özel bölüm: kravat meseleleri

En başından başla
                                    

"evet, ve sen de bunu çok iyi kullanıyorsun."

**

"gördüğüm en inatçı insan sensin, çocuğu şu günde bile delirttin." taehyung'un kırışan gömleğini düzelten ve bir yandan da söylenen jimin, esmer olanın ona dil çıkarması ile gözlerini devirmişti. "üstüne gitmesene bebeğimin, gayet haklı o bir kere." cam kenarındaki koltuğa uzanmış, elindeki jelibon pakedinden atıştıran seokjin, gülümseyerek taehyung'a göz kırpmış ve eliyle öpücük göndermişti. "ya hyung, sen de olmasan ne yapardım?" ellerine kalbine koymuş, gözlerine sahte bir hüzünle kısan taehyung, jimin'in alnına fiske atması ile kendine gelmişti. "kıpırdama, ceketin de kırışacak şimdi."

"jimin, onu boşver de ben çok acıktım."

"ben de!" taehyung'un söylediği ile ona katılan seokjin, koltuktan doğrularak telefonuna uzanmıştı. ne sipariş vermesi gerektiğini düşünürken jimin'in ağlamaklı sesi ve sinirden kızaran yüzü ile karşı karşıya geldiğinde ise dudaklarını birbirine bastırarak olası bir kahkahayı engellemeye çalışmıştı. "ya yoruldum! sanki benim düğünüm, bu ne ya! çocuk musunuz siz?" taehyung, ellerini kaldırarak teslim olmuş gibi yaptığında, suçlu bir yüz ifadesine bürünerek, "tamam, haklısın kuşum. özür dilerim. yalnızca heyecanımı bastırmaya çalışıyorum." dedi. jimin'in yumuşayan yüz ifadesi ve taehyung'a şevkatle bakan gözleri, seokjin'in de gülmesini ve jimin'in ne kadar yufka yürekli biri olduğunu tekrardan anlamasını sağlamıştı.

"kıyamam sana, heyecanlandın mı?" minik elleri ile taehyung'un yanaklarını sıkmaya başladığında üçünün de yüzünde gülümsemeleri vardı ve şimdi odadaki tek ses, tatlı kahkahalarıydı. yani, jungkook gelene kadar böyleydi.

"taehyung! sana kravat bakarken kendime de bir tane buldum! baksana, ananaslı! çok şirin!"

**

"bunu gerçekten yaptıklarına inanamıyorum." şaşkın ses tonu ile yanında oturan hoseok'a söylenen namjoon, irileşen gözleri eşliğinde içeriye adımlayan ikiliyi izliyor ve yanında kahkahalar atan seokjin'i öpmemek için de kendini zor tutuyordu.

"taehyung ve jungkook, ne bekliyorsun ki? normal bir yemin töreni falan mı?" yoongi'nin söylediklerine hak veren jimin, sevgilisinin koluna sarılmış, heyecanlı gülümsemeleri ile yürüyen ikiliyi izliyordu. dolu gözleri, çocuğunu evlendiren bir anne edasıyla onları izlerken, yoongi onun bu haline tebessüm ediyor, duygusal sevgilisinin saçlarını okşuyordu.

"bebeğim, hiçbir yere gitmiyorlar. her zamanki gibi birbirlerinin dibinde olacaklar işte, üzülme." kendilerine el sallayan taehyung sayesinde ikisi de güldüğünde, jimin gözlerini silmiş, yoongi'ye dönmüştü. "biliyorum ama duygulandım işte." büzdüğü dudakları ile konuştuğunda, yoongi etrafta göz gezdirmiş, ve hiçkimsenin bakmadığından emin olduktan sonra sevgilisinin dudaklarına ufak bir öpücük kondurmuştu. "eve gittiğimizde konuşmamız gereken konular olacak, şirinliğinle ilgili."

"yoongi!"

**

"taehyung, insanlar bekliyor aşkım. kabul et artık, hadi bebeğim, hadi güzelim."

jungkook'un sinirle fısıldayan sesi taehyung'un kulaklarına ulaştığında esmer olan omuzlarını silkmiş ve kafası karışık davetlilere bakmış, tekrardan jungkook'a dönmüştü. "neden jeon oluyormuş? kim olsun, banane, benim soyadım kötü mü?" kaşlarını çatarak jungkook'a kafa tutmuş olan taehyung, müstakbel eşinin dilini yanağında gezdirmesini zevkle izlemişti. esmer olanın ikna olması için binbir türlü yol düşünüyor, bir yandan da en ön sırada, kendisine gülen arkadaşlarına ters bakışlar atıyordu.

rich & married | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin