-aynı-

1 1 0
                                    

Yaklaşık on senedir aynı apartmanda oturuyordu. Bulunduğu kattaki daireler on yıl içerisinde onlarca yeni sahip bulmuştu ama onunki yıllarca aynı kişiyi içinde barındırıyordu.

Alarmın sesiyle gözlerini yavaşça araladı, tavana bir süre boş boş baktı.

İçinde alarmı kapatmak için kolunu kaldırma isteği bile yoktu.

Gözlerini tekrardan kapattı ve avuç içleriyle ovaladı. Ovalamaya devam ederken esneme isteğine karşı koymadı ve yattığı yerde derin bir nefes aldı.

Aklına bugün yapması gerekenler geldi. Aldığı nefes boğazına takıldı. Nefes alamadığını ve boğulmaya başladığını hissediyordu.

Alarm son ses ötmeye devam ederken vücudunun ısısıyla sıcacık olmuş yatağında doğruldu. Alarmı kapatarak ayağa kalktı.

Omuzlarını çevirerek kısa bir esneme yaptı ve çıplak ayaklarını soğuk zemine basarak banyonun yolunu tuttu.

Tuvalete yaklaşarak önünde dikildi. İşini bitirince tuvaletteki suyun dönerek gitmesine izin verdi.

Lavaboya yaklaşarak en soğuğa ayarladı ve elini yıkadı. Soğuk suyu yüzüne çarparak musluğu kapattı. Bir süre lavabonun kenarlarından düşecekmişçesine tutundu.

Bakışları aynada kendisini buldu. Yorgunluk ve stresten saçının önündeki bir tutam grimsi bir renk olmuş siyah saçlarının arasında kendini belli etmişti.

Yüzünü kurulayıp yatmadan önce lavabonun kenarına koyduğu yuvarlak gözlüklerini burnunun üstüne yerleştirdi.

Kendini hafifçe belli eden sakallarına baktı ve tıraş işini yarına bırakmaya karar verdi.

Banyodan çıkıp işe giyeceği siyah takımı giyinmeye gitti. Kırmızı kravatını da boynuna doladı ve mutfağa ilerledi.

Buzdolabını açtı eline gelen salatalık, peynir ve domatesi çıkardı. Kendine küçük bir sandviç hazırladı. Kahvesinden içerken yanında sandviçi de yedi.

Yemek yemeyi bitirir bitirmez dişlerini fırçalamak üzere banyoya bir kez daha girdi.

Tüm işlerini bitirince dış kapıya ilerledi. Dünden açıkta kalmış ayakkabılarını ayağına geçirdi. Çantasını eline alarak kapıdan çıktı.

Apartmanın çatısına vuran yağmur damlalarını işitince kapının önündeki şemsiyeyi yanına aldı.

Merdivenleri hızlıca inerek apartmandan dışarı çıktı. Şemsiyeyi açarak kendini yağmura karşı korudu. Sağa dönerek pek de uzakta olmayan durağa yürüdü.

Etrafındaki kendisi gibi olan yüzlere baktı. Mutsuz. Umutsuz. Sıkılmış. Bıkmış yüzler.

Farkında bile olmadan herkesleşmişti ve en kötüsü de bu durumun farkındaydı.

Asphyxia Where stories live. Discover now