II

27 3 1
                                    

Sabahleyin saat 7.30 gibi koltuktan kalktı. Sırtı o kadar ağrıyordu ki  bir an omur iliğinin belinden ayrılıp yere düşeceğini zannetti . Sanki sayısız bıçağın üstünde yatmışçasına beli zonkluyordu. Sırtını biraz ovduktan sonra kaloriferin üstünde duran cüzdanını ve kimliğini aldı. Tam kapıya yönelmişti ki masada duran silahı gözüne çarptı. Gerçi üstünde birkaç tane eski gazete vardı ama bu silahın görülmeyeceği anlamına gelmiyordu. Silahı eline alıp ağırlığını hissetti. Tek hamlede şarjörü kontrol edip çabucak mermileri saydı. 7 adet vardı. Usta ellerde 7 can almaya yetebilirdi. Ama şimdilik içindeki kuru sıkılar sadece korkutmak için yeterliydi. Paltosunu alıp kendini Kuarts boşluğuna attı. Olabildiğince ses yapmadan merdivenleri inmeye çalıştı. Son istediği tek şey casus veya ajan sanılmasıydı. Zemin kata ulaştığında girişteki panoya bir göz attı. Devrim ile ilgili afişler ve Kuarts’ta yaşayan insanlar gibi bazı bilgiler vardı. Tam arkasını dönmüştü ki tanıdık bir ses duydu. “Günaydın Bay Wagner. Sabah yürüyüşü için biraz erken değil mi?” Arkasını yavaşça döndüğünde bu kişinin Bayan Hotkrinsk olduğunu görmüştü. Gerçi aklından ne geçiyordu ki? Bu kadına görünmeden çıkmak Tanrıdan günah saklamaya benzerdi. Wagner kendinden emin bir ifadeyle “Genç bir Beyefendinin bu saatte dışarı çıkmasına bir şey demezsiniz umarım. Sonuçta sokağa çıkma yasağı yok. Değil mi?” dedi. Bayan Hotkrinsk her ne kadar garip olsa da içini ısıtan bir gülücük fırlattı. Sözüne alaycı bir tavırla devam etti “e tabii ki Bay Wagner. Herhangi bir yasak yok. Olsa mükemmel hükümetimiz bunu bizimle paylaşırdı. Bu Kuarts’ın sayılı insanlarındansınız. Bir çift laf etmek fena olmamalı” Wagner arada bir saatine bakarak acelesi olduğu izlemini yaratmaya çalıştı. Çok geçmeden de işe yaramıştı. Bayan Hotkrinsk “Bir yere mi yetişmeniz gerekiyor Bay Wagner? Yoksa işiniz mi var? Ah doğru ya sizin işiniz yoktu. Bence genç bir erkek kendine ve Devrime yakışır bir işe sahip olmalı. Yanlış mıyım? “ Kadın sanki her kelimesinde Wagner’i dövmeye çalışıyordu . Wagner “Evet, aslında bir görüşme için bu kadar erken çıkıyorum. İzin verirseniz yetişmem gereken bir metro var.” diyerek Kuarts’tan ayrıldı. Bayan Hotkrinsk’de arkasından “Dikkatli olun lütfen. Devrimin bize ihtiyacı var” dedi. Wagner bu kadının hangi tarafta olduğunu düşünüp duruyordu. Metro için ana caddeye çıkıp 2. Perondan binmeli, ardından 4. Peronda inip 600 metre kadar yürümeliydi. Savaştan önce nerdeyse her 5 dakikada bir metro geçerken şimdi nerdeyse 1 saatte anca geçiyordu. Üstelik sokaklarda da insanları az görür olmuştu. Sadece Cuma ve Pazar günleri çok kalabalık oluyordu. Hemen kötü düşünmemek için havanın soğuk, saatin erken oluşunu bahane etti. Ana caddeye çıkıp metro ağının derinliklerine inince dışarının soğukluğu aniden geçti. Metronun her köşesinde dilenciler veya ellerinde artık ne kaldıysa satmak isteyen seyyar satıcılar vardı. Aslında temiz bir jilet hiç de fena olmazdı. En son 1 ay önce tıraş olmuştu ve artık bir yanağa ve çeneye sahip olup olmadığını bile hatırlamıyordu. En ucuz jilet bile 70 krediydi. Wagner 70 krediyle 1 aydır idare etmeye çalışıyordu oysa ki. İşinin iyi olacağını ve haftalık 40 krediye çalışabileceğini ümit ederek sabah 8 metrosunu beklemeye başladı. O sırada Bayan Hotkrinsk ile Nazilerin doğrudan bağı olabileceğini düşündü. Gerçi kocası bir Nazi’ydi. Neden O da olmasındı ki ? Ancak bildiği kadarıyla 60 yaşındaki kadınlar örgü örer, turta yaparlar ve hayatı ne kadar tatlı geçirdiklerini düşünür otururlardı. Neden böyle davranıyordu ki? Doğrusu kadınla daha hiç uzun uzun muhabbet bile etmemişti. Onun ile ilgili her şeyi karşı komşusu Bay Houdsen’dan öğrenmişti. Aslında ona da güvenebilir miydi bilmiyordu. Gerçi koca Kuarts’da rahat rahat konuşabildiği tek kişi de oyd. Devrim’in Batı binasında Bütçe memuruydu ve durumu gayet iyiydi. Hatta bazı zamanlar Wagner’e yiyecek bir şeyler bile ısmarlıyordu. Yiyecek demişken Wagner 30 kredisiyle ne yapacağını düşünüyorken metro geldi. İçeriye dalıp boş bir koltuğa oturdu. En mantıklısı parasını sonraya, daha fazla ihtiyacı olduğu bir zamana saklamaktı. Metro gide dursun aklında hala Nazilerin nerede oluşu vardı. Savaşta propaganda için her şeyini yapan bir devlet bir anda nasıl bu kadar sessiz olurdu ki? Gazete veya çevreden çoğu savaşlarda başarılı olduklarını okuyordu. Ancak şehirde garip miğferli, gri üniformalı bir Nazi askeri görmemişti. Belki de henüz görmemişti. Dünkü kağıtta sıra sıra gelecekleri yazıyordu. Neden geniş çaplı bir temizlik bir daha uygulanmasındı ki? Sonuçta bunu daha önce yaparken gayet zevk alıyorlardı. Belki de “Devrim” adını verdikleri bu örgüt kukla bir devletti. Eğer başından beri şansı olsaydı, duvardan geçip giderdi. Metro 4. Perona yaklaştığında ortalık biraz daha kalabalıklaşmıştı. Sonuçta Devrim’in kalbine kadar gelmişti. Yavaş yavaş caddeye çıkıp nerede olduğunu anlaması uzun sürmedi. 15 dakikalık yürüyüşün ardından Devrim’in Ana binasına gelmişti. Tüm soğukluğu ile önünde duruyordu. Binadan sürekli girip çıkan insanlar vardı. Sürekli bir panik, sürekli bir iş dönüyormuş gibi geliyordu. Bazen askerler ellerinde kocaman evraklar ile girip çıkıyor, bazen de sadece üniformalı veya takım elbiseli adamlar Dünya’yı kurtarmaya çalışırcasına acele ediyorlardı. Derin bir nefes aldıktan sonra basamakları yavaş yavaş çıkmaya başladı. Binanın ön cephesinde asılı olan “BİZE KATIL, ŞANSINI ARTTIR!” yazısı sürekli gözüne giriyordu. Sanki bunun için oraya asılmıştı. Cam kapıyı itip ana lobiye geldiğinde ilk fark ettiği şey gayet soğuk oluşuydu. Hatta dışarısı içeriye göre daha ılıktı. Yerde mavi oklar ile çizilmiş ve üstünde “İŞÇİ VE ÇALIŞANLAR” yazan işaretlemeyi takip etti. Etraftaki insanların suratında tek bir duygu bile yoktu. Sanki herkes bu saatte buraya zorla getirilmişti. Düşüncelere dalmışken omzunda sert bir el hissetmesiyle arkasına dönmesi bir olmuştu. 2 tane beyaz üniformalı Devrim askeri ona dik dik bakıyor, sanki ilk adımı Wagner’den bekliyorlardı. Diğer askerden biraz daha uzun olan bir not defteri çıkarttı. Diğeri de Wagner’in omuzunu bırakıp bir elini tabancasına yaslayıp “Rastgele kimlik kontrolü Bayım. Lütfen zorluk çıkartmayın.” Dedi. Wagner ‘evet’ anlamında başını sallayıp paltosundan kimliğini çıkarttı ve askere verdi. 2 askerde sırayla kimliği incelediler. Not defteri tutan asker sürekli bir şeyler karalıyordu. Silahlı asker Wagner’e “Buraya ilk gelişiniz mi?” diye sordu. Wagner askerin yüzündeki bütün hatları ezberlerken askerin sorusunu biraz geciktirecek birkaç saniyelik bekleme yapmıştı. Kısık bir ses ile “Bir yanlışlık oldu. İş için tekrar geldim” dedi. Silahlı asker silahını daha sıkı tutmaya başlamıştı ki elindeki deri eldivenler silahın üstünde gıcırdıyarak kayıyordu. “Devrim yanlış yapmaz.” Dedi. Wagner o kadar korkmaya başlamıştı ki askere kendisini vurması için rica etmek üzereyken “Yani demek istediğim, baş vuru için tekrar geldim.” Wagner bunları derken korktuğunun anlaşılmaması için soğuk terler döküyordu. Asker yüz ifadesini bile bozmadan kimliği Wagner’e uzattı ve “Dikkatli olun Bay Wagner” dedi ve “Çok yaşa Devrim!” deyip selam verdi. Askerler arkalarını dönüp gittiklerinde Wagner elinde kimliğini tutarak şok olmuşçasına mavi okları takip etti. Önünde bir sürü sandalye olan bir lobiye gelmişti. Duvarda içe gömülü halde, içeride oturan bayanın sadece gözleri ve evrak girişi için açılmış iki deliği olan “İŞÇİ VE ÇALIŞANLAR” bürosuna geldi ve sırasını beklemeye başladı. Önünde birkaç kişi vardı. Beklerken Devrim Askerlerinin ne kadar soğuk olduklarını düşündü. Sanki iki tane kukladan farksızdılar “SIRADAKİ!” sıra yavaş yavaş ilerlerken not tutan askerin ne yazdığını çok merak ediyordu. Acaba takip listesine mi almıştı? “SIRADAKİ!” eğer O defter takip listesiyse günün sonunda muhtemelen tutuklanacaktı. Tutuklandığınızda sizi ilk götürdükleri yer en yakın karakoldu. Orada konuşana kadar sizi döverler, ardından nezarethanede beklemeye alırlardı. Bu süre içinde sizin hiç uymanıza “SIRADAKİ!” izin vermezlerdi. Direnciniz düşürmek için bazen bir kova su bile dökerler, donmanızı beklerlerdi. Zaten en sonunda çoğu kişi olmasa bile Hain olduğunu söylerdi. Evet, bu onları durdururdu ve muhtemelen sizin vücudunuzda birkaç mermi durdururdu. Kurtulmanın tek yolu tutuklanmamaktı. ”SIRADAKİ!” Sıra kendisine geldiğinde kimliğini delikten içeriye sürdü ve “Merhaba. Daha önceden baş vuru…” kadın aniden araya girerek yavaş ve donuk bir sesle “Kimlik lütfen” dedi. Wagner kimliğini delikten içeriye bıraktı. Tam konuşmak için davranıyordu ki Kadın aynı ses tonuyla “Bu kağıtları ULAŞTIRMA bürosuna götürün. Onlar size Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri aralığında olan baş vurular hakkında bilgilendireceklerdir.” Dedi ve Wagner’in kimliği ile birlikte sarı bir dosya uzattı. “Çok yaşa Devrim” diye de ekledi. Wagner tam da teşekkür ediyordu ki kadın “SIRADAKİ!” diye bağırdı. Bürodan ayrılıp her yeri daha da net görebileceği açık bir alana geçip etrafta göz gezdirmeye başladı. 2. Katta sağ tarafta kırmızı harflerle ULAŞTIRMA yazıyordu. Oraya ulaşan merdiven ve koridoru bulması 5 dakika kadar sürmüştü. Sanki bütün binayı labirent gibi tasarlanmıştı. Ulaştırma bürosu İŞÇİ VE ÇALIŞANLAR bürosuna göre daha küçüktü ve önü tamamen açıktı. İçeride gayet yaşlı bir adam oturuyordu. Arada yanında ki bardaktan bir şey yudumlarken aynı zamanda da kağıtları karıştırıyordu. Wagner adama yaklaşıp kağıtları ve hemen üstünde kimliğini uzatıp “Merhaba” diye ekledi. Adam titrek elleriyle evrakları alıp yavaş yavaş okudu. Ardından masanın hemen altından kırmızı bir kaşe ve bir iğne çıkardı. Kırmızı kaşeyi sanki kağıttan öç alırmışçasına sertçe damgaladı. İğneyi de cebinden çıkardığı çakmak ile ısıtıp kimliğin köşesinde görünür bir delik açtı. Sarı evrak dosyasını hemen arkasında duran dolaba yerleştirdi ve aynı renkte başka bir dosya çıkarıp kimlikle birlikte Wagner’e uzatıp “Umarım yeni işiniz size zorluk çıkarmaz…” dedi ve kalkıp arkadaki küçük kapıdan çıktı ve gözden kayboldu. Wagner adamın dönmeyeceğinden emin olduktan sonra hemen biraz ilerisinde olan banklara oturdu ve dosyayı açıp göz gezdirdi. 2 sayfadan oluşan bu dosyada kendi küçük resminin de olduğu kimlik bilgileri de vardı. 2. sayfada ise en başta büyük harflerle “GÖREV YERİ” yazıyordu. Açıklama şöyleydi;

“Bilgileri geçen şahısın Devrim kadrosunda çalışmasına izin verilmiştir. Bundan sonraki yükümlerinde ve vazifelerinde başarılı olunacağına inanılmakta olup almış olduğu sorumluluğun kuvvetini tekrar hatırlatmak isteriz. İşiniz 17 Ocak Pazartesi günü başlayacaktır. Gerek vazife bilgileriniz gerek alan bilgileriniz bölüm amiriniz olan Bay Sadram’a teslim edilmiştir. Belirtilen tarihte saat 14.00’da GÜNEY DAĞITIM MERKEZİ’nde olun ve emirleri bekleyin.
                                                         
               ÇOK YAŞA DEVRİM!”

D  e  v  r  i  mWhere stories live. Discover now