Sofya'da İlk Gece Uğruna

1 0 0
                                    

Tenert soluk soluğa, ayakta zor dururken karşısındaki korkunç dev canavara bakıyordu. Sol kolunu hissetmiyordu ve ağzında metal tadı vardı.

"Gücün ancak bu kadarcık mı kedicik?"

Kediye benzeyen canavar sağ pençesini hızlı bir şekilde Tenert'e savurdu. Pençe, Tenert'e çarpmadan önce Tenert'in arkasında elinde tüfeği olan Virgo pençeye anlık sersemletici bir kurşunla vurarak saldırıyı durdurdu. Sonra yukarıda aniden beliren Libera kedi canavarın boynuna güçlü bir yumruk indirdi. Kedi canavar sersemlemişti. Bu Tenert'in şansıydı. Kılıcını sıkıca avuçlarına alarak kedi canavara doğru hızla koştu.

O sırada tüm kargaşayı duyan ama hiçbir şey bilmeyen bir silüet karşısında duran ışığa bakıyordu.

"Elbette biliyorum. Bu benim görevimin sonu. Ama meraklanma elbet birgün seninle tekrar bir araya geleceğiz. Zamanı geldiğinde benim adımı seslen. Ben an-"

Aniden her şey karanlığa büründü.

Dışarda ise Tenert'in yaptığı kılıç savurma hareketi kedi canavarın sert derisini kesmiş ve iç organlarını parçalamıştı. Libera haykırdı.

"Virgo senin sıran!"

"Bana bilmediğim bir şey söyle!"

Virgo tüfeğini kedi canavara doğru doğrulttu.

"Benimle birlikte olan ateş ruhu Phienta. Benim çağrımı duy ve tüm gücünle karşındaki canavarı küle cevir!"

Tüfeğin önünde yavaş yavaş büyüyen bir alev topu korkunç bir sıcaklıkla kedi canavara bakıyordu.

"Tenert çekil!"

Tenert kılıcını kedi canavarın gövdesinden çıkarttı ve sola doğru atladı. Artık Virgo ile kedi canavar arasında hiçbir şey yoktu. Virgo soğukkanlılıkla tüfeğinin tetiğini çekti.

Alev topu gözle takip edilemeyecek hızla kedi canavara çarptı ve aniden kedi canavarının yara bere içindeki vücudunu yakmaya başladı.

Terent ve Libera sevinç naraları atıyorlardı. İkisi birlikte bağırdı.

"Bizi yenmek o kadar kolay değil seni ukala canavar!"

Tenert tarafından yapılan büyük yaraya sinen alev canavarın içeriden yanmasına sebep oldu. Ama her şey bitti sanarlarken kedi canavar yüksek sesle kükredi ve etrafa ışıklar saçmaya başladı.

"Bu ne anlama geliyor?(kaybetti mi yoksa daha korkunç bir şeyle mi karşılaşacağız)"

Sonra kedi canavar yavaş yavaş kayboldu. Geriye sadece birkaç aylık küçük bir çocuk kürkün içine sarılmış halde duruyordu.

15 yıl 10 ay sonra...

Güneşin altında uzun bir yol yürüdükten sonra büyük bir kayanın yanında dinlenen Shiro terlerini t-shirt'üne sildi. Sonra büyük çantasından matarasını çıkarıp bir miktar su içti.

"Acaba ne kadar yolum kaldı?"

Bir süre dinlendikten sonra Shiro çantasını aldı ve Sofya'ya doğru tekrardan yola çıktı.

Bir süre daha yürüdükten sonra Shiro Sofya'nın -en büyük şehir- büyük surlarını gördü. Surlardan geçtiğinde karşısında gerçekten de büyük ve geniş bir şehir karşılıyordu.

"Gerçekten de söylendiği kadar büyükmüş."

Shiro Sofya'yı nereden gezmeye başlayacağını bilemiyordu.

"İlk önce kalacak bir yer bulsam iyi olur."

Shiro bir yerde kalmak için han aramaya başladı. Ama bu büyük şehirde han bulmak kadar zor bir şey yoktu. Sonra bir binanın tabela asılı kapısına baktı.

Yeni gelen herkes için üç günlük ücretsiz kalacak yer veriyoruz.

Bu bir birliğin barıydı ama Shiro'ya gereken yerdi. Shiro kapıya yaklaştı ve nazik bir şekilde kapıya üç kez vurdu. Kapıyı bir adam açtı. Siyah giyinimliydi ve yüzü belli olmuyordu.

"Birliğimize hoşgeldiniz acaba ne istemiştiniz?"

"Ben Shiro ve Sofya'ya daha az önce geldim. Kalacak bir yer ararken sizin tabelayı gördüm."

"Oh anlıyorum gelin içeri sizinle fiyat üzerine konuşalım."

Shiro, adamı onayladı ve içeriye girdi. Adam kapıyı arkalarından kapattı ve Shiro adamı takip etmeye başladı.

Uzun bir koridordaydılar ve bir çok kapı ve ışık vardı. Bazılarından sesler geliyordu bazılarının kapıları ise açıktı. Sonra bir odanın önünde durdular.

"Buraya kişisel eşyalarınızı bırakıyorsunuz. Merak etmeyin size anahtar vereceğiz."

Adam cebinden rastgele bir anahtar çıkardı.

"13 numaralı dolap sizin dolabınız."

Adam anahtarı Shiro'ya verdikten sonra Shiro'ya yol verdi. Shiro önündeki yoldan giderek 13 numaralı dolabı aradı. bütün dolaplar Shiro'nun çantasını rahatça alabilecek kadar geniş sağlam görünüyordu. Bazıları çoktan kilitliydi.

'19 kilitli dolap-23 dolu olduğunu düşündüğüm oda'

Sonra Shiro dolabını buldu ve çantasını içine yerleştirdi.
Gitmeden önce dolabı iyi kitlediğinden emin oldu. Arkasına dönüp giderken tekrar dolaba baktı. Ama sonunda şüphesi kalktı ve adamı takip etti.

En sonunda koridorun sonuna gelmişlerdi. Önlerinde aralarından ışık ve ses saçan bir kapı vardı. Adam kapıyı açınca birliğin barı gözükmüştü.

Birçok kişi içip eğleniyordu. Bazıları sohbet ediyor bazıları ise sohbet edip şakalaşıyorlardı. Shiro boş bir masaya geçip güveç istediğini söyledi. Ama gürültüden dolayı barmen onu duymamıştı.

Shiro biraz daha yüksek sesle bağırdıktan sonra ancak Shiro'nun farkına varan barmen "hayhay!" Diye bağırarak arkaya bir şeyler söyledi. Bir süre sonra barmen elinde etli güveç ile Shiro'nun yanına geldi.

"Hoşgeldiniz umarım burayı beğenirsiniz."

Adam güveci ve kaşığı boş masaya koyduktan sonra tekrar bulunduğu tezgaha gitti.

' teşekkür bile edemedim ama.'

Shiro güvecine baktıktan sonra kaşığı eline alarak güvecini yemeye başladı.

Artık Shiro gürültüye alışmıştı ve her sesi birbirinden ayırabiliyordu. Bazıları kızlardan bahsediyordu bazıları hazineden, canavardan. Birçok farklı insan bir araya gelmişti. Sonra kapıyı birisi hızla açtı. İçeri kısa kahverengi saçlı, uzun boylu birisi girdi. Ciddi bir yüz ifadesi vardı ve büyük bir sarı bir kılıç taşıyordu.

"Aranızda buraya yeni gelen kimler var!?"

Adam otoriter bir sesi vardı ve bu Shiro'yu ayağa kaldırmaya sebep olmuştu. Sadece Shiro değil birkaç kişi daha ayağa kalkmıştı.

"Güzel. Ben bu birliğin yani Gracias birliğinin lideri sir Alberto'yum! Sizin bugün burada kalabilmeniz için size belli görevler vereceğim. Eğer bu görevleri yaparsanız bu gece istediğiniz kadar yemek yiyebilir ve beleşe kalabilirsiniz! Ama eğer yapamazsınız yediğiniz yemeğin iki katını bize ödersiniz! Anlamayan yoktur umarım."

Birçok kişi yutkundu, yeni gelmemiş olanlar dahil.

Alberto herkese sırayla çeşitli görevler verdi. Birisine şehirde sorun çıkartan bir sarhoşu durdurması için görev verirken, başkalarına dışarıda mahsur kalmış birlik üyelerine yardım göndertti. En son Alberto, Shiro'nun yanına geldi. Bir süre birbirleriyle bakıştıktan sonra Alberto konuşmaya devam etti.

"Senin görevin benimle dövüşüp beni alt etmek olacak."

Birlik üyeleri hepsi aynı anda çeneleri yere düştü.

Bölüm 1'in sonu...

Anphantos'un Son CanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin