"Haraketlerin bir aptal gibi."

İçkiyi yudumlarken gözlerinin tekrar koyulaştığını farkettim, onu böyle görmek ürpermemi sağlıyordu. Bardağı bırakarak üzerime geldiğinde geri adımladım.

"Şey."

"Noldu?" Dedi yüzüme doğru eğilerek. Gözleri hırçın bakıyordu ve kaşları çatıktı. "Dilini mi yuttun az önce konuşuyordun?"

Her bir adımında kalp ritmim artıyor ve bu durum dayanılmaz bir hal alıyordu. Derin bir nefes alarak sakin olmaya çalıştım. O kadar yakındık ki nefesi yüzüme çarpıyordu. Kafamı biraz geri çekerek ondan uzaklaşmak için çabaladım. Ellerimi göğsüne koyarak onu ittirmeye çalışsam da kaya gibi sert olan vücudu milim kıpırdamamıştı, kendimi ağaca çarpan yaprak gibi hissetmiştim. Gözlerimi onun dışında her yerde gezdiriyordum, bakışlarının ağırlığı üzerime çökmüştü. Az önce rahat rahat konuşabiliyorken şimdi içim korkuyla dolmuştu.

"Çekil." Dedim fısıltıyla ve gözlerine baktım. Kıpkırmızıydı gözleri bu hayal değildi. Bir insanın gözleri neden kırmızı olurdu, bu sadece izlediğim vampir filmlerinde gerçekti. Peki ya vampir efsanesi gerçekse?

"Nasıl da ürkeksin." Dedikten sonra geri çekildi bense vücudumdaki korkunun eseri olan titrememe son vermeye çalıştım. Karşımda alayla bana bakıyordu, amacına ulaşmıştı beni konuşamaz hale getirmişti. Ondan korkmaya başlamıştım asla tekin biri değildi. Bir şey yapmadığı bir şey yapmayacağı anlamına gelmiyordu belki de buraya hiç gelmemeliydim böylece onunla karşılaşmazdım.

Sandalyeden aldığı kalın ceketi eline aldıktan sonra bana yaklaştı ve omuzlarımı örttü.

"Üşüdün sanırım, oldukça titriyorsun."

Resmen benimle alay ediyordu, acaba içinden nasıl da korkuttum kızı falan diyor muydu. Nihayet titremem geçtiğinde ve konuşacak bir hale geldiğimde sessizcene mırıldandım. Sanki hem duymasını hem de duymamasını istiyordum.

"Bir daha karşıma çıkma."

Başını onaylamazca salladı ve çarpık bir gülümsemeyi dudaklarına yerleştirdi fakat asla samimi bir gülüş değildi bu.

"Ben değil sen benim karşıma çıkıyorsun ve farkında değilsin."

Cevap vermedim, neticesinde bu kadar konuşma kafiydi. Eve gitmem gerekiyordu, artık bulunmak istemiyordum burada. Ceketi üzerimden alarak ona uzattım. "Gidiyorum, istediğin gibi."

"Seni buraya Selena mı davet etti?"

Başımı salladım. Artık onunla uğraşmak istemiyordum sorularını sorsun, buradan hemen ayrılmanın derdindeydim.

"Bağlantınız nereden?"

"Hı?"

"Nereden tanışıyorsunuz?" Dedi homurdanarak.

"Okuldan."

"Tanımadığın biririnin partisine mi geldin yani?"

Omuz silktim.

"Sandığımdan daha salaksın peki neden bana bu kadar ürkeksin?"

"Gözlerin kıpkırmızıyken-"

"Ne?"

"Hiç."

"Gözlerimi kırmızı mı gördün?" Dedi kaşlarını çatıp ciddiyetle suratıma bakarak.

"Hayır."

Üzerime doğru gelerek bileğimi sertçe tuttu. "Dalga mı geçiyorsun?!"

"Öldürme beni." Dedim ürkek bakışlarla kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı, bu adam seri katil olabilir miydi?

Soğuk Nefes (VAMPİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin