13. Gelenler ve Tepkiler

Start from the beginning
                                    

Kafesteki bir kuşun hasretle andığı gökyüzü gibiydi genç adamın gözleri. Bakışları temas edince genç adamın çatık kaşları gevşedi, gözlerinin mavisi yeşile dönüvermişti. Amenia bu duruma şaşırarak bakmış, farkında olmadan kızaran yanakları ile tebessüm ediyordu. Bu mümkün müydü? Yoksa aralarındaki mesafe yüzünden renkleri mi karıştırmıştı? Yeşilin orman renklerinde bakıyordu ona, o da bir begonya masumluğunda renk değiştirdiğine inanamadığı gözlerini seyrediyordu. İki taraf da göz kırpmadan birbirlerine bakıyordu. Sanki bir bakışma yarışıydı bu, gerçi her iki tarafın da gözlerini birbirlerinden ayırmaya niyeti yoktu.

Bakışma yarışmasını berabere bitiren gri tüylü iri bir kanat olmuştu. Birbirlerinin bakışlarından bir anda mahrum kalınca ikisi de aynı anda gözlerini yumup derin bir nefes almışlardı. Kanadın ardından Amenia'nın önüne geçen beden ile bir daha bakışmaları geçici olarak engellenmişti. Bu iri bedenin sahibi çekik gözlerindeki griden siyaha bulanmış öfke ile Eran'a bakıyordu. Genç Gamanın arkasında kalan Amenia, kısa saçlarındaki ter damlalarının ensesinden usulca zırhının içine kaydığını görebiliyordu. Önündeki genç Gama'nın kızaran kulakları ve gri saçları ile onun kim olduğunu anlamak pek de zor değildi.

Parus, Eran'ın Amenia'ya baktığını fark edince korumacı bir iç güdüyle kanadını gererek pudra pembesi kanatlı kızın önüne geçmişti. Bir saniyeliğine de olsa Amenia'ya bakmıştı. Pembe gözlerindeki hayranlık dolu ışıltıyı kıskanıp sıkış tepiş düzende sağına bir adım atarak kanatlarından kıskançlık duvarı inşaat etmişti. Şimdi ise on kanat açıklığı karşısındaki genç adama çatık kaşlarla bakıyordu.

Sol elini yavaşça sağındaki silah kabzasına götürüyordu. Neden duracaktı ki? Karşısında duran genç adamı kılıcı ile param parça etmek istiyordu. Sadece bakışma kıskançlığı değildi bu saldırganlık dürtüsü, çocukluğundan beri Hiddarunlardan nefret ederek büyümüştü. Şimdi tam karşısında yüzlerce düşman saydığı kanatlı adam vardı. Gamalara has ilkel dürtüyü zapt etmek için üstün bir çaba harcadığı seğiren kaslarından okunuyordu. Parus'un sakalsız kemikli yüzündeki ifadeden de anlaşıldığı gibi; eğer biraz daha burada kalırsa karşısındaki genç adama saldıracağı kesindi. Üstelik böyle hisseden sadece o değildi, gelen bütün Herradenlerin hemen hemen hepsi aynı hisleri paylaşıyorlardı.

Eran ise huzur dolu pembe gözlerin ardından ona meydan okurcasına bakan gri gözlerle kendine gelmişti. Gözleri bu çirkef bakışlarla mavi rengine hücum etmişti. Üstelik Parus, arsız ve iğneleyici bakışını sergilemekten çekinmiyordu. Eran kaşlarını çatarken karşısındaki Gamanın silahına uzandığını fark etmişti. Yüzündeki öfkeden taviz vermeyerek şüphelendi. Yoksa bu erken geliş bir savaş taktiği miydi? Az sonra olacakları kestiremiyor, her yerinde gizli bıçak olan bu zırhı seçtiği için kendisini tebrik ediyordu. Herradenlerin geleceğini bir tek o ve İro biliyordu. "Geleceklerine haber versem bile ne değişirdi ki," diyordu içinden.  Gar'hun Herradenlerin geleceklerini bilse nelerin değişeceğini düşünmek istemiyordu. Temkinlice bekleyecekti.

Bu sırada Herradenler Batı Kulesindeki çürümeye başlayan cesedi fark etmişlerdi. Bir önceki gece anlatılan hikayelerden birinin doğru olduğunu gören bazı gönüllüler tedirgin olmuştu. Leşin kokusu rüzgar estikçe üzerlerine siniyordu. Parus bu barbarlığı Amenia'da görsün diye Gawan'a seslenip parmağıyla kuleden sallanan cesareti işaret etmişti. Amenia ise bu korkunç manzaraya inanamamıştı. Niçin bir ölüyü gömmek yerine orada asıp herkese bu korkunç manzarayı gösterildiğini sordu. Aklı başında olanlar bunun ibret olsun diye yapıldığını düşünürken Hiddarunların yam yam olduklarını, ölülerini kurutup yediklerini söyleyerek birbirlerini korkutmaya çalışanlar da vardı.

Ölü beden Amenia'yı korkutmaya yetmişti. Az önce hayranlıkla seyrettiği Hiddarunların barbar olabileceklerini düşünmeye başlamıştı. Üstelik Herradenler ölülerini çiçeklerle süsleyip cam tabutlara koyarlardı. Cam tabutlar ise Alaban'ın ruhuyla buluşsun diye kutsanmış kuma gömülürdü. Oysa bu manzara, leş kargalarının çürüyen bedenden nasiplerini almak için birbirlerine saldırdığını görmek, Amenia'yı hem korkutmuş hem de diğerleri gibi ön yargıya kapılmasına neden olmuştu. Artık iki dakika öncesi gibi hayranlıkla değil, korkuyla bakıyordu etrafına.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Where stories live. Discover now