Sen Benim Nefesimsin 2. Bölüm

Start from the beginning
                                    

Emre ile tanıştığımda herkese davrandığım gibi ona da kuşkuyla yaklaşmıştım. Emre açık kumral saçları, ela gözleri, uzun boyu ve yakışıklılığı ile her kızın aklını başından alacak bir adamdı. İstediği her kızı elde edebilirdi. Neden ablama takıldığını anlayamamıştım. Zaman geçtikçe onun ne kadar iyi olduğunu görmüştüm. Ablama ve bana davranışları beni ailemin olduğu yıllara götürmüştü. Üstelik Sevgi onun yanında o kadar mutluydu ki bu ilişkiye karşı çıkmaya hakkım olmadığına karar verdim. Onlarınki gerçek aşk gibi duruyordu. Prens, kül kedisine aşık olmuş ve peri masalı gerçek olmuştu. Emre'yi sevmeye başlamıştım. Zaten ablamı mutlu eden her kim olursa olsun onu sevmeye hazırdım. İlk başta temkinli yaklaşsam da onun Sevgi'yi ne kadar sevdiğini gördüğümde; Emre kısa zamanda benimde kalbimi çalmayı başarmıştı..

Kendimi onların mutluluğuna o kadar kaptırmıştım ki ablamdaki değişiklikleri fark etmem uzun sürmüştü. Bir sabah banyoda kendisini kusarken görmüş ve korku dolu gözlerle ona bakmıştım. Benim halimi gördüğünde gülmüştü. Ona 'Hasta mısın?' diye sorduğumda bana doğru yürümüş, ellerimi ellerinin arasında almıştı. Gözlerimin içine bakmıştı. Bende onun koyu renk gözlerine bakmıştım. Hala hatırladığım ve ömrümün sonuna kadar hiç unutmayacağım kelimeler dökülmüştü dudaklarından.

"Hamileyim," dediğinde olduğum yerde kalmıştım.

"Emre ağabey biliyor mu?" diye fısıldamıştım.

"Hayır ama çok yakında ona söyleyeceğim."

"Ya istemezse," dediğimde yüzündeki mutluluğun silindiğini görmüştüm. Ablamın bunu hiç düşünmediğine inanamamıştım.

"Birbirimizi çok seviyoruz Cansu. Bir sorun çıkmayacak," dediğinde aslında bunu onun aklına getirip mutluluğunu yarım bıraktığıma üzülmüştüm. Gözlerindeki keder beni etkilemişti. Hemen dediklerimi düzeltmem gerektiğine yoğunlaştım.

"Evet, seni çok sevdiğini biliyorum. O da senin kadar çok sevinecek," dedim boynuna sarılarak.

Ayrıldığımızda gözlerindeki mutluluğun yerine geldiğini görmüştüm. Bana o kadar mutlu bakıyordu ki bunun yanlış olduğunu bile söyleyememiştim. Belki de böyle bir şey söylemeye hakkım olmadığını düşünmüştüm. Yirmi yedi yaşındaki ablamı yargılamak belki de bana düşmediği için sesimi çıkarmamış ve içimdeki endişelerle ona bakıp gülümsemiştim. O gün akşama kadar bundan sonra ne olacak diye düşünmüştüm. Burası babasız çocuk büyütmek için uygun bir yer değildi. Üstelik mahallede bizim hakkımızda konuşulduğunu biliyordum. Yüzümüze gülüp arkamızdan dedikodumuzu yapıyorlardı. Zaten Emre'nin çok sık buraya gelmesi ve o kocaman arabasını herkesin gözüne sokar gibi kapının önüne park etmesi hakkımızda oluşan olumsuz bakışların hedefi haline getirmişti bizi. Tüm bunları ablamda bilmesine rağmen bana "Yakında buradan kurtulacağız," derdi. Bense ondan dokuz yaş küçük olmama rağmen nedense buna inanmakta güçlük çekerdim.

Her ne kadar Emre'nin de buna sevineceğini düşünsem de yine de bebeği öğrendiğinde ne yapacağı endişesi beni ablamdan daha çok tedirgin ediyordu. Tüm zorluklardan sonra bizi bekleyen günleri düşünüyor ve ablama hiçbir şey söyleyemiyordum. Birkaç hafta sonra Emre bebeği öğrendi. O gün okuldan eve geldiğimde Emre'de bizdeydi. Beni gördüğünde gülümsedi.

"Bizde senin gelmeni bekliyoruz," dedi.

Gözlerim önce ablama döndü. Mutlu göründüğüne göre endişelenecek bir şey olmadığına karar vermiştim. Sonra da Emre'ye baktım. O da en az ablam kadar mutlu duruyordu. O zaman bebeği öğrendiğini anladım. Beraber oturdukları kanepenin karşısına oturarak mutlulukla bana bakan çifte baktım. Nedense içimde oluşan sıkıntı, onları mutlu görmeme rağmen geçmemişti.

SEN BENİM NEFESİMSİN  *Raflarda*Where stories live. Discover now