*2*

49 4 9
                                    

20 dakikadır çalan kapı ve gelen bildirim sesleri ile intihar etme seviyesine gelmiştim. Annem gönderdi  madem neden anahtar vermiyor. Biliyor çünkü kalkamayacağımı. Siktir ben direk konum attım ama... Ölüm korkusunun biran verdiği adrenalin ile yataktan çıkıp kapıya geldim.


"Kimsi-"

Kapı anahtarla açılınca korku ile geriledim. Ah Atakan bide zekiyim diye geçinirsin, sikcekler şimdi seni olmayan aklın yüzünden. Ay yok tamam benden bu kadar.


Volkan'dan 

Kapıyı açmam ile birinin-ki bu yüzde bin ihtimal ile Atakan- bayılması ile hemen kapıyı kapatıp yanına gittim. Düşmeden saliseler önce sadece kafasın yere deymesini engelleyebilmiştim. 

"Eüzübillahimineşeytanırracimbismillahirrahmenirrahım. " Şuan tamda cayır cayır yanmak kelimesinin hakkını sik-veriyordu. Kucağıma almıştım almasına ama şuan ne yapacağım hakkında en ufak fikrim dahi yoktu. Onu salon olduğunu düşündüğüm yerdeki koltuklara bırakıp evde kısa bir tura çıktım.

Bulmam ve yerini bilmem gereken her şeyin yerini öğrendikten sonra hemen salona ilerledim. Sırtımdan çıkarmayı unuttuğum sırt çantasını çıkarıp içinden derececi aldım. Cidden mi amını yediğim... Havale eşiğindeki çocuğu orada bırakıp koşar adım banyoya girip suyu ayarladım. Hayır burada hayır yapıyoruz, neden işimi kolaylaştırmak için bir küvet yok ki? Yakarış ve isyanlarım arasında koşar adım salona dönüm. Başarabildiğim kadarı ile Atakan'ı banyoya taşıdım. Çocuk baygın ve nereye koyacağımı bilmiyorum. 


Kenarda kördüğüm banyo taburesi ile ufak çaplı bir aydınlanma yaşayıp Atakan'ı banyo kapısına bırakıp ilk onun tişörtünü ve şortunu çıkardım. Tabureyi alıp suyun altına gelecek şekilde bırakıp kendi tişörtümü de çıkarttım. Zaten ben bunları yaparken çocuk çoktan ölmüştü ama neyse...

Atakan'ı yüzü bana dönük olacak şekilde kucağıma alıp tabureye oturdum. Sırtımı da arkadaki mermerlere dayayıp yüzünü boynuma-nefes alabileceği, aynı zamanda da sudan boğulmayacağı bir şekilde-yasladım.  Şimdi tek yapmam gereken şey yavaş yavaş suyun ısısını düşürüp beklemek.


Yaklaşık bir kaç dakikanın ardından kucağımda hareketlenme hissetmem ile yere yuvarlanmamız bir oldu. Kafamı yere çarpmamdan dolayı bir kaç saniye bir şey algılayamasam da, karşımdaki Atakan ve dehşet dolu ifadesini hemen farkettim.


"Yavaş be, kafam ikiye ayrıldı!" 

Birden ayağa kalkıp köşede duran vilada sapını alıp bana doğrulttu. "Ben döneyim sende sok, bitsin bu işkence. Valla yeter! Lan doktor olarak hasta bakıyoz oda atarlanım vileda sopası sallıyo. Yok valla annem beni doğururken besmele çekmek yerine küfretmiş herhalde."

Yüzünde hafif bir rahatlama olunca ilk defa ağzını açmayı akıl etti.

"Volkan?" 


"Yok ben yanardağ." uzattığım ele göz devirip vilada sopasını rastgele bir yere bıraktı. Yavaşça duvara yaslanıp kaymaya başlayınca yer ile bütünleşmeyi bırakıp yanına gittim. "Ya daha yeni havale geçiriyordun nerdeyse, bu kadar ekşın fazla tabi bünyeye." boş boş gözlerime bakan yüzünden gözlerimi çekip, kenarda duran havlu dolabından bir havlu alıp ilk saçlarını sonrada vücudunu kurluladım. Mükemmel zekam ile çıkarmadığım pantolonum mükemmel derecede ıslak olduğu için ne yapacağımı bilemediğim için bir süre bekledim. 

"Sağ taraftaki odada dolabın içinden kıyafet var." minnet dolum bakışlar ile hızlıca havlu ile pantolonumun suyunu alıp dediği odada üstümü değiştirip yanına geldim. Kucağıma almak için hamle yaptığımda ellerimi ittirip kalkmaya çalıştı. "Emin misin?" bi süre debelenip "Hayır."  deyince kucağıma alıp az önce girdiğim ve büyük ihtimalle onun olan odadaki yata bıraktım. 

"Islak çamaşırından kurtulup üstünü değiştirmemiz gerek." usulca kafasını salladı. Az önce kıyafet aldığım dolabı açıp bulduğum pijama takımın ve iç çamaşırını alıp yanına gittim. "Çıkmamı ister misin yoksa yardım edeyim mi?" biraz bakıp "Sadece biraz arkanı dönsene." kafa sallayıp dediğini yaptım.

Kısa bir süre sonra verdiği onay ile ona döndüm. İç çamaşırı ile ve kapanmak üzere gözleri ile yanına gidip, geri kalan kıyafetleri de giydirdim. 

"Gel seni yatıralım." bunu bekliyormuş gibi mutlu gözlerle bana bakınca gülümsedim. Benden destek alarak ayağa kalkınca bende altındaki ince pikeyi kaldırıp, yastığını düzelttim. Beni bırakıp yatağa uzanınca bende bir şey demeden hızlıca salona gidip çantamı alıp tekrar yanına döndü. Hızlıca ilk önce ateşini ölçtüm.


"Harika, otuz yediye düşmüş. Biraz doğrulsana sırtını dinleyeyim." hızlıca sırtını dinleyip, boğazını da kontrol edip tekrar yatırdım. 

"Kısaca taşak gibisin." ellerimi iki yana açarak müjde verir tonda dediğim şey onu bir nebze de olsa güldürmüştü. "Son olarak miden bulanıyor mu?" hafifçe başını sallamıştı.

Çantamdan telefonu alıp Barış'ı aradım.

"Efendim Volkan?

"Kardeşim sende bir şeyler istesem atacağım adrese getiri misin?"

"Tabi ki de, hayırdır?"

"Sıkıntı yok anlatırım."

Onay cümlesi ile almasını istediğim bir kaç ilaç ve diğer bir kaç şeyi mesaj olarak attım son olarak konumu da atıp telefonu kenarda ki çalışma masasına koydum. Atakan'a baktığımda kısık gözler ile bana baktığını gördüm. "İlaçların gelene kadar hadi biraz uyu." Her zaman yaptığı gibi kafasını sallayıp gözlerini kapattı.  Telefonu tekrar elime alıp Barış'a zile basmaması konusunda kısa ve açıklayıcı bir mesaj gönderip kenarda ki pufa kendimi attım.


Şaka maka yorulmuştum.



Bacılarım ben watynin ebesine burdan selamlar göderiyorum. Bölümü kaç kere kısım kısım sildi artık bilmiyorum.. Anacım bilgisayarın başına saat 2 de oturdum şuan saat 7... Her neyse, bölüme gelecek olursak bu böyle kalsın burda. Atakan aşkımı ben diğer bölüm iyi edip şey etcem merak etmeyin guzularım. O bende.


Tekrar sönük ve büyük ihtimal ile hataları olan bölüm için sori anam, utanarak gidiyrem bb.


xxx









You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 03, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Hasta-bxbWhere stories live. Discover now