"Hoş geldin uyuyan güzel."

Alaycı bir şekilde güldüm ve Ilgın'ı iterek içeri girdim.

"Hoş buldum."

"Hoş geldin Ayda."

"Hoş buldum Nida. Eeee ne yapıyorsunuz kızlar."

İkisi de aynı anda "Dedikodu." dedi ve ben bir kahkaha patlattım. Bilirsiniz işte olmazsa olmaz dedikodu time.

"Bu sene okul yatılı olacakmış, nedenini bilen var mı?" Dedi Nida pat diye.

Direk lafa atladım çünkü böyle bir şey beklemiyordum. Yani kim okulunun yatılı olacağını bekler ki?

"Oha bu çok saçma."

"Yıl içinde, okulu çok fazla terk eden kişi olduğu için duymuştum." Dedi Ilgın.

"E iyi de niye?"

"Bilmiyorum."

O okul tuhaf bir okuldu. Okul içinde birkaç kere anlayamadığım çığlık sesleri duymuştum ama açıkçası pekte önemsememiştim.

Nida araya girdi:

"Kızlar düşünsenize sizce de eğlenceli olmaz mı.?"

Aslında, evet olabilirdi. Yatılı sonuçta?

"Evet olabilir hem en fazla ne olur ki.?" Dedim.

"Haklısınız, olabilir ama ne biliyim, içimde kötü bir his var." Dedi Ilgın.

"Korkuyor musun yoksa?" Deyip alaya alarak güldü Nida.

"Saçmalama Nida, ne korkacağım ya."

"Peki öyle olsun bakalım."

2 dakikalık sessizliği ben bozmuştum.

"Gençler yarın okul var dışarı çıkıp 1-2 saat takılalım mı, hem son gün eğleniriz ne dersiniz.?" 

"Olur, en azından Nida'nın saçmalıklarını dinlemek zorunda kalmam."

Nida'da 4 numaralı 'hıhı kesin' bakışını attı ve bir şey demeden hazırlanmak için ayağa kalktı. Her ne kadar anlaşamasalar da kardeşlerimdi, seviyordum.

Hazırlanıp hemen çıkmıştık. Kafeye ve luna parka gittik. Dönüş yolunda tabiki bir aksilik olmazsa olmazdı. Abazanın biri içmiş ve 5-6 dakikadır bize sarkıyordu. Üstelik ayakta bile zar zor duruyordu.

"Şşşt fıstıklar gelin sizi eve ben götüreyim."

"Ya abicim bırak bu işleri, dedem yaşında adamsın. Bir git işine gücüne ya!" Dedi Ilgın sinirle.

"Benim tek derdim sizsiniz güzeller." Dedi adam ağzını yayarak.

 Gerçekten artık çok sinirlenmiştim. Arkamı döndüğüm gibi karın boşluğuna sert bir tekme attım. Biraz sendeyip yere düştü ve o kadar sarhoştu ki kalkamadı bile.

"Adam ölecek ve katil olacaksın Ayda, ne yaptın sen?" Dedi Nida korkak  bir sesle.

"Film mi bu salak, adam iki vurmayla ölecek falan. Ya bırak, buna ve bunun gibilere hiçbir şey olmaz. Hatta az bile yaptığımı düşünmeye başladım"

Eve dönüş yolunda ayrılmıştık. Eve vardığımda saat 23:48'di, kesinlikle çok erken eve gelmiştim. Bir duş yaptıktan sonra uyumak için kendimi yatağa attım.

                                       ***

Alarmımın iğrenç melodisiyle sonunda uyanmıştım. Evet, asla uyanmazdım ama zil sesinize Mahmut Tuncer katarsanız uyanabiliyorsunuz arkadaşlar.

E yok artık, yuh yani. Okulun ilk gününden gecikmiştim, harika. Hemen tuvalete girip işlerimi hallettikten sonra makyaj yapmadım, yani niye yapayım ki? Sadece saçımı açtım ve taradım. Saçlarım belime kadar geliyordur taramasam süpürgeli cadılara benziyordum. Yani en azından bana öyle geliyordu.

Aynaya baktım, derin bir  nefes aldım ve gülümsedim. Gülümsediğim de çıkan gamzelerimi çok seviyorum ve tabi ki gözlerimi, gözlerim ela rengiydi.

Bugün hava o kadar sıcaktı ki cehennemi önden yaşıyor gibiydik. Üstüme krem bir crop geçirdim ve altıma bordo bir şort giydim ve boy aynamın karşısına geçtim, evet hazırdım.

Annem ve babam ile dün gece vedalaşmıştım o yüzden rahattım. Bavullarımı ve çantamı alıp aşağı kata indim. Kahvaltı yapmayacaktım, benlik değildi zaten. Ağzıma bir şeker atıp evden çıktım.

Yolda Nida'yı aradım, şansa Nida Ilgın'da kalmış ve onlarda okula geç kalmışlardı. Eh tabi o kadar geç uyusa ebemde geç kalır. Şuan okula doğru konuşa konuşa, Ilgın ve Nida'nın deyişiyle dedikodu yapa yapa gidiyorduk.

Bu yatılı işi gerçekten iyi bir fikir miydi düşünmeden edemiyordum doğrusu. Yaklaşık 10 dakika sonra okula varmıştık ve okul kapısının önüne geldiğimizde üçümüz de derin bir nefes aldık.

"Hazır mıyız?" Dedim.

"Her şey gibi." Dedi Ilgın.

"Buna da hazırız." Diye devam ettirdi Nida.

Ve geç kalan biz değilmişiz gibi yavaş yavaş okula girdik, ama garip bir kalabalık vardı. Konuşma falandır diye düşünüp oraya doğru yürümeye başladık. Kalabalığın arasından geçtik, ama gördüğümüz şeye şok olduk.

Yerde kan vardı, yer kan doluydu! Gördüğüm şeye inanmak istemiyordum. Sağımdaki Ilgın'a baktım, dehşet içerisinde kıza bakıyordu. Sol tarafımdaki Nida'ya baktım, onda da durum aynıydı. Evet  evet yanlış görmüyordum..

O bir cesetti...

Gizemli OkulWhere stories live. Discover now