Allah allah. Kim ki bu şimdi ?

Önce Rüya'nın günaydın mesajına cevap verdim. Ardından anlam veremediğim mesaja yanıt yazmak için ekrana dokundum.

-Anlayamadım , siz kimsiniz ?' diye yazıp gönderdim ve masaya bıraktım.

Kahvaltımızı ederken annemle teyzemin sohbetinin yanı sıra aklım mesajı atan bilinmeyen kişideydi. İkisi sessizleştiği an mesaj zil sesim ortamda duyuldu. Annemin imalı gözleri bana kayınca telefonu elime alırken sessini kapattım.

Anlamsız bir telaşa kapılmıştım. Mesajı çabucak açtığımda çarpılmış gibi irkildim.

-Kurtarıcın.'

Ah Allah'ım sana geliyorum...

Evet evet bir dakika sonra ruhum çıkıyor.

Heyecan içerisinde cevap vermeden ekranı kilitledim. O an ki delilikle telefonumu denize bile atabilirdim o derece şuursuzlaştım.

Bacaklarım tir tir titriyordu. İlk defa ellerim buz kesildi diyebilirim.

Kalbim ritimsizlik problemiyle başa çıkarken dikkat çekmemek için sessizce derin nefesler alıp verdim.

Mirza ! Mirza mesaj attı !

Onu artık ne kadar düşündüysem evren bana bu kıyağı geçmişti.

Sırıtmamak için dudaklarımı sertçe ısırırken çatalımı aldım. Diğer elimle telefonumu sıkıca tutuyordum. Ödeşme konusuna asla takılmadan tek yaptığım Mirza'nın numaramı bulup mesaj atmasına deliler gibi sevinmekti.

Daha fazla yiyemeyeceğim zaman meyve suyumdan bir yudum alıp arkama yaslandım. Masada konuştuklarını konuyu uğuldayan kulaklarım duymuyordu. Mesaj ekranına geri dönüp klavyeye dokundum. Ne yazacağımı bütün kahvaltı boyunca düşünmüştüm.

-O anın etkisiyle teşekkür etmeyi unuttum kusura bakma. Yaptığın şey için teşekkür ederim.'

Karşıdan gelecek o yanıtı beklerken geçen süre cidden ölüm gibi. Ne tarafa bakacağını ne yapacağını şaşırıyorsun.

-"Sallanıp durma Duha ne öyle küçük çocuklar gibi yerinde duramıyorsun ?!" dedi teyzem aniden bana dönüp.

Hareket etmeyi kestim.
-"Şey , pardon teyze." diye mırıldandım.

Telefonum titrediği gibi kilidini açtım.

-Bir kahveni içerim artık.'

Ona deli misin kahve köpeğin olsun diye yazasım geldi de kendimi zor tuttum.

-Tabii olur. Hem yüz yüze teşekkür etmiş olurum.' diye yazdım. Acaba hemen üstüne atlamış gibi mi göründüm ? Yok canım.

Ah bunu bir an önce Rüya'ya anlatmam gerekiyor !

-"Kalkalım." Annemin toparlanmasıyla masadan aynı anda kalktık. Arabaya geri bindiğimizde teyzem anneme alışveriş teklifinde bulunuyordu.

-"Bu akşam bir defileye katılmam gerekiyor. Öğleden sonra uçağım var istersen sende gel." dedi teyzeme hitaben.

-"İyi olur bana da değişiklik." dedi dünden razı olan teyzem.

Abla kardeş bayılırlar böyle şeylere.

-"Bende Rüya'nın yanına gitmek istiyorum anne." dedim araya girerek. İzin vermez korkusuyla dudaklarımı kemirirken umursayıp yüzüme dahi bakmadı.

-"Git." dedi yalnızca. Benim de işime geldi.

Mesaj gelmiş mi diye baktığım telefonumda bildirim görünce beklemeden girdim.

-Öğlede bıraktığım yerde bekle.'

Tabi ya beni orada oturuyor sanıyor.

Mirza'yı göreceğim stresi içerisinde geçip gidilen yolların farkında olmazken eve annemle teyzemi bırakmış çoktan Rüya'ların sokağına gelmiştik. Haber vermeden kalkıştığım iş yüzünden evin karşısında durdum ve Rüya'yı aradım.

-"Efendim minik kuş ?" diyerek açtı.

Soğuk esen rüzgar nedeniyle duvar dibine çekildim.

-"Evdesindir umarım."

-"Maalesef bebek. Neden bize mi gelecektin ?" Olamaz !

-"Ya hayır neredesin ?! Geldim bile kapının önündeyim seninle konuşacaktım !" diye sesimi yükselttim. Evden çıkacak zamanı buldu bu kız.

-"Haber vermeden gelmezdin ki kızım nerden bileyim. Babamla birlikte halama geldik." diyince kızmanın saçma olacağı kanısına vardım.

-"Of Rüya. Şey soracağım bu sizin civarda kafe tarzı bir yer var mı ?" diye sordum en sonunda.

-"Eve gitsene ne yapacaksın bizim ordaki kokmuş kafeleri ?" diyince kıkırdadım.

-"Söyle işte sonra anlatırım."

Bir yeri tarif ettikten sonra telefonu kapattık. Söylediği yol tarifini aklıma kazıdım. Yürürken telefonumda henüz mesaj atmamış olduğum Mirza'ya yazmak için tıkladım.

-Evden erken çıktım. Defne kafede olacağım. Biliyorsan oraya gelebilirsin.' Gönderdim ve ellerimi cebime soktum.

Aslında Rüya olsaydı bir kaç parçamı değiştirmek isterdim. Mesela yüksek topuklu botlar yerine daha alçak bir şey giyerdim ve kolumdaki milyarlık çantayı değişirdim. Sonuçta oturuyorum diyerek gösterdiğim yerden çıkarken bu şekilde giyinmezdim. Bu küçümsemek değil ortama adapte olmak.

Yoldan bir kıza sorarak daha kolay bulduğum kafeden içeri girdiğimde ılık havayla rahatladım. Rüya laf söyledi ama en azından sıcak bir yer. Girer girmez oturan iki kişiyle göz göze geldim. Başka da kimse yoktu. Bir de kasa arkasında duran bir adam vardı o kadar.

Rastgele oturduğum masaya gelip sipariş için bekleyişe geçince sadece çay istedim. Saate baktığımda öğleye geliyordu.

Mesaj bir kaç dakika içerisinde geldi.

-Yarım saate gelirim.'

Artık ateş basmasından dolayı ellerim terlemeye başladı. Büyük oranda heyecan yaşarken onunla nasıl konuşacağımı düşünüp duruyordum.

Kesinlikle bugün hayatımın en önemli günü olarak aklıma kazınacaktı.

•••

TUTKUWhere stories live. Discover now