"Nerede kalmıştık?" Gözleri yerdeki halıyı incelerken bize bakmaktan kaçındığını anlamak zor değildi. İlk defa anlatmaya cesaret ettiği bir şeyi bize her ayrıntısıyla anlatması için onu zorlayamazdık.

"İstemiyorsanız anlatmak zorunda değilsiniz." Dedim. Kira direk gözlerimin içine baktı. Anlatmasını istiyordu. Daniel ise bardağına odaklanmış olacaklara karışmadan dinleme taraftarıydı. Kira Bayan Lawrence'ın bize bakmadığından emin olduğunda dudaklarını oynattı. Lanet olası çeneni kapalı tut! Başımı sallayıp önüme döndüm. Kira bazı şeyleri öğrenmek istiyor diye insanları istemedikleri şeylere zorlayacak değildim.

"Artık daha fazla saklamanın bir anlamı yok. Oğlumu geri getirmemiz için bir şansımız varsa bunu ancak siz yapabilirsiniz."

Oğlum. O dakikaya kadar anlamamak için direttiğim gerçek yüzüme vurmuştu. Karşımda oturan kadın Henry'nin annesiydi. Bayan Lawrence oğlunun ölüm sebebini kurtulması için bir umut ışığı olarak görmüştü. Gözlerinde yakaladığım o ışık benim içindi. Hiçbirimiz araya girmedik. Bayan Lawrence'ın ne düşündüğünü, aklından neler geçirdiğini bize anlatması için bekledik. Biraz daha bekledikten sonra başını sallayıp dudağının kenarında kendini belli eden sırıtışıyla konuşmaya devam etti.

"Biz evlenmeden önce araştırmayı sevdiğini ve bu tür şeylere inandığını biliyordum. Ancak evlendikten sonra aslında ne kadar takık olduğunu daha iyi anlama fırsatım oldu. Olmuş ve olacaklara karşı tedbirler alıyor bize bir zarar gelmesinden korktuğundan bahsedip duruyordu. İlk yıllarda anlattıklarını dikkate almadım. Ama sürekli anlatmaya ve beni inandırma çabalarına devam etti. Başardı da."

Derin bir nefes ve büyük bir yudum daha.

"Hamile olduğumu öğrenmeden iki ay kadar önce bana bir oğlumuz olacağından bahsetti. İnanmadım, güldüm. Onunla alay ettim. O ise ısrarla anlatmaya devam etti. Geçmişinden, büyüklerinden kalma bir kehaneti gerçekleştireceğini söyledi. Kehaneti gerçekleştirecek olanın bir erkek çocuğu olacağından ve bizim çocuğumuz olacağından o kadar emindi ki, ne dersem diyeyim onu bu düşünceden vazgeçiremedim. Ve sonunda o doğdu. Cinsiyetini öncesinde öğrenmek istemedim. İçten içe haklı olmasından kokuyordum. Doğumdan önce ve sonraki her saniyem onun bir kız olması için dua etmekle geçti. Ama olmadı."

"Kehanet neydi?" soruyu soran Daniel'di.

"Ölüm. Bir ölünün hayata dönebilmesi için onun hayatı sona erecekti."

"Bir dakika! Siz şimdi Henry'nin öldüğünü mü söylüyorsunuz, Ben doğru mu anladım?"

Bayan Lawrence sadece başını sallamakla yetindi. Gözünden akan her damla içimde ki suçluluk duygusunun üzerine bir yorgan daha atıyordu. En sonunda altında kalıp boğulmaktan korktuğum her yorgan için ciğerlerime biraz daha hava doldurdum. Karşısında oturmamın onun için ne kadar zor olduğunu yeni yeni idrak ediyordum aslında. Şimdiye kadar bu gerçeği hissedememiştim.

Oğlunun ölüm sebebiydim. Belki de katili.

Katil.

İsteğimle gerçekleşmeyen bir ölümde gerçek katil sayılır mıydım, yoksa sadece dolaylı bir sebep olarak mı gösterilirdim? Bundan emin olmak biraz zamanımı alacaktı.

"Efsaneye göre Sara göğsünden yaralanarak öldürülüyor. Ancak araştırma yaptığımız kaynakların hiç birinde, sebebi veya kimin yaptığıyla ilgili bir şey yazmıyor." Daniel bizi bilgilendirmiş olacağını düşündüğü konuşmasını yaptıktan sonra hepimizin yüzlerini teker teker taradı. En sonunda bende durduğunda dudakları arasından birkaç kelime döküldü.

"Yıllar önce, o ormanda ne oldu Sara?"

"Bilmiyorum." Yüzümü ellerimin arasına alıp biraz düşünmeye çalıştım. Ama olmadı, uzun film şeridinin içerisinden özenle kesilip alınmış sahneleri bulamadım. "Eski hayatımın büyük bir kısmını hatırlamıyorum."

"Harika!" Kira ellerini dizlerine vurarak ayağı kalktı. "Elimizde kulaktan kulağa yayılmaktan bambaşka bir hâl almış bir efsane ve hiçbir şeyi hatırlamayan bir yaşayan ölüden başka bir şey yok!" dedi bağırarak.

"Onun artık ölü sayılmadığını söylemiştin."

"Ne fark eder!"

Kendimi koltuğa daha da bastırıp beni içine hapsetmesini diledim. Ben ölüydüm. Şu anda burada oturması gereken kişi Henry'di. Ancak ben burada tütsülerden dahi rahatsız olup nefes alabilmek için küçük bir boşluk ararken, onun Dünya'da ki yerini işgal etmiştim.

"Ben..." herkesin bakışları bana döndü. "özür dilerim."

Önümde duran bardağa uzanıp içinde ki içeceğin tamamını tek seferde bitirmeyi içten içe o kadar arzuluyordum ki. Yapamadım. İsteklerimi karşılayacak hiçbir şeyi yapmaya hakkım yoktu.

Kira kalktığı yere geri oturup duyamadığım bir şeyler mırıldanmaya başladı. Daniel arkasına yaslanmış tavanı izlerken Kira'nın söylediklerini umursamadı bile. Neşeli, vurdumduymaz halinden eser yoktu yüzünde.

"Bazı kaynaklar olayların asıl hallerini anlatıyor. Ancak onları araştırıp bulmanız gerekecek."

"Siz bize yardım etmeyecek misiniz?" diye sorduğumda Bayan Lawrence yüzüme uzun uzun baktı. Büyük bir kavanozun içerisinden yapması en imkansız kelimelerin yazılı olduğu bir kağıt parçası seçip ona uzatmıştım. Başını sallayıp sorumun cevabını vermişti aslında. Hayır. "Neden?" Bayan Lawrence susmayacağımı anladığında yerinden kalkıp odadan çıkmak için ilerledi. Ayağı kalkıp peşinden birkaç adım atıp yarım kalan cümlemi tamamladım.

"O sizin oğlunuz, bize yardım etmeniz gerekiyor." Umursamadı. İstediğim cevabı vermektense, "Bir eve ihtiyacın olacak, ne kadar istersen burada kalabilirsin." Deyip önünde durduğu kapı pervazından uzaklaşıp gözden kayboldu. Bu kadar mıydı? Aklımı iyice karıştıracak bilgiler ve kalabileceğim bir ev. Henry'i bulabileceğimize bu denlice inanırken bize küçük bir kibrit çöpü yakarak karanlık yolun, aydınlığa çıkan kapısını bulmamız için yalnız bırakmıştı.

"Şimdi ne yapacağız?" sorusuna verilebilecek bir çok karışık cevabın arasından belki de en imkansız cevabı verecektim lakin Bayan Lawrence'ın içerisinde barındırdığı minik umudu büyütmenin tek yolu, yanan kibrit çöpümüz sönmeden yolun devamında bize ışık tutacak meşaleyi bulup kibritin ateşini ona bulaştırmak olacaktı.

Arayı fazla açtım farkındayım ama sınav telaşesi ve bilgisayarı her açtığımda asla yazamıyor oluşum zamanı uzattı uzattı bu zamana getirdi. Bölüm ne uzundu ne de kısa benim gözümde. Umarım sizde beğenmişinizdir.

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Bir daha ki bölümde görüşmek üzere. 

Son olarak bölümler sizce nasıl ilerleyecek? Neler olacak? Düşüncelerinizi benimle paylaşın lütfen. Aralara da karakterlerden bir şeyler serpiştirmeyi unutmayın 😉😘

Ölümün ElçisiWhere stories live. Discover now