emir nöbeti yarıda bırakıp içeri dalmıştı. Fısıltıyla konuşuyordu ama gözleri bağırıyordu:

- Yaklaşık yirmi kişi buraya doğru geliyor!

Doktor konuşmasına devam etti:

- Bana panzehir sözü vermiştiniz ama tutmadınız. Şimdi sizden iyiliklerimin karşılığını istiyorum.

Küçücük pencerelerimizin perdelerini sıkıca çekmiştik. Emir ve Burak kapının önünde bekliyor, Bukra ise tehlikeli bir durumda bizi buradan çıkarabilmek için Süreyya anne ve benim omuzlarımızdan tutuyordu. Çok fazla kişiyi kaybetmiştim. Annem, babam, ağabeyim, dostum... Artık en ufak bir kaybı bile kaldıracak gücüm yoktu. Sevdiklerimi korumak için tüm gücümle sordum, onlar için her şeyi yapmaya razıydım:

- Ne istiyorsun?

- Oğluma annelik yapmanı...

Dış kapının altından, kulübenin içine su sızmaya başlamıştı. Bunun ne olduğunu anlamaya çalışırken doktor isteğini netleştirdi:

- Ben bu Dünya'yı oğlum için güvenli bir yer yapmaya çalışacağım, Meltem. Ben, evde yokken onu senin büyütmeni istiyorum. Onu aileden yapacaksın!

- Benim bir ailem var Kemal, onlara ne olacak?

- Onlar yeni Dünya'yı inşa etmemde bana yardımcı olacaklar.

Telefon kapanmıştı. Doktor'un benden ne istediğini söylememe gerek yoktu, Burak sayesinde hepsi ne olup bittiğini biliyordu. Kapının altından sızan birikinti gittikçe çoğalmıştı. Süreyya anne bir bezle silmeye çalışıyordu ama bu şey beze bulaşmıyordu. Burak, annemi kolundan tutup geriye doğru çekti:

- Bu şey her neyse bilince sahip! Geride dur, Süreyya anne.

Burak'ın sözleri üzerine yerdeki sıvı gittikçe yükselerek anlamlandıramadığımız farklı biçimlere girmeye başlamıştı. En son insan biçiminde karar kılmıştı. Çıplak bir adama dönüşmüş halde karşımızda öylece duruyordu. Süreyya anne mutfak bezini adama doğru uzattı. Mahrem bölgesini sarı mutfak beziyle kapatan yabancı, boğazını temizleyerek ciddi durmaya çalıştı. Ama bu genç adamda ciddiyetin c'si yoktu:

- Beni buraya Patron gönderdi, dedi.

Burak'ın gözleri kocaman olmuştu:

- O iyi mi?

- Evet yakınlarda yargılaması gerçekleşecek. Başkan onun serbest kalmasını istiyormuş, değişenlerin sözcüsü olacak. Patron sağ kolunu ve dostlarını geri istiyor. Gelecek misiniz? Bir de... Şuradaki kıyafet sepeti mi? Bir pantolona ihtiyacım var sanırım...

Biz cevap vermeden, Süreyya anne yabancıyla ilgilendi.

- Ben sana yardım edeyim çocuğum, gel şöyle diyerek çocuğu odanın en köşe yerine yönlendirdi.

- Bırak anne, onunla ben konuşurum, dedi Bukra. Çocuğun kolundan sıkıca tutmuş odanın kenarına doğru sürüklüyordu.

- Hey hey! Yavaş ol, diye çıkıştı yabancı. Sert davranmaya gerek yok!

Çocuk, Bukra'nın parmakları arasından akıp gitmiş, sepetin yanında belirmişti. Yeniden insan biçimini alması sadece birkaç saniye sürmüştü.

Emir parmaklarından alevler çıkararak odanın diğer ucundan seslendi:

- Su neyi sevmez biliyor musun dostum?

Yabancı gri eşofmanı üzerine geçirip evin perdelerini açtı. Küçük kulübenin etrafı tanımadığımız değişenler ile doluydu. Hepsi de aynı tarafta olmaktan mutlu karşılarında olmaktansa huzursuz olacağımız tiplerdi.

- Doktor, Hüma ve Süreyya Hanım'ı bekliyor. Patron ise beyleri.

Yabancı ellerini göğsünde birleştirip sordu:

- Gidelim mi?

Burak, tüm olup biteni konuşmamız için biraz zaman istemişti. Yabancı ise bir şeyler atıştırmanın karşılığında talebimizi olumlu karşıladı. Yaklaşık on dakika boyunca bu durumu konuştuk. Süreyya anne ise o sırada bize çorba hazırlamıştı. Biz ölüm kalım mesellerini konuşurken o yemeğin derdindeydi. Herkes bildiği işi yapıyordu. Onun bu sakin tavırları bize hayatta olduğumuzu hissettiriyordu. Hala bir nebze olsun normaldik.

Emir onlarla birlik olmak istemiyordu, Burak ise Patron'a destek olmak istiyordu. İlk adımı atmış ve kendilerini dünyaya duyurmuşlardı. Bundan sonrası resmi yollarla haklarını aramaktan geçiyordu. Patron'dan daha güvenilir kimse yoktu. Doktor ise Esen olmadan daha iyi bir insan olabilirdi belki. Hüma bir görüş belirtmemiş kardeşi ne derse o fikre uyacağını söylemişti. Son kararı Bukra vermişti. Ona göre, Doktor açık bir şekilde belli etmese de onların ailelerini içten içe hep korumuştu. Bu eve, şu zamana kadar bir saldırı olmamıştı. Bu da bir saldırı sayılmazdı. Onlar oyundan uzak kalabilecek bir aile değildi ve Doktor onlara oyunda olma şansı tanıyordu. Babasının intikamını hiç alamayacaktı belki ama başka babalar ölmesin diye elinden geleni yapabilirdi.

Yabancı değişen, Süreyya anne ile beraber sofra hazırlamış, dışarıdaki değişenlere de çorba dağıtılmıştı. Annemin neden bunu yaptığını anlamak ilk bakışta zor görünse de o, bu genç adamlarda kendi çocuklarını ve kaybettiği eşini görüyordu. Canını alenen yakmayan herkesi dost biliyordu. Kardeşim, annemin yemek kokulu yanaklarından öptü. Kimse aç karnına Dünya'yı kurtaramazdı.

---------------------------------- SON -------------------------------------

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçWhere stories live. Discover now