BUKALEMUN

298 5 2
                                    

ONE SHOT... (B.A.P)

YAZAN: S(EXO)PAT

Soğuktu ve üşüyordum; soğuk, damarlarıma kadar işlemişti. Sıyrıklarla dolan vücudum kasılmış, soğuktan tüylerim diken diken olmuş, kaslarım gerilmiş, tir tir titriyorken, korkutucu ve oldukça yumuşak bir şey bacaklarıma dolanıyordu. Güçlükle derin bir nefes alınca, deniz suyu boğazımı yakarak ciğerlerime doldu, öğürerek suyu çıkardım ve kayalara tutunmaya çalıştım. Ellerim o kadar uyuşmuştu ki parmaklarım kavramayı reddediyordu. Parmak uçlarım morarmaya başlamışlardı. Elim tutmaya çalıştığım kayayı sıyırıp kayınca tekrar suya gömüldüm. Gözlerimi ilk kez deniz altında açmıştım. Kollarım bacaklarım benden bağımsız hareket ederken suyun altında yüzlerce irili ufaklı denizanası görmek benim en son bekleyeceğim şeydi. 

Tehlikeli uzantıları kırbaç gibi bedenime çarparken canım o kadar çok yanıyordu ki bunu soğuğun verdiği uyuşmaya rağmen hissediyordum. Ağzımdan burnumdan kabarcıklar çıkarken görüntü bulanıklaştı. Bayılmamalıydım. Son bir gayretle kendimi yukarı iterek suyun üzerine tekrar çıktım. Lanet olsun ya burada bu yumuşakçaların yemi olup ölecektim ya da çıkacaktım. Başka çarem yoktu. Ben yapabilirdim. Buna mecburdum. Uyuşan ve yer yer yarılıp kan sızan ellerimi soğuk kaygan kayalara uzatıp keskin bir köşe aradım. Evet.. Parmaklarımla o kayaya tutunmalıydım. Son bir gayret daha. Parmaklarımı kaybetme pahasına asılarak beni geri çekmeye çalışan denize var gücümle karşı koyup emekleyerek kayanın üzerine çıktım.

Dalgaların geri çekilirken bıraktığı korkutucu sesler yankılanırken, dalgalar üst üste yuvarlanıp duruyordu. 

Ciğerlerim yanıyordu, döndüm ve dirseklerimden destek alıp kusmaya çalıştım. Tuzlu su ve mide asidi karışımından oluşan bol miktarda sıvı, ağzımdan döküldü. Sonra yavaş yavaş azaldı ve nihayet son birkaç damlayı da tükürünce, bozulmuş balık gibi kokan havayı ciğerlerime doldurdum.

Nefes al. Öksür. İşte böyle.

Kireç gibi beyaz olan elim bana ait değil gibiydi. Hareket edemeden kasılmış ve acı içinde sızlıyorlardı. Panikten mi yoksa soğuktan mı bilemeyeceğim zangır zangır titriyorlardı ve bunu durduramıyordum. Hiç bu kadar üşümemiştim.

Burada ne işim vardı?

Uyurgezermiş ve bir anda uyanmış gibi, olup biteni hatırlayamadım. Zaten önemli de değildi. Soğuk, içime işliyor ve beni öldürüyordu. Yaşamak istiyorsam hareket etmek zorundaydım.

Yan döndüm. Gökyüzü olması gereken yerde tahtadan bir tavan vardı. Sanki bir iskelenin altındaydım. Bu kadar geniş iskele olur muydu ama? Sağa sola döndüğümde etrafımın aslında dar bir mağaradan ibaret olduğunu gördüm. Mağaranın üzerine tahta bir iskele yapılmıştı. Burada ne işim vardı benim? Titreyen bedenimin altında köpüren deniz, yukarıda uğuldayan, gök gürültüsü eşliğinde fırtına koparmaya çalışır gibi esen rüzgâr… Görünürde hiç kimse yoktu.

Hareket etmek zorundaydım ama kaslarımı hareket ettiremiyordum. Sendeleyerek doğruldum ve adım atmaya çalıştım. Ayağa kalkınca başım neredeyse tahta iskeleye değiyordu. Acaba bunun üzerine nasıl çıkabilirdim? Bacaklarım bana itaat etmiyordu. Hadi kımılda dedim ama dudaklarım bile o kadar uyuşmuştu ki sesim çıkmadı. Sadece inleme sesi döküldü dudaklarımdan o da rüzgâr sesine karışıp gitti. Elimle tek bacağımı tuttum ve ileri doğru adım atmak için zorladım. Neden sonra bacaklarım tepki verdi. Ayaklarım kanlıydı. Elimi karnıma götürdüm. Geri çektiğimde tüm elim kanla kaplanmıştı. Nihayet sıcaklık. Kendi kanımın ısısıyla rahatlamak mı? Başımı eğdiğimde karnımda boydan boya bir kesik vardı. Kılıç yarası? Bıçak? Neden hatırlamıyordum?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BUKALEMUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin