first month of pregnancy

Start from the beginning
                                    

Tabii her ilişkide olduğu gibi onlarınkinde de bazı kırılma noktaları vardı. Her ikisi de eşcinsel olduklarını fark etmeden önce kadınlarla çokça takılmışlardı. Şimdi ise Luke Calum'ın, Calum da Luke'un tekrardan kadınlara döneceğinden korkuyordu.

"Eminim Calum böyle bir şeyi amaçlamamıştır, Luke. O seni çok seviyor biliyorsun." dedim yatıştırıcı ses tonumu kullanarak. Tamamını örmeyip başının üst kısmını bitirdiğimde bileğimdeki toka ile bağladım. Aynısını diğer tarafa da yapacaktım ki zilin sesini duyduk. Hemen kafasını bırakıp "Michael geldi!" diye bağırdım. Salondan koşarak çıkarken Luke da benim gibi bağırdı.

"Koşma, düşeceksin!"

Tabiiki de dediklerini umursamadım ve hızlı adımlarım yüzünden kapıya çabucak ulaştım. Hemen kapıyı açtım, gördüğüm yüzlerle gülümsemem daha da büyüdü. "Kelebeğim!"
Bedenimi Michael'ın kollarına atarken o da gülüyordu. Sarılışıma karşılık verdi ve omzumla boynum arasındaki girintiye öpücükler kondurdu. Huylanıp geri çekildiğim sırada Calum'ın Luke'un yanaklarını kavramış, öptüğünü gördüm. Aw'layarak sırtımı Michael'ın göğsüne yaslarken Calum geri çekildi ve Luke'a tokat attı. Elimi ağzıma kapatırken Michael oflayarak "Aman Tanrım..." diye mırıldandı.

Luke dehşetle ona baktı. "Bu ne içindi İsa aşkına!"

Calum parmağını ona doğrulturken yüzünde ciddi bir ifade vardı. "Telefonumu karıştırdığın için. Bu yüzden cezalısın, seni üç gün boyunca becermeyeceğim." Luke, Calum'ın otoriter ve bir o kadar da kararlı sesini işittiğinde omuzlarını düşürdü.

"Bunu bana yapamazsın!"

Calum onu umursamadan salona doğru adımlarken Luke onu takip etti. Tartışarak içeri geçerken Michael'ın karnımdaki ellerini tuttum. Onları ayırmayarak ona döndüğümde gülümseyen yüzünü görmek günümü, sabahı aydınlatan güneş gibi aydınlattı. Gülümsemesi içimi ısıtıyordu.

"Bebeğim,"

"Günışığım."

Hemen ardından birbirimize şöyle bir baktık.

"Tanrım, çok vıcık oldu." Birbirimizden uzaklaştık fakat yine de bedenlerimiz arasındaki yakınlığı çok da bozmadık. İçeri geçmek için adım atmıştım ki daha ayağım yere değemeden durdurdu.

Kaşlarımı çattım. "Ne?"

Gülümsedi ve elden ayaktan kesilir gibi oldum. "Sana bir sürprizim var. Calum'la bu yüzden çıktık."

Ne olduğunu anlamak için bir şeyler sormayı planlıyordum ama soramadan belimden kavrayıp bedenimi kapıya doğru çevirdi ve içeri giren işçileri görmemi sağladı. "Anlamıyorum... bunlar da ne?"

Michael tombul parmaklarıyla saçlarımı omzumun arkasına ittirdi ve kulağıma yaklaştı. "Bebeğimize yatak odası takımı aldım."

Nefes alış verişlerim durdu. "Ciddi olamazsın."

"Çok ciddiyim bebeğim."

Sevinmem gereken yerde kızdım ve kollarının arasından çıkarak kaşlarımı çattım. "Neden böyle bir şey yaptın? Beraber alacağız sanıyordum!" Ani çıkışım onu afallatmadı. Sanki bunu yapmamı bekliyor gibiydi bu yüzden hemen cevap verdi.

"Zatan sadece takımı aldım ve hepsi beyaz. Onları geri kalan diğer zımbırtılarla, her zaman yaptığın gibi renklendirecek olan sensin."

Yumuşamamalıyım, yumuşamamalıyım, yumuşamamal-

Yumuşadım.

"Aw, Mikey..." diye mırıldandım. Yüzümü küçük bir tebessüm kaplarken aynı zamanda alt dudağımı büzdüm. Ellerini nazikçe belime sarıp beni kendine çekerken dokunduğu yer cayır cayır yanarken parmaklarımı göğsünde gezdirdim. "İflah olmaz bir romantiksin."

Gözlerini kapatarak kıkırdadı ve elimle kalbimi yoklamak istedim. "Sadece senin için, biliyorsun." Yüzünü benimkine yaklaştırdı.

"Çocuğumuz olacak, tabiiki de biliyorum." dedim. Yakınlaşmamızdan dolayı nefeslerim hızlanmaya başlamıştı. Hamileliğimin daha ilk ayında olmama rağmen duygularımı kontrol etmekte zorlanıyordum. Mesela Michael karşımda yemek yerken bile tahrik oluyordum, Tanrım.

Çocuğumuz olacak dememle yüzündeki gülümseme daha da genişlerken mutlu olduğu her halinden belliydi. "Bunu söylemen her seferinde daha iyi hissettiriyor." diye fısıldadığında dudaklarımızı birleştirmemize ramak kalmıştı ki işçilerden birisi bu mükemmel anı böldü.

"Her şeyi yerleştirdik."

Michael'a söz hakkı tanımadım ve işçiye bahşiş vermek için hızla girişteki sehpaya yürüdüm. Cam kâsenin içinden cüzdanımı çıkardım ve çok yüksek bir meblağ olmasa da bahşiş verdim. Daha sonra da içten bir şekilde gülümsedim. "Teşekkürler." O da başını salladı ve diğer üç kişiyle evden çıktılar. Kapıyı onların arkasından kapatırken Michael'ın nasıl bir şey aldığını merak ediyordum. Kesin gözü dönmüştü ve gidip en pahalı şeyi almıştı. Michael'ı tanıyordum, kesinlikle böyle yapmıştı.

Arkamı dönüp aldıklarına bakacağımı söyleyecektim ki bedenimi döndürdüğüm gibi beni kolları arasına aldı. Avucunu başımın arkasına koyarken salondan gelen sesleri göz ardı ettim ve sarılışına karşılık verdim.

"Michael?" Soru sorar gibi adını söylediğimde kollarını biraz daha sıkılaştırdı. Daha sonra saçlarımın arasına öpücükler kondurdu.

"Hamilesin, bu yüzden sana şefkat gösteriyorum."

Kaşlarım havalandı ve bu hareketine güldüm. "Pekala, böyle düşünceli olduğun için teşekkürler."

Ve Luke Calum'a bağırdı. "BİR KERELİĞİNE BİLE ÜSTTE OLMAMA İZİN VERMİYORSUN! NE SORUNUN VAR SENİN?"

🌸🌸🌸

Şunu bilin ki Michael ya da Ashton fanfictionı yazıyorsam Calum'ın veya Luke'un straight olması İM KAN SIZ!

Şunu bilin ki Michael ya da Ashton fanfictionı yazıyorsam Calum'ın veya Luke'un straight olması İM KAN SIZ!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

#loveislove #ilovemydaddies

9 months of pregnancy :: mcWhere stories live. Discover now