D O K U Z U N C U B Ö L Ü M

Mulai dari awal
                                    

"Ateş beyi arayalım bakalım. Nasıl delirdi bir bilsen. Benim mekanımı ateşe bile verdi. Ama bak seni hala bulamıyor." Diyip sinsice sırıttı. Yüzüne tiksinir gibi baktım.

Telefonu kulağına götürüp bir iki saniye bekledi.

"Ateş'cim. Nasılsın canım"

"Lan ağzına sıçtığımın adamı. Ulan seni bir bulayım göstereceğim sana Miray'ı kaçırmayı. ölümlerden ölüm beğen lan." Ateş'in sesini duymak beni biraz rahatlatmıştı. En azından beni arıyordu.

"Ama Ateş niye böyle davranıyorsun. Ben Miray'ı merak ettin diye arıyorum senin yaptığına bak."

"Sikik Sikik konuşma lan. Birşey mi yaptın Miray'a."

"Aslına bakarsan yaptığım şeyden onun haberi bile yok" Ne yaptı lan bu adam benim cidden haberim yok.

"Ne yaptın lan. Eğer onun saçının tek teline zarar gelirse sikerim lan. Duydun mu beni Emir iti duydun mu." Adının emir olduğunu öğrendiğim adam kahkaha atmaya başladı.

"Şöyle ki Ateş, Miray'a verdiğim yemekte az miktar da da olsa uyuşturucu vardı." Gözlerim şok içinde açıldı. Ateş le aynı anda bağırdık

"Ne diyon lan sen."  Tabi ateş küfrederek devam etti.

Ben şimdi uyuşturucu bağımlısı mi olacaktım. Gözlerim dolup yavaş yavaş ağlamaya başladım.

"Simdi asıl konumuza gelelim.." dedi emir "Eğer istediklerimi yapmazsan Miray'a daha fazla doz artırarak uyuşturucu vericem. Sevgilin her an bağımlı olabilir."

"Kes sesini. Miray'ın sesini duymadım nasıl inanayım sana." Emir telefonu hoparlöre alıp bana uzatı.

"Al konuş." Ateş'in derin bir nefes aldığı telefondan bile duyuluyordu.

"Miray. İyimisin?" Diye sordu. Onun tekrar sesini duymak iyi olmuştu.

"İyiyim" diye fısıldadım.

"Korkma. Kurtarıcam seni." gözlerimden yaşlar yavaş yavaş inmeye başladı. Emir' in kahkaha sesi odayı doldurdu.

"Çok duygusal ya. Kıyamam size." "Hem ateş seni sevmeyen bu kızı nasıl yanında tutuyorsun anlamıyorum ki."   Ateş'in kükremesiyle yerimden sıçradım.

"Kes lan sesini. Sen bekle lan seni  öyle bir hala getirecem ki. Sen bile tanımayacaksın şerefsiz." Emir ve Ateş' in konuşmalarını dinlerken emir hala telefonu bana uzattığını bile fark etmiyordu. Elimdeki uzun camı iyice sıkı tuttum. Hızla elimi kaldırıp emir' in karnına sertçe batırdım.

Acıyla elindeki telefonu düşürücekken elindeki telefonu kaptım. Emir yere yığılırken karnına batırdığım cam hala karnındaydı. Hemen telefon haporlerdeyken konuştum

"Ateş bir depodayım. Yanında yol var. Bir tane tabela gördüm ya bir şehrin girişinde ya da çıkışındayız."  Yerdeki yatan Emir'e baktım yerde kıvranıyordu.

"Güzelim tamam bulucam seni. Merak etme.  Sen İyimisin emir sana bunları dedirtmezdi."

"İyiyim. Emir'in karnına cam sapladım."  Ateş bir müddet ses vermedi bende o sırada telefonun konumunu açıp nerede olduğumu bulmaya çalıştım. 

"Sen kendini korumak için yaptın merak etme güzelim."

"Tamam ben şimdi konum bulmaya çalışıyorum" Dedim.

"Tamam konumu aç sen ben senin yerini bulucam. Simdi şu uyuşturucu ne alaka." Dedi. Uyuşturucu olayı aklıma gelince yine kötü oldum

"Bilmiyorum. Bana çorba getirmişlerdi bende yedim. Dediğine göre uyuşturucu varmış içinde. Ateş ben çok korkuyorum."

"Korkma güzelim. Bulucam seni. Şimdi telefonu kapatma. Bir yere sakla açık kalsın ki yerini bulalım. Tamam mı?"

"Tamam" diye fısıldadım.  Telefonu camın oradaki bezlerin arasına koymaya gidiyordum ki. Enseme bir şey battı. Yandan bir şekilde baktığımda Elini karnına tutmuş emiri gördüm. Daha sonrası ise bedenim yere düştü. Ve o lanet karanlıkta kayboldu.

*

Sarsılıyordum.

Vucudum sanki biri tarafından sarsılıyordu. Gözlerimi zorla açtım. Bana yemek getiren adamı görmemle yerimden hızla kalktım.

"Kalk gidiyoruz" Dedi kolumdan tutup beni peşinden sürüklemeye başladı. Büyük demir kapıyı açıp beni dışarı götürdü. Gözlerim kaç zamandır görmediği güneş ışığıyla kamaştı. Elimi gözlerime güneş gelmesin diye siper yaptım.

Adam beni siyah bir arabaya fırlatır gibi bindirdi. Yanıma baktığımda emir'i gördüm. O da arabada oturuyordu. Sinirle ona vurmaya başladım.

"Bıraksana lan beni. Ne istiyom benden ya. Bırak beni bırak" diye bağırıyorum. Emir kollarımdan tutup beni karşı cama doğru fırlattı. Acıyla ağzımdan bir inleme döküldü.

Bu adamın yanında bilmem kaçıncı göz yaşımı döktüm.  Ateş bana hiç böyle davranmamıştı. O iyi biriydi ve bana değer veriyordu. Tabi bazen o da bana sinirleniyordu ama böyle değildi. Yüzümdeki yaşları silerken araba acı bir franle durdu.
Niye durduğumuza bakarken emir belinden silahını çıkardık. Öndeki adam konuşmaya başladı.

"Abi Ateş'in adamları bu"

Onun adını duyunca dudaklarım kıvrıldı. Beni bulmuştu. Kurtaracaktı bu adamın elinden.

*

Bir anda ortalık savaş alanına dönmüştü. İki taraf da silahlarını çıkarmış çatışıyorlar dı. Baş köşede de ateş vardı. Korkusuzca saldırıyordu.

Bir süre sonra ses kesildi. Emir ve ben arabadaydık. Emir kolumdan tutup Ateş'e seslendi.

"Miray' la iniyoruz ateş etmeyin." Benim kolumdan tutup önce beni indirdi sonra da kendi. Beni omuzlarımdan tutup Ateş'e baktı.

"Bırak Miray'ı." Diye bağırdı ateş.

"Ben Miray'ı bıraksam da bırakmasam da beni sonuçta öldüreceksin Karan. O yüzen bende yanımda Miray'ı götürmeyi seçtim. Birlikte artık gömersiniz bizi" 

Emir iğrenç bir kahkaha daha atıp silahı alnıma dayadı. Ateş'in bağırış seslerini şuan sanki duyamıyordum. Tek yaptığım siyahlarına bakmaktı. Beni seven adamın karşısında tek kurşunla ölecektim şuan da hemde kanımda uyuşturucu varken. Ne acı ama!

Emir tetiğe parmağını yaklaştırdı. Bir iki saniye sonra büyük bir silah sesi doldurdu koca ormanı.

Kuşlar bu lanet sesten kaçtılar.

Ateş'in "MİRAY" diye bağırışı ise o silah sesine karıştı...

           
                                      «BÖLÜM SONU »

Herkese Merhaba.

Yeni bölümle karşınızdayım. Biraz heyecan oldu sanki. Ne dersiniz.

Bol bol yorum ve vote bekliyorum!!!

Diğer bölümde görüşmek üzere.

Sevgilerimle, Asya

      İnstagram| Yldz_asya

SaplantıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang