Kim Bu Sarmaşıklar?

4 0 0
                                    

İlk defa, hayatım da ilk defa içmiştim. Kafam saçlarım gibi karışıktı. Kalbim delisine çarpıyor, ve acıyordu. İçimde ki çocuk mu? Ondan bahsetmiyorum bile.. Delice ağladığını hissediyordum. En iyisi her şeyi baştan anlatmak..
Lise üçüncü sınıfa gidiyorum kısaca on yedi yaşındayım. Bu sene sınıfımıza hiç tanımadığım bir çocuk gelmişti, ilk görüşte aşktan delice nefret ederim ve asla inanmam fakat bu çocuk içeri girdiğin de kalbim birden hızlıca çarpmaya başlamıştı. Ne olduğunu anlamadan, tahtanın ortasında duruyordum ki çocuğun bana bakması ile elimden kalemi düşürmüştüm. Saçmaydı hem de çok saçma.. Şu zamana kadar kimseyi sevmemiş bir kız için değişikti. Bir şekilde toparlanıp hızlıca soruyu çözüp yerime oturmuştum. Gözüm asla ondan ayrılmıyordu. Kendini tanıtıp, hoca ile tanışmıştı, ve gözleri ile hızlıca sınıfta oturacak bir yer olup olmadığını süzdü. Tek boş yer olan en arka sıraya oturacaktı ki, hocanın " Mert oğlum, o kadar arkaya gitme, bak burada kızın yanı boş."diyip beni göstermesi
ile irkilmiştim. Yanıma gelip, " bir sorun olur mu?" demesi ile sadece kafamı ' yok olmaz' anlamında sallamıştım. Ders boyu bir iki kere göz göze geldik her seferinde kafamı hızlıca çeviriyordum, bu yüzden kahkülüm gözüme çarpıyordu, hızlıca düzeltiyordum ve bu o duruma gülümsüyordu. Üçüncü kez aynı şey olmuştu ki bu sefer ben düzeltemeden eliyle nazikçe düzeltti kahküllerimi. Kalbim deli gibi çarparken, ikimiz de sadece gülümsedik. Teneffüste hızlıca kalkıp tuvalete kaçıcaktım ki bileğimden tutup, " dur gitme, beraber kantine gidelim ." demesiyle kantin de bulmuştum kendimi. " Ne istersin Kumsal?" dediği an öküzün trene baktığı gibi siyah büyük gözlerimi fal taşı gibi açıp bakmıştım ona. Aa..adımı nerden biliyorsun dediğim de " bir, bileğinde deniz dalgası dövmesi var, iki, kolyende okyanusun dalgaları ne kadar uzağa giderse gitsin kumsal'a çarpar kumsalım. yazıyor. Zor olmadı anlamak." Haklıydı ama bu kadar detaylı incelediğine inanamamıştım çünkü çok küçük harfler ile yazılmıştı. Ben de onu incelemiştim; kıvırcık kumral saçlarını, ela gözlerini, çillerini... Bütün yüzünü hafızama kaydetmiştim.
Daha sonrası ile klasik bir şekilde ilerlemedi, o da benimle aynı servis ile okula gidip geldiğini öğrenmiştim. Aynı zaman da bir sokak altımız da oturduğunu.. Aynı yerde indik, "ee sabahları kaç alarmla uyanıyorsun" dedi. Yalan söylemedim yedi dedim ve aynı anda güldük. Sabahçı olduğumuz için bütün öğlemiz boştu. Gelsene bize, tanırız birbirimizi dedim birden. " Bana uyar, şuan seni tanımaktan başka bir şey istemiyorum." demişti. Böyle tanışmıştık işte.. sonrasında neler yapmamıştık ki.. Ona makyaj yapmıştım, yemek yapmıştık, dizi izlemiştik, banyo da kendimizi ıslatmıştık, yastık savaşı yapmıştık, ve en güzeli ise oturup saatlerce birbirimizi tanımıştık. Saatlerce ben ona kendimden o bana kendinden bahsediyordu. Saat gece yarısı ikiyi geçmişti gözlerim açılmakta zorlansa da belli etmemeye çalışıyordum. Bir ara uzandım ve hafif uyur gibi oldum. Uyumadığımı bilsem de uyuyor gibi yapmıştım. Üstümü örttü ve yanıma uzandı. " Senin için burdayım, kumsalım" dediğini deli gibi hatırlıyordum ve sonrasında o aklımda hep kalıcak soru ile uykuya dalmıştım.. ' Neden benim için buradaydı..?'

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 15, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Varsayılan Başlık - Kendi Başlığını YazWhere stories live. Discover now