İNTİKAM

14 5 3
                                    



SENNEVİERES

FRANSA

M. S. 1518


Theon çok mutluydu, bu yıl topladıkları mahsul evlerindeki tüm ihtiyacı fazlasıyla karşılayacaktı. Artık kimseye el açmak zorunda değillerdi.

Babası eğerleri kendisine doğru çekerek arabayı durdurdu. Aşağıya inerek sıkıca sardığı hayvan derilerini omzuna aldı. "kardeşine göz kulak ol" dedikten sonra Cardone'lerin kulübesine girdi.

Theon, Cardone ailesini hiç sevmiyordu; babası kurak geçen bir yılın ardından borç istediği Cardone ailesine borcunun üç katını ödemiş olsa da, ailenin reisi Alegron Cardone faizi yükselttikçe yükseltiyordu.

Alegron'un beş oğlu vardı ve hiçbir zaman bir birlerinden ayrılmazlardı. Bir ay evvel kardeşlerin en büyüğü Corben, kendisinin bir küçüğü Pierre ile birlikte Sennevieres'e gelerek babasına gözdağı vermişlerdi. O günden bu yana Corben ile hesaplaşmak için zaman kolluyordu ama bunu yapması karşılığında ailesinin ödeyeceği bedelinde farkındaydı.

Kulübeye kin dolu gözlerle bakarken, kardeşi Prewitt babasının kendisine aldığı çakıyı kınından çıkartarak Theon'a gösterdi.

"Ben yanındayım" Theon kardeşinin bu sözüne hafifçe gülümsedi, kafasını kulübeye doğru çevirerek "henüz değil" dedi. Prewitt abisinin bu sözü üzerine çakısını kınına koydu ve belinin arka tarafına sakladı. Theon elindeki kitabı kardeşine göstererek "bir gün onun gibi olacağım ve kimse bize haksızlık yapamayacak." Prewitt kitabı eline alarak sayfalarını çevirmeye başladı, içindeki resimler ilgisini çekmişti. Ejderha ile dövüşen bir savaşçı vardı. Yazılarını okumak isterdi ama okuma yazma bilmiyordu. Theon kitabı yavaşça Prewitt'in elinden aldı. Kapağın üzerindeki büyük yazıları heceleyerek okudu,

"BE-O-WULF"

Prewitt "o iyi birimi" diye sorunca, Theon "hemde çok iyi biri ve ölümsüz" diye cevap verdi.

Prewitt başını önüne eğerek "bana da okur musun" diye sordu.

"Tabi ki okurum" diye cevap verdi Theon. Prewitt'in yüzünde sevimli bir gülümseme belirmişti. Ama bu sevimli gülümseme fazla uzun sürmedi, kulübenin içinden gelen bağrışma sesleri, olacak kötü şeylerin habercisiydi. Kulübenin kapısı sertçe açıldı, dışarıya babası çıktı. Sinirli bir çehre ile arabaya doğru yaklaşırken. Hemen ardından Alegron belirdi kapıda. Babasının kulübeye bıraktığı tüm hayvan derilerini dışarıya fırlattı.

"Bunlarla borcunu ödeyeceğini mi sandın?"

Babası geriye bakmadı bile, doğrudan arabaya bindi. Yüzündeki kini Theon, hayatı boyunca hiçbir zaman unutmayacaktı. At arabasının eğerini savurduğu gibi hızla uzaklaştılar oradan. Onlar uzaklaşırlarken Alegron bağırışlarına devam ediyordu.

"Bu sana son uyarım Sumner, borcunu ödemezsen..."

Sumner bu adamın söylediklerine kulak asmıyordu. Çünkü bu işin sonunu tahmin edebiliyordu. Uzun zamandır, kılıcını eline almamıştı ama sırf bu adam için bir istisna düşünecekti. O genç bedeni artık yoktu fakat Alegron için o kadar iyi olmaya da gerek yoktu. Kaçınması gereken şey ise bu adamın kini ve nefretiydi. Elinden kurtulursa sevdiklerine zarar vermekten çekinmezdi.

Ağır ağır Loches sınırlarından çıkarak evlerine, Sennevieres'e doğru yöneldiler. Hava kararmadan evlerinde olacaklardı. Bu gece sofraları zengindi, babası yapacakları kutlama için şarap dahi almıştı. Yol üzerinde ağaçlardan düşerek etrafta uçuşan polenler vadiye ayrı bir güzellik katmıştı. Rüzgârın okşayan esintisi insana huzur ve sağlık veriyordu. Evlerine varmadan önce tırmanmaları gereken tepenin üzerini aydınlatan güneş onlara bir lamba gibiydi. Havada birbirleri ile dans eden kuşlar sanki şarkılar söylüyorlardı. Theon uzun yolculuklardan sonra eve dönüşü hiçbir zevke değişmezdi. Her adımda içine ayrı bir mutluluk dolar, civardaki tüm hayvanların kendisini karşılamak için bağrıştıklarını düşünürdü. Yüzlerinde belirmiş gülümseme ve hoşnutluk ifadesiyle fakirhanelerine doğru yaklaşıyorlardı.

Yaşadıkları topraklar verimli ve bereketliydi, bazı yılların verimsiz geçmesi sonraki yıllarda gelen mahsulle kendisini unutturuyordu. Atları Carel arabayı güçlü bacakları ile tepeden çıkarırken Theon kardeşi Prewitt'e baktı, kafasını önüne eğmiş oturan kardeşinin hala Loches'de yaşadıkları olayın tesirinde olduğunu anlamıştı. Prewitt kendisi gibi değildi, yaşadığı kötü bir olayı kafasından atması zaman alıyordu. Alegronun babasına olan bu davranışını unutması biraz zaman alacak gibiydi.

Prewitt, Theon'dan beş yaş küçüktü, çok konuşmaz, fazla gülmez ve yaramazlık yapmazdı. Annesine çok düşkündü, onun yanından hiç ayrılmaz, tüm ev işlerinde ona yardımcı olurdu. Sinirlendiğinde olduğu yerde kalır ve hareket etmeden beklerdi. Donuk ve duygusuz mavi gözleriyle, onu kızdıran kişiyi ya da etrafı izlerdi. Babasının yatağın altında bulunan ve dedesi Patrick Vigny'e ait olan kılıcı yerinden çıkartır saatlerce izlerdi. Annesi yemek yapacağı ya da çamaşır yıkayacağı zamanlarda etraftan odun toplayarak evin önüne getirir ve ateş yakarak annesine yardım ederdi. Boyundan büyük işlere kalkışır taşıyamayacağı kadar büyük odunlara ip bağlayarak çekmeye çalışırdı. Küçük yaşlardan bu yana sınırlarını zorlamayı seven bir çocuk olmuştu.

Her günbatımında Theon ile güneşin batışını izlerlerdi. Bu tüm günün yorgunluğunu atmak için güzel bir manzaraydı.

Evlerine yaklaştıklarında babası Theon'a dönerek "şehirde olanlardan annenize bahsetmeyeceksiniz" dedi. Başını salladı ikisi de. Theon annesinin yemek için ateşi yaktığını görebiliyordu. Patikada ilerlerken sağ taraflarındaki Somer ailesinin evine baktı. Terk edilmiş ev, bir zamanlar güzel bahçesiyle patikayı süslüyordu. Üç sene önce Marignan savaşına katılan Remi Somer evine geri dönememişti. Ailesi evlerini terk ederek Paris'e göç etmişlerdi. Uzun bir süredir boş olan evin her yeri yapraklarla sarılmış yıkılmaya yüz tutmuştu. Araba evlerine yaklaştığında Theon atlayarak annesine doğru koştu ve sarıldı. Prewitt gülümser bir ifadeyle onları izliyordu. Babası arabayı durdurunca kendiside arabadan atladı ve yanlarına geldi. Sumner eşine "Berthe bak, en sevdiğin şaraptan aldım" Theon annesinin buna çok sevineceğini biliyordu, Berthe "bu gece kutlama var o zaman" diyerek gülümsedi.

Keyifli geçen akşam yemeğinin ardından Theon yatağına uzanarak babasının kendisine şehirden aldığı 'Beowulf' kitabını okumaya başladı. Prewitt abisinin kitabı okumaya başladığını görünce koşarak yanına geldi. Theon, Prewitt'e verdiği söz hatırlamıştı. Kitabı ona da okuyacaktı.

Okuması çok akıcı sayılmazdı, hatta okuma bile sayılmazdı. Bir cümleyi birkaç kez tekrarlayarak ve bazı kelimeleri heceleyerek okuyabiliyordu. Prewitt için bu hiç sorun değildi. Kitaptaki hikâyeyi anlaması onun için yeterli olacaktı. O günden sonra her akşam abisi kitap okurken yanına geliyor daha ilk sayfa bitmeden Prewitt uyuya kalıyordu. Theon kardeşini yatağına yatırdıktan sonra okumaya devam ediyor, bir müddet sonra oda uykuya yenik düşüyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 02, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FRENKWhere stories live. Discover now