Beni kendi içime doğru çıktığım derin yolculuktan Ayşe teyzenin sesi döndürdü.

-Geldik yavrum-dedi,bendeki dalgınlığı fark etmiş ama anlamlandıramamış olacak ki bir kaç kez hasta mıyım,midem mi bulandı,karnım mı acıktı diye sordu.

Çok iyiyim Ayşe teyzecim- dedim aslında sorguladığı tüm durumların hepsini birden bünyemde hissettiğimi gizleyerek.

O her ayrıntısını ezbere bildiğim sokaktaki evlerden birinde durdurdu arabayı İlhan amca,kapıyı açtım açmasına da yere basamıyordu ki ayaklarım.Resmen titriyordum,güçlendim sanıyordum yanılmışım.Titrek bacaklarımın bünyemi taşıyacağından duyduğum şüphe yüzünden Ayşe teyzenin koluna girdim.İkimiz böyle yan yana yürürken ana-kıza benziyorduk.O an annemi anımsadım,burnumun diğeri sızladı.Keşke bana ihtiyaç duyduğum desteği verseydi de şimdi Onunla kol kola yürüyor olsaydık bu sokakta.O yarı deli olmuş kızına ağlarken ben ondan kilometrelerce uzakta,sevdiğim adamın şehrinde henüz çok yeni tanıdığım bir kadının kolunda hiç tanımadığım insanların düğününe gidiyordum,durumumun saçmalığı güldürdü beni.Hayat sen ne garipsin.

İnanılmaz yüksek sesle çalan müzik ve kendilerini müziğin coşkusuna bırakmış çılgınlar gibi halay çeken insanların arasından oturacağımız yere geçtik.Gözlerim tek bir noktayı kaçırmadan etrafı taramaya başladı.Şahini yada ailesinden birini görebilmek için köşe bucak her noktaya bakıyordum.Maalesef tanıdık bir yüze rastlayamadım.Ayşe teyzenin akrabaları birer birer masamıza geliyor,bizi selamlıyor.Benle tanışıyor,beni öpüyor,bana sarılıyor ve tüm bunlar olurken ben ruhu gezintiye çıkmış boş bir beden gibi suratıma yapıştırdığım anlamsız gülümsemeyle aslında orada olmadığımı gizlemeye çalışıyordum.Bu öpüş,sarılış faslı benim gibi yıllardır asosyal yaşamış biri için fazla gelmeye başladı.Biraz nefes almaya ihtiyaç duyuyordum çünkü burada kişisel alan kavramı git gide küçülmeye başlamıştı.İnsanların cana yakın tavrı çok hoştu ama ortam benim için zorlayıcı olmaya başlamıştı.Nefes almaya ihtiyacım vardı,Ayşe teyzenin kulağına biraz dolaşacağımı fısıldayıp cevap vermesini bile beklemeden uzaklaştım düğünün yapıldığı alandan.

Ayaklarım benden bağımsız hedefe kilitlenmiş yürüyordu.Düğün alanından ayrılalı henüz 20 dakika olmamıştı ki kendimi o çok tanıdık evin önünde buldum.O eve ilk gelişimi ve sonrasındaki ziyaretlerimi,kapısında göz yaşları içinde bekleyişlerimi hatırladım.Göz yaşlarım ben farkında olmadan usul usul bakmaya başladı.Kapıyı çalmak,Diyarbakır'a temelli gelişimi anlatmak,değişimimi göstermek ve Şahinden bir haber almak istiyordum.Fakat Şahinin ailesinin beni istemediklerini biliyordum,haklılardı Babam onları kovmaktan beter etmişti.Bende sessizce babamın onları aşağılamasını izlemiştim.Evimize geldikten çok kısa bir süre sonra kovulurcasına ayrılmışlardı.Sonra onlarda tıpkı Şahin gibi sırt çevirmişlerdi bana.

Bilmem kaç dakika o evin önünde durdum ve bilmem ne kadar çok ağladıktan sonra düğün yerine gitmek için geri döndüm.Başım önümde,derin düşünceler içinde usul usul yürürken tanıdık bir sesle irkildim.Sesin geldiği yöne çevirince kafamı karnı burnunda Seldayla göz göze geldim.Yanında hiç tanımadığım bir kadınla birlikte bana doğru yürüyorlardı.O an şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim,Selda senelerdir çocuk sahibi olmaya çalıştığını daha ilk görüşmemizde anlatmıştı bana.Doğmamış bebeğine duyduğu özlemi dinlemiştim uzun uzun.Hatta çocuğu olmadığı için eşinin ailesinin saçma sapan tavırlarına muhatap oluşuna üzülmüştüm Onunla beraber.Onu böyle karnı burnunda görmek,hayaline kavuşmasına çok az kaldığını görmek beni çok duygulandırdı,koştum sarıldım sanki senelerdir görmediğim ablama sarılıyormuşum gibi. Ben ağladım,hormonların verdiği coşkuyla sanırım Oda ağladı.Aslında son görüşmemizde kırmıştı kalbimi,kırgındım ona. -Gelme Gülşah artık Diyarbakır'a,Şahin istemiyor seni.Şahinin nerede olduğunu da biz bilmiyoruz.Ne olur kendini daha fazla küçük düşürme- demişti ve beni evlerinden kovmaktan beter etmişlerdi Ahmet'le birlikte.Aslında o zamanda anlıyordum Onu,gerçekten de Şahin benle olmak istemedikten sonra Selda ile Ahmet ne yapabilirlerdi ki? O an kırılan kalbim ve ezilen kadınlık gururum beni onlara düşman etmişti ama şimdi karşımda böyle ete kemiğe bürünmüş iki canlı olarak duruyordu,geçmişti öfkem,kırgınlığım.Gülümsedim Seldaya ve sarıldım bir kez daha.

Ayak üstü kısaca anlattım ona Diyarbakır'a temelli gelişimi.

-Böyle ayak üstü,hızlı hızlı olmaz.Madem artık buralısın bize gelsene yarın kahvaltıya nasıl olsa hafta sonu. Okulun yok,hem Ahmet de olmayacak evde.Uzun uzun konuşuruz- dedi. Teklifini sevinerek kabul ettim,ona yaşadıklarımı anlatmak yaşadıklarını dinlemek ve Şahinden bir haber almak istiyordum.

Düğün bitti ve biz eve dönüş için arabaya bindik,fakat cin göz Ayşe teyze ya bir şeyler görmiş yada hissetmiş olacak ki beni kurcalamaya başladı. Seldayla konuştuğumuzu görse açık açık sorardı,muhtemelen ortadan o kadar uzun süre yok olmamı garipsemişti.

Hiç sormadık kızım,Sen daha önce gelmiş miydin Diyarbakır'a?

Şimdi hikayemi anlatmak istemiyordum,Ayşe teyze çok tatlı bir insandı ama muhtemelen aşkı hiç tatmamış milyonlarca kadından biriydi.17 yaşında evlendiği kocasını bile düğünlerinden bir hafta önce görmüş ve kocasıyla gerdekte tanışan annesine göre kendini şanslı hissediyordu.

Yok ilk kez geliyorum Ayşe teyzecim- diye yalan uydurdum.Şimdi bir an önce eve gidip uyumak ve gecenin sabaha ulaşışına tanık olmadığım nadir gecelerden birini yaşamak istiyordum.

Eve ulaştığımızda Ayşe teyzeye bu gece için çok teşekkür edip çay teklifini kibarca reddettim.Bu gece gerçekten benim için çok önemliydi,yarın her ne olursa olsun bu geceden sonra Şahinin artık varlığımdan haberi olacağı kesindi.

Yarın hakkında bir sürü senaryo yazarak uyuyakalmışım ve bilinç altımın benim için tasarladığı güzel süprizle gece yine Şahini gördüm rüyamda.

DEVAM EDECEK.

BİR KÜRT SEVDİMWhere stories live. Discover now