1.Bölüm

111 1 0
                                    




Elimdeki son blüzü de valizime sıkıştırıp,valizi zorlukla kapattım. Yaz tatiline gireli 1 ay olmuştu. Ama ben daha yeni tatile çıkabiliyordum. Çünkü üniversite sınavı yaz tatilimin 1 ayını almıştı benden. Size kendimden bahsetmeyi unuttum. Ben Alisa Güzel. Lütfen soyadım hakkında bir yorumda bulunmayın. Büyükbüyükdedelerime sorun hesabını. Abim de bu yorgunluktan sonra bana çok güzel bir tatil geçirteceğine söz vermişti. Abimin arkadaşının yazlığında 2 ay geçirecektim. Nasıl ve kimlerle dolu biryere gideceğimden habersizdim. Çünkü abimin bu arkadaşlarıyla hiç tanışmamıştım.

-"Alisa hadi hazır mısın?" abimin sesi o kadar sıkıntılı geliyordu ki,alt tarafı 1 saatçik bekletmiştim. Abimle aramızda 18 yaş vardı. Annemler bana bu yüzden sen hesapta yoktun,yanlışlıkla oldun diye dalga geçerler.

-"Geliyorum abiciiiiim." yaş farkımıza rağmen çok iyi anlaşırdık abimle.

Üstüme siyah askılı blüz,altıma da kısa kot şortumu giydim. Saçlarımı da salaş topuz yapıp,hafif bir makyaj yaptım. Ve sonunda odadan çıktım.

-"Sonunda." diye göz deviren abimi görmezden geldim.

-"Ben sensiz 2 ay napıcam?" dedi annem gözleri yaşlı yaşlı. Koşup sarıldım hemen.

-"Çok özleşirsek gelirim Gözde sultan,dert ettiğin şeye bak."

-"Telefonunuz hep açık olsun." bunu söyleyen tabiki babamdan başkası değildi.

İkisiyle de vedalaşıp,abimle arabaya geçtik.

-"Yol çok uzun mu?"

-"Biraz güzelim. Uyu sen istersen." bunu demesini bekliyormuş gibi,hemen kafamı arkaya verip gözlerimi yumdum. Yaptığım hareket karşısında,abimin gülüşü kulaklarımı doldurdu.


Birinin beni dürtüklemesiyle gözlerimi araladım.

-"Geldik mi?" dedim gözlerimi ovuşturup. Arabanın hala gitmesi,gelmediğimizi gösteriyordu.

-"Hayır,az kaldı. Biraz ayılmak istersin diye düşündüm." haklıydı biraz saçımı,başımı düzeltmem gerekiyordu. Dikiz aynasından bu işi hemen hallettim.

-"Gideceğimiz evde kimler var? Hala bir bilgi vermedin abi."

-"Haklısın." dedi abim gözleri hüzünlenir gibi oldu.

-"Beliz... " duraksadı, nefes alıp birdaha konuşmaya başladı. "Benim eski bir arkadaşım. Onun ve kocasının yazlığı. İki tane oğulları var. Biri Beliz'in,biri de Selim'in oğlu. Öz kardeş değiller."

-"Of iki tane küçük çocuğun yanına mı gidiyorum ben şimdi yani?" abim kahkaha atıp arabayı durdurdu,gelmiştik sanırım.

-"Beliz'in oğlu Oğuz seninle yaşıt. Selim'in oğlu Kıvanç 20 yaşında."

-"Seninle yaşıt değiller o zaman Selim Beyler. Baksana çocukları kaç yaşında."

-"Selim'le Beliz'in arasında biraz yaş farkı var. Selim 50, Beliz 38 yaşında." abimin cümlesiyle yanımdaki camın tıklatılması bir oldu. Kıvırcık mavi gözlü,uzun bir çocuktu bu. Bana o kadar benziyordu ki. Erkek versiyonum olsa böyle olurdu muhtemelen.

-"Neden gelmiyorsunuz kuluçkaya mı yattınız yoksa?" dedi çocuk şaşırarak. Vazgeçtim erkek versiyonum daha zeki olurdu muhtemelen. Abime kim bu dercesine bakışlar yolladığımda,abimin çocuğa dolu dolu gözlerle baktığını farkettim. Esprisinden gözleri yaşarmıştı garibimin.

-"Bu Oğuz." dedi abim,sesi titrek çıkmıştı.

-"Sizi karşılamaya ben geldim,annemin rüşvetiyle." söylememesi gereken bir şey söylemiş gibi dudağını ısırdı. "Bunu söylememem gerekiyordu." diyip sırıttı. "Hadi inin arabadan,eşyaları hizmetçiler alır." hizmetçileri mi vardı vay be!

Abimle arabadan indiğimizde,gözlerimi evden alamadım. Pardon ev mi demiştim? Ev demek hakaretti. Bembeyaz evin önündeki o bahçe,evin güzelliğini tamamlıyordu gerçekten. Evin kapısında iki tane genç kadın duruyordu.

-"Hoş geldiniz efendim, Beliz Hanım ve Selim Bey sizleri içerde bekliyorlar." hizmetçi olamayacak kadar güzeldi ikisi de. Gülümseyip içeri girdik. L şeklinde büyük siyah bir koltukta oturmuş iki kişi vardı. Selim Bey ve Beliz Hanım olmalıydı bunlar.

-"Hoş geldiniz." dedi Beliz Hanım sesindeki mutluluğu bastıramayarak. Koşup bana sarıldı. Ellerimi emanet gibi beline yerleştirdim bende. Selim Bey'de nazikçe elini uzattı bana.

-"Hoş geldin." dedi bana doğru. Abime neden dememişti ki?
-"Hoş geldiniz yumurtalar!" Dedi Oğuz. Gerçekten bu çocuk neyin kafasını yaşıyordu?
-"Oğuz!" Dedi Beliz Hanım uyarırcasına.

-"Ben bir su alsam olur mu?" dedim,boğazım o kadar kurumuştu ki dilim damağım birbirine yapıştı deyimini dibine kadar yaşıyordum.

-"Söyleyeyim Ayfer getirir."

-"Yok gerçekten zahmet olmasın,ben gidip alırım." ben böyle bir hayata alışık değildim ki,garip gelmişti.

-"Ne zahmeti Alisa'cım,görevleri." dese de Beliz ,lütfen der gibi elimi kaldırınca kabullendi. Arkamı dönüp,salondan çıktım. İyi de mutfağın yerini sormamıştım ki! Gerçekten salaklıkta bir dünya markasıyım. Biraz ilerleyip bulurum umuduyla,upuzun koridorda yürümeye başladım. Ve sonunda amacıma ulaştım. Mutfağa girmemle orta yaşlarda bir kadın burda ne işin var der gibi yüzüme baktı.

-"Bir şey mi istemiştiniz efendim?"

-"Su alıcaktım ben." gülümsedim,bunda bile mahcup olmuştum. Büyük dolaptan uzun bir bardak çıkardı, dolaptan soğuk suyu çıkarıp bardağın içine doldurdu gülümseyip bana uzattı.

-"Teşekkür ederim." diyip mutfaktan çıktım. Haydaa ben ne taraftan gelmiştim buraya? Sağ mı sol mu derken,sağdır diye sağ tarafa döndüm. Yanından geçtiğim odadan ıslık sesleri gelince durdum. Kapının aralığından merakımı gizleyemeyerek içeri baktım. Suyumdan da bir yudum almayı ihmal etmemiştim tabi ki. İçerde büyük bir tuvale anladığım kadarıyla resim çizen biri vardı. Dalgalı saçları gözlerinin önüne düşmüştü,gözlerim yavaş yavaş bedenine kayarken çıplak olduğunu farkedip ve baklava tanrısı olduğunu görmemle ki bu ayrıntı çok önemliydi ağzımdaki suyu püskürttüm. Çocuğun direk dikkatini çekmiş,hemen kapıya bakmasını sağlamıştım. Aferin sana Alisa ilk günden rezil olmayı becerdin!

İlk bölümünüzle karşınızdayım, buraya kitaba başladığınız tarihi bırakmanızı istiyorum. Umarım hikayeyi beğenirsiniz diğer bölümde görüşmek üzere👋🏻

YARAWhere stories live. Discover now