19. BÖLÜM "İZİN VER VARLIĞIM YARA İZİNDE BENİM YARAMI AÇSIN"

Comincia dall'inizio
                                    

"Etmeyeceğim. Sadece... ne yapacağımı bilmiyorum. Hayatıma kaldığım yerden devam edemiyorum."

"Dünde aynı şeyi söyledin yarında söyleyeceksin belli." Nefesini sıkıntıyla burnundan verdi, bana bir süre daha baktı siniri yatışınca yanıma oturdu. "Hakan'ın dediklerini hatırlıyorsundur, bu zor yıpratıcı süreci lehimize çevirebiliriz. Yaman'ın duygularından emin olduk, dava gününe kadar onu oyalayabilirsen-"

"Yapmayacağım." diye karşı çıktım, sesimin ayarları bozulmuştu sinirlenince otomatik yükseliyordu. Eda'nın gereksiz lafını keserken kötü hissetmedim, insanların duygularıyla oynamak, kandırıp kullanmak gibi basit şeyler bana tersti. Özümden bir kere vazgeçersem yürüyeceğim yoldan geri dönüşüm olmazdı artık. "Yaman'ı veya bir başkası tarafımdan incinmeyecek. Bana beslediği duygular varsa bile ona karşı asla kullanmam. Beni tanımıyormuşsun gibi konuşuyorsun, bu sen değilsin şu an yanımda Avukat Hakan Toker oturuyor sanki."

"Senin iyiliğin için yapıyorum, onun duygularıyla oynamak tabii ki kötü bir davranış." Elini sırtıma koyup sıvazladı. "Hapse düşersen hepimiz kendimizi suçlu hissederiz."

"Davadan beraat kararım çıksa o günün akşamında Yaman'ın kıçına tekmeyi bassam 'ah üzgünüm duygularım gelip geçici olduğu için seni terk ediyorum bitti' desem sence nasıl hisseder? Anlamaz mı onunla oyun oynadığı mı? Hiç mi üzülmeyecek?"

Eda gözlerini kaçırıp sesini çıkarmadı. Hakan'ın söylediklerinden aşırı etkileniyordu, biraz empati kursa kırılan kalbin geri alınamadığını bilse böyle konuşmazdı. Arkadaşımın içine Hakan Toker'in avukat versiyonu kaçmasaydı tavrım daha sert olurdu. Ağabeyim işi gereği duygularından arınmış mantığıyla hareket ederdi çoğu kere, kalbi temizdir ve müvekkilini haklı çıkarmak için bazen yalan söylediğini herkes gibi bende biliyordum. Cübbesiz hakan Toker'se eşsiz, kadın ruhundan anlayan yardım elini esirgemeyen, doğruluktan şaşmayan, yalan dolandan gece hayatından uzak duran, sevdikleri için her şeyi yapan hep güven veren bir adam olmuştur. Dava günü yaklaşıyordu haliyle tedirgindi ve tüm yükümü benim yerime sırtlamıştı, davayı kaybederse ceza alırsam kendini affetmeyeceğini iyi biliyordum.

Baba damarı tutunca gözü kimseyi görmüyordu işte.

Dirseğimle Eda'nın kolunu dürttüm, kafasını yerden kaldırıp çerçeveli gözlüğüyle gözlerime baktı. "Sert çıkıştım biraz, alındın mı?"

Başını iki yana salladı. "Seni anladım, doğrusunu yapıyorsun aslında, empati kurunca ihanet hissiyle sınandım. Hakan ya da bir başkası bana aynısını yapsa öleceğim güne kadar kullanıldığımı unutmam, o kırgınlık geçmez."

"Güzel konuyu kapatıyoruz ve kafamızı başka çıkış yollarına yoruyoruz."

"Aynen öyle." Durgunluğu saniyesinde kayboldu ve eski sevinci geri geldi. "Bundan sonraki adımımız ne?"

"Hiçbir şey, dava süreci beni yıpratıyor oluruna bırakmaya karar verdim." Eda pes etmemem gerektiğini ifadesine oturttu ağzını açacakken elimi kaldırıp onu durdurdum. "Lütfen bu konuları konuşmayı bırakalım. Yaman'da pes etti, iki gün geçti beni arayıp rahatsız etmedi. Dava günü cüppesini giydiğinde vereceği karara saygı duyacak cezam neyse çekeceğim."

"Korkuyorsun ama." Eda'nın gözleri doldu, elimi ensesine atıp başını omuzuma dayadım.

"Evet korktuğumu inkar edemem, gideceğim yerde hüküm giymiş kötü insanlar var, aralarında iyilerde olabilir ama sonuç aynı, hapishane yolu göründü."

"Yurtdışına gitsen..."

"Kaçmayacağım. Murat'ı ardımda bırakıp gidemem, kaçak gibi her şey yolundaymış gibi yabancı ülkelerde keyif çatamam, doğama ters benim." Eda ağladı ağlayacaktı üst üste yutkununca saçlarını karıştırdım. "Hakan'ın yanında kala kala ona benzedin, benim arkadaşım gözü karadır, güçlüdür, haksızlığa boyun eğmez meydan okur kimseden de korkmaz."

BAKANIN OĞLUDove le storie prendono vita. Scoprilo ora