O N Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M

Start from the beginning
                                    

Karşımda buz tutmuş bir göl vardı. Burada ki karlar daha da çoktu ve göl sanki bir hazineymiş gibi öylece duruyordu.
Hayran hayran konuştum.

"Ateşş burası çok güzel." Yan tarafımda benim bu tepkime gülümseyerek bakıyordu.

"Senin kadar değil." dedi. Ne diyeceğimi bilmediğim için onu duymamış gibi yaptım.
Şuan o kadar çok mutluydum ki ne yapacağımı bilmiyordum. İlk önce kendimi belli belirsiz bir şekilde yere attım. Neredeyse on beş santim kar tutmuştu yer. Ve bu benim için yeter de artar dı bile.

Kendimi tere attıktan sonra kollarımı yanlara doğru açtım.
Yukarıdan ateş bana bakıyor gülümsemeden kendini almıyordu.

"Hadi sende gel." dedim.

"Böyle iyi" diyince yine çocukluğum tutmuştu.

"Lütfen ateş. Lütfen lütfen sende gel." Ateş en son pes edip kendini yanıma doğru uzattı.
Şuan cidden mutluydum. Her tarafım karla çevriliydi. Ve ben kendimi karın içinde yuvarlanmaktan alı koyamıyordu.

Hem kim derdi ki Yirmi yaşında genç bir kız olduğumu.
Ellerimi karın içinde bir yukarı bir aşağıya doğru hararet ettiriyordum. O an elime karın içinde olduğu halde sıcak bir ten dokundu. Kafamı elime çevirdiğimde Ateş'in eli elimin altında kalmış bir şekildeydi.

Bakışlarımı bu kez gözlerine çıkardım. Siyahları bana her zaman ki gibi derin derin bakıyordu.
Titreyen elimi yavaşça elinin üzerinden çektim. Daha sonra da yerden kalktım. Hiç istemesem de.

"Ee beni bu gölü görmem için getirmedin herhalde." Ateş'te yerden kalkıp getirdiği çantayı açtı. İçinden iki çift paten çıkarınca daha ne kadar mutlu olurum acaba diye düşünmedim değil.
Hemen elimdeki bir çift pateni aldım.

"Ciddi olamazsın. Kayacakmıyız şimdi biz." Ateş çantasını bir kenara atarken konuştu.

"İstersen neden olmasın."

"Evet evet evet çok isterim." sonra bir an yüzüm düştü. "İyi de göl iyice buz tuttu mu. Kayalım derken ölüp gitmeyelim bu ıssız yerde." Ateş bana sanki sence oradan aptal gibi mi görünüyorum gibi bakışı atınca susup hiç bir şey demedim.

"Hadi giy patenleri. Kar yağacak gibi. Biraz kayıp gidiceğiz."

Patenleri ayağıma takıp göle doğru ilerledim. Aslında büyük bir göl değildi ama kayabileceğim bir alan vardı.
Ateş'te gelince ilk adımımı attım. Kısa bir sürede kaymaya başladım. Ama biraz tökezliyordum. Kaymayalı baya olmuştu. Ateş'in adımı seslenmesiyle ona döndüm. Elini bana uzatmıştı.

"Elimi tut istersen. Düşmeni istemeyiz." Aslında bende düşmek istemezdim. Düşünce çok pis acıyordu ve ayrıca benim diz kapağımda veya kolumda korumalıklar yoktu. Yani eğer düşersem bir yerlerimi kesin kırardım. Elini tereddüte kalsam da tuttum.

Elini tutunca yine o his vücudumu sardı. Elektrik çarpmış gibi hissediyordum.

Birlikte el ele kayıyorduk şuan.

El ele. Kayıyorduk.

Ellerimin içi terlemişti şuan. Hemde bu soğukta.

~

Yaklaşık yarım saattir kayıyorduk ve biz yarım saattir el eleydik. Artık elimi bırakmasını istiyordum.

"Yeter bence gidelim artık. Hem üşüdüm ben"
Ateş'te beni onaylayınca gölde ki kaymamızı bitirdik. Patenimi çıkarıp botumu giyerken o da botunu giymiş patenleri çantaya koymuştu.

Tekrar geldiğimiz yoldan ilerlemeye başladık.
Yine ayaklarımızdan sesler geliyordu ve ben mutluydum.
İki adım önümdeki Ateş'e yetişip kolundan tuttum. Bana anlamaz bakışlar atıyordu. Ya da ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

"Bugün çok güzeldi. Teşekkürler." gülen yüzümle ona bakıyordum ve bu onu da güldürdü.

"Yüzündeki ufak bir tebessüm için herşeyi yaparım güzelim" dedi. Ben tabi yine kafamı eğdim kullandığı cümle için.
O an burnumun üstüne bir soğukluk düştü.

Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda kar yağdığını gördüm. Hafif hafif kar yağıyordu. Bakışlarım kolundan halla tuttuğum ateşi buldu bu sefer. Baktım öylece. O da bana baktı öylece.
Konuşmadım. Konuşmadı. Konuşmadık.
Sustuk ikimizde bir kaç dakika. Şuan tam olarak şöyle bir durumdayık. İkimizde karşı karşıyaydık ve ben onun kolunu tutuyordum iki elimle de.

Gözlerimi saçlarına çıkardım bu sefer. Saçlarının üstü beyaz beyaz kar olmuştu. Elimi kaldırıp uzattım saçlarına. Şuan o kadar çok istiyordum onun ıslak saçlarına dokunmaya.
Okşadım saçlarını. Elim ıslandı onun saçlarında ki karlarla.
İçim bir hoş oldu.
Baktım yine gözlerine. Öyle derin öyle güzeldi ki

Bu sefer o uzattı elini yanağıma. Elinin tersiyle okşadı ilk önce. Sonra nazik haraketlerle kavradı elleri çenemi. Öyle nazik tutuyordu ki, hiç acıtmıyordu şuan çanımı.

"Miray şuan seni öpmek istiyorum."

Hiç birşey diyemedim.
Benim şuan onu ittirmem gerekmiyormuydu. Ama yapamıyordum. Öyle bir andaydım ki şuan hiç bir harakette bile bulunamıyordum.

Ateş yavaşça yaklaştırdıyüzünü yüzüme karşı. Ne yapacağımı bilmez bir anda ellerim titriyor kalbim maratondaymış gibi atıyordu.

Ve o an oldu. Yukarıda hafif hafif yağan kar altında Ateş'in sıcak dudakları benim soğuk dudaklarımla buluştu...

«BÖLÜM SONU»

BÖLÜM SINIRI : 20 Vote 20 Yorum

Herkese Merhabalarrr.

Yine değişik bir bölümle karşınızdayım. Keyifli okuduğunuz bir bölüm olmuştur diye umuyorum. Ben çok hissederek yazdım. Siz de hissetmişsinizdir umuyorum.

Neyse çok konuşmayalım. O güzel parmaklarınızla şu alttaki yıldızı aydınlatın lütfen! . Birde bir kaç kelime yorum yaparsanız! çok mutlu olurum. Sınır geçildiğinde bölüm gelecektir. Hoşçakalın

Sevgilerimle, Asya

İnstagram| Yldz_asya

SaplantıWhere stories live. Discover now