-52- Esmer çocuk.

Start from the beginning
                                    

İlk cümlelerdeki o kadar övgü barındıran kısma takılmayıp "Yalan konuşuyor," diye homurdandı. "Asıl romantik olmayan sensin."

"Evet, bunu gidip de bana ayı alan biri söylüyor. Aman ne hoş." Son cümlemin hemen ardından, gözlerimi devirdim.

Ona doğru döndüğümde hala oyuncak ayıya baktığını ve onunla uğraştığını gördüm ; kafasına falan vuruyordu hafifçe, sonra da ellerini tutuyordu. Dengesiz olduğundan bahsetmiştim, değil mi ?

Hala ayıyla uğraşmaya devam ederken omuz silkti ve "Çiçek alsam yüzüme fırlatırdın, ben de düşündüm ve ayı almaya karar verdim işte. Sana da yaranılmıyor zaten." dedi somurtarak.

Haklıydı, çiçeklerden nefret ederdim.

Hatta en nefret ettiğim üç şey içindeydi. Paris, kelebekler ve çiçekler.

Ona cevap vermeyip yeniden bilgisayara döndüm. "Akrep erkeği için sevgi ve kıskançlık birbirine çok yakın şeylerdir. Onu kışkırtmak ve sorun yaratmaktan kaçınmalısınız, aksi halde sahiplenici ve kavgacı doğası ortaya çıkacaktır."

Kıskandığı zaman hırçınlaşan yapısı bile burcuyla tamamen örtüşüyordu.

"Doğru," dedi fazlasıyla umursamazlık içeren bir ses tonuyla, "Neyse ne işte. Asıl önemli konu bu ayıya ne isim koyacağımız."

Bir de isim mi koyacaktık yani ? Neydi bu, yeni doğmuş bebek falan mı ?

"Saçmalıyorsun." dedim.

"Yoo," dedi gayet de rahat bir tavırla. "Bence Hazra olabilir ismi."

"Hepimizi acilen buraya toplamanızı gerektiren o olayın ne olduğunu sorabilir miyim ?" dedim, başımı bacaklarımın üstüne gömerken.

Yorgunluktan ölüyordum, yorgundum, ve başım ağrıyordu.

Diğer tüm üyeler, Bora ve Gökçe de dahil, merdivene dizilmişti. İki yanım da onlarla doluydu yani.

Berk elindeki çikolatayı yemekle meşgulken birden ayağa fırladı, "Partiye gideceğiz."

İşte bu fikir karşısında koşarak uzaklaşmam gerekirdi.

Ama yapmadım.

Aksine, bunun eğlenceli olabileceğini düşünerek kabul ettim.

Zaten Buğra diğer tüm herkes de kabul etmişti, problem yoktu.

Buğra'nın gitmemek konusundaki tüm ısrarlarına karşı gelmiştim, eski birtakım kişilerin de oraya geleceğinden bahsedip gitmek istemediğini açıkça belli etmişti ama ben yine de onu ikna etmeyi başarmıştım. Görev, başarıyla tamamlanmıştı. Tamam, belki de başarısızlıkla.

Çünkü Buğra bana surat asmak konusunda fazla inatçıydı.

....

Ev, iki katlı bir evdi. Geniş bahçesinde büyük bir havuz vardı ve insanlar havuzun çevresine toplanmıştı.

İtiraf etmem gerekirse, cidden de Amerikan gençlik filmlerinde gördüğüm partiler gibiydi.

Kendimi bir filmin içine fırlamış gibi hissetmem normaldi o zaman, değil mi ?

"Kimin partisindeyiz biz ?" diye sordu Ada, gözleri etrafta tanıdık yüz bulma amacıyla fırıl fırıl geziyordu.

Berk ; onu omzundan tutup yüzünü sağ tarafa döndürmesini sağlarken "Yiğit," dedi, ikisinin de gözleri o kalabalığın içindeki birisine kitlenmişti.

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now