-53- Koala mevzusu.

Start from the beginning
                                    

Ve işte o an, Emre'nin sırıtmasının tamamiyle kaybolmasına denk geliyordu.

Ellerini tam da o bölgesinin üstüne koyarak yere eğilirken, acının tüm izleri yüzüne dağılmıştı.

"Hazal konusunda her zaman fazla asabi olmuşumdur, bunu bilmen gerekirdi."

Emre aheste hareketlerle başını Buğra'ya doğru kaldırırken "Hassiktir lan," dedi, sanki Buğra devlet sırrı vermiş gibi.

Adımlarım benden istemsiz bir şekilde o tarafa doğru ilerlerken hala büyük bir dikkatle onları dinliyordum.

"Hala aynı Hazal mı, yoksa platonik Hazal'ını bulamayınca aynı isimli başka birini mi buldun?"

Çocuk bile acısını unutmuşcasına tüm dikkatini bana yöneltmişti, dengesizce davrandığımın farkında olarak sırıttım. Ama ne yapayım, verdiği tepki çok güzeldi.

"Tam da üstüne bastın," dedim, onlara doğru bir adım daha atmışken. "Hala aynı Hazal."

Verdiği tepki, beklediğim tepkinin tam tersiydi. Şaşırmasını bekliyordum, ama şaşırdıysa bile bunu dışarıya pek de yansıtmamıştı.

Onda fazlaca bulunan özgüven duygusuyla genişleyen gülümsemesi, içimi yeterince huzursuz etmeye yetmişti.

Ama son cümlesi, gülümsemesinden çok daha huzursuz ediciydi.

"Desene, daha çok eğleneceğiz o zaman,"

"Kızarmış," dedim, gözlerimi çenesine çevirirken. "Acıyor mu?"

"Hayır."

Umursamaz bir şekilde ellerini cebine sokmuştu, başı hafiften eğikti, yerdeki taşlara vuruyordu ve hala yürümeye devam ediyordu.

"İnşallah acır,"

"Çekinme," deyip sırıttı. "Küfret."

Eğer küfretmeye başlarsam, susamazdım. Sessizliği tercih ettim bu yüzden.

Ama sessizliğim ancak evin önüne gelene kadar sürebilmişti, çünkü eğer sormazsam sinirden kendi kendimi yiyecektim.

"Emre kim?"

"Liseden bir arkadaş işte," dedi dolaylı bir cevap vererek. Sorum gayet netti ama o, ucu açık bir cevap sunmuştu önüme.

"Düzgün bir cevap istiyorum ben, probleminiz neydi?"

Sıkıntıyla iç geçirirken bir yandan da elini saçından geçirdi, "Sonra anlatsam olmaz mı?"

Tepkisi, bu olayın bende yaratacağı etkinin farkında olduğunu vurguluyordu. Sinirleneceğimden emindi.

Onur da bizi yalnız bırakmanın en mantıklı hareket olduğuna karar verip yanımdan ayrıldı ve apartmana doğru yol aldı.

Apartman kapısının kapanışının çıkarttığı o gürültülü ses kulaklarıma ulaştığı an, "Anlat," dedim Buğra'ya, fazla sakin duruyordum ve bu hiç de hayra alamet değildi.

Sıkıntıyla bakışlarını bana çevirdi, "Lisedeydik. Emre başka bir okuldan arkadaşımdı. Ve Hazan'ı seviyordu."

Hazan ismini duymamla birlikte gerilen sinirlerim tüm hücrelerime uyarı yollarken bile dışarıya bunu yansıtmamayı başarabilmiştim, "Eee sonuç olarak?" dedim bu kavganın nereden geldiğini anlamadığımı açıkça belli ederek.

"Sonuç olarak, Hazan'ın da beni sevdiğini öğrendi işte. Ve bunun suçunu hep benim üstüme yıkmaktan da hiç vazgeçmedi. Ergen kafası işte, ne bekleyebilirsin ki? Bunun için de sayamadığım kez arkamdan iş çevirdi, lise yıllarım onunla uğraşmakla geçti işte. Bu.''

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now