fifth month of pregnancy

Start from the beginning
                                    

Duyduklarımızla hepimiz olduğumuz yerde daha da düzgün oturduk ve dediklerine dikkat kesildik. Calum ve Luke'un fotoğrafları ekranda belirdi. "Son zamanlarda beraber görülen ikilinin gizli fotoğrafları hepimizi şok etti." Luke'un Calum'ın boynunu öptüğü bir fotoğrafı gördüğümde nefesimi tuttum. Kadın konuşmadı ve bir video belirdi. Michael, ben, Ashton ve Mali ayakta zıplıyorduk, arkada da yüksek sesli bir müzik çalıyordu. Bu evde olduğumuzu anlamamızı sağlayan bordo koltukların üstünde de Calum ile Luke vardı. Video hızlı bir şekilde geçti ve en sonunda beynimizden vurulmamızı sağlaya o yer geldi.

Calum başını çevirdi ve Luke onu öptü.

Keşke öpmekle kalsaydı. Sarhoş olduğumuz çok barizdi ve ikisinin de orada olmamızı umursamadığı, devamında gelen hareketler yüzünden anlaşılıyordu. Luke, Calum'ın dizlerine oturduğu sırada ben onlara bakarak kusma hareketi yapmış ve diğerlerinin de oraya bakmasını sağlamıştım. Odalarına gitmelerini bağıran Ashton yüzünde ayağa kalktılar. Calum orta parmak çektiği sırada kameraya ben yakınlaşmıştım ve dil çıkararak videoyu bitirmiştim. Kadın konuşmaya devam ettiğinde Michael'ın ağzından koca bir "Siktir." çıktı. Bir sürü, onlarca fotoğraf ve dışarıdan çekildiği belli olan boomeranglar ekrana gelirken aniden dank etti.

Aman Tanrım.

"Bunların hepsi benim telefonumdan çekildi." diye fısıldadım.

Calum hızla bana döndü. "Ne?"

Nefeslerim hızlanmaya başlarken yutkundum. "O video bir tek benim telefonumda var ve tüm o diğer şeyler. Arada bir sizi çekiyordum çünkü." Sesim titredi. Elimle ağzımı kapayıp dolan gözlerimi kırptım. "Nasıl ellerine geçti bilmiyorum. Ben-"

"iCloud hesabını hacklemişler." diye araya girdi Michael. Telefonlarına gelen bildirim seslerini umursamadılar. Calum ile Luke'un yakınlaştıkları videolar ve fotoğraflar tekrar tekrar gösterilirken Michael bir hışımla televizyonu kapattı. Hepimiz telaşlanmıştık.

Çünkü Cake Hoodings sızdırılmıştı ve biliyordum ki az da olsa suçluydum.

•••

"Clementine ağlamayı kesmelisin." diye homurdandı Michael.

Ellerimle ağzımı kapadım. "Durduramıyorum." dedim kesik kesik. "Eğer ben onları bilgisayarıma aktarıp silseydim b-böyle olmazdı." İç çektim ve başımı dizlerime kapamayı denedim ama belirgin karnım yüzünden yapamadım. Bu yüzden mutfak tezgahına yaslayıp telefonla konuşan Calum'ı izledim. O ve Michael sürekli birileriyle konuşup şu işi halletmeye çalışıyordu. Ben ve Luke ise kenarda oturup olan biteni izliyorduk. Daha çok ben ağlıyordum o izliyordu. İlişkileri sızdırıldığından beri ağzını bıçak açmamıştı, bu tepkisizliği beni oldukça korkutuyordu. Sadece birkaç şey mırıldandığını işitmiştim fakat onlar da minik homurtulardan ibaretti. Patlama noktasının ne zaman geleceği belirsizdi ve bu beni endişeden titretecek kadar çok etkilemişti.

"Sikeyim, ara vermek de ne demek?" Calum tabiri caizse gürlediğinde yerimde sıçradım. Luke'un bakışları sesin geldiği tarafa çevrildiğinde bir şeye böyle olsa bile tepki vermesine sevinmiştim. "Hayır, öyle bir bok yapmayacağız. Sırf ilişkimiz sikik insanlar yüzünden sızdırıldı diye grubu etkilemesini tabiiki de anlamıyorum! Gidip kardeşimin hesabını hackleyenleri bulmak yerine bana saçma sapan şeyler söylüyorsun, işin bu mu senin?" Aşağılayıcı bir tonda söylediği şeyler üzerine nefesimi tuttum.

Ara vermek mi?

Yüce İsa aşkına, ciddi olamazlardı.

Masada duran elimin titrediğini, Luke'un onu tutup destekleyici bir şekilde sıkmasıyla anladım. Midem bulanıyordu ve keskin bir ağrının şakaklarımdan başlayıp, başımın arkasına kadar bir yol izlediğini hissediyordum. Soğuk terler akıttığıma dair yemin edebilirdim.

Calum'ın mutfakta olmamasına rağmen buraya kadar gelmesi hepimizi olduğundan da çok geriyordu. Kendimi o kadar çok kasmıştım ki mermere çarpsam orayı tuzla buz edebilirdim bile herhalde.

Michael tezgahın orada Ashton ile konuşuyordu. Bazen başını sallıyor ve ara sıra da tek cümlelik kısa cevaplar veriyordu. Kalbim göğüs kafesimden fırlayacak kadar güçlü atarken boğazıma yükselen acı tadı yutkunarak geri göndermeye çalıştım. Bu karmaşanın arasında hamile bir kadınla uğraşmak istemeyeceklerini biliyordum. Vücudumda oluşan, kötü şeyler olacağının habercisi haline gelmiş kasılmalara hakim olmaya çalıştım. Belimde ve kasıklarımda hissettiğim ağrıyla irkilip gözlerimi yumdum. Tezgaha sıkıca tutunup derin nefesler alırken gelen sancının süresini saymaya başladım. İnternette okuduğuma göre yalancı sancılar ortalama 15 saniye sürüyordu. Zaten gerçek sancı olması biraz uçuktu.

Derin ve uzun soluklar alarak ağrının geçmesini bekledim. Birkaç saniye içerisinde gittiğinde aldığım nefesi bıraktım. Kendime çok yüklendiğimi biliyordum ama onlar burada canla başla olayı halletmeye çalışırken kıçımı devirip yatamayacaktım.

Annemin burada olmasına cidden ihtiyacım vardı. Veya babamın. Fakat bu, benim gerçek sancımın olmasından bile daha imkansızdı. Acı gerçek suratıma inen sert bir tokat etkisi yaratırken bu kaosu yaratanların bir parçası olmak beni hiç olmadığım kadar suçlu hissettiriyordu.

Tek dileğim, gruplarına ve emeklerine bir şey olmamasıydı.

Başka hiçbir şey istemiyordum.

🌈🌈🌈

Kaos yaratacağım diye hikayenin ağzına sıçmak...

Bu arada Clementine'in paylaştığı fotoğrafı shoplayan kişi muhteşem azulasreputation hazretleridir

aşkım seni çok seviyorum yetenekli parmaklarını yalarım

9 months of pregnancy :: mcWhere stories live. Discover now