3. Kısım GAIA Bölüm 07

En başından başla
                                    

Acaba Nexalı dostlarımızın görünmezlik teknolojilerini kullanıp yönetimi ele geçirmeye mi çalışmalıyız? Hayır... Daha fazla kan dökülsün istemiyorum. En azından Gaia'da... Yanımızda bulunan insanların hayatlarını riske etmeyen bir çözüm bulmalıyım. Sonuçta başlarına gelen her şeyden kendimi sorumlu tutuyorum ve sahip olduğum bu suçluluk duygusu yakamı bir an olsun bırakmıyor.

Peki... Aslında... Yani... Evet, evet... Osiris güçlü bir denizaltı ve zaten Gaia'da sınırlı sayıda bulunan savunma ve saldırı sistemleri ona bir zarar veremez. O zaman... O zaman... Evet... Sanırım kararımı verdim. Yanımızda bulunan herkesi temsilen Gaia'ya sadece ben gideceğim. Eğer biri zarar görecekse bu kişi ben olmalıyım. Benim yüzümden daha fazla insanın incinmesinin yükünü artık taşıyamam. Evet, taşıyamam... Taşımayacağım... Buna gerek kalmayacak...

Yaklaşık bir hafta sonra yüzleşeceğimiz zor durum için ürettiğim fikri birisiyle paylaşmak istiyorum. Ama kiminle? Bizden biriyle mi? Yoksa Nexalı biriyle mi? Eğer kararımı ilk önce anneme söylersem, beni vazgeçirebilmek için elinden geleni yapacaktır. Eğer bunu başaramasa bile, içgüdülerini takip ederek kızını korumak için yanımda gelmek isteyecektir. Bay Lowen zaten başından beri Gaia konusunda karamsar olduğu için, ondan da bana yardımcı olabilecek bir tavsiye çıkmayacaktır. Jake ve Mert hala duygusal baskı altında olduklarından, yorumlarının çok da sağlıklı olabileceğini düşünmüyorum. Herbert? O da direk beni destekleyecektir. Hayır, o da olmaz... Peki ya Christina? Fedakarlığın tam olarak ne demek olduğunu bilen biri olarak, sanırım fikirlerimi onunla paylaşabilirim. Buradaki herkes, başından beri kendilerince büyük fedakarlıklarda bulunmuş olsalar da, eski öğretmenim arkadaşlarını ele vermemek, onları koruyabilmek için kendi hayatını seve seve verecekti. Benim de yapmak istediğim tam olarak bu değil mi? Gerçekten hayatımı vermek mi istiyorum? Eğer sevdiğim insanları koruyacaksa... Evet, istiyorum...

Christina'yı ziyarete gittiğimde, o sırada yanında olduğunu bilmediğim Lanila ile birlikte beni karşılıyorlar. Gülümseyerek "Umarım bölmemişimdir," şeklinde sıcak bir giriş yaptıktan sonra, Nexa ile ilgili başlayan ya da ben geldiğimde hali hazırda devam eden sohbete kısa süre dinleyici oluyorum. Christina ile yalnız konuşmayı planlamış olsam da, Lanila'nın da fikrimi öğrenmesinin bir zararı olmayacağına karar vermemin ardından, içimde kaynayan kazana daha fazla hakim olamayıp ikilinin keyifli sohbetlerini bölmek zorunda kalıyorum. "Ne yapacağımı biliyorum."

Kısa cümlemin beraberinde karşılaştığım iki şaşkın yüz, hiç zaman kaybetmeden bütün dikkatlerini bana veriyorlar. "Gaia'ya yalnız gideceğim. Benim yüzümden kimsenin başına bir şey gelmesini istemiyorum. Onları farkında olmadıkları tehlike ilgili uyaracağım ve Gaia'yı terk etme konusunda ikna etmeye çalışacağım. Eğer başarılı olursam, Nexa ile iletişim kurup hep beraber dünyadan gideceğiz. Bu konuda bana güveniyor musunuz?"

Karşımda durup beni dinleyen iki kişi de, hiç beklemedikleri bir konuşmayı doğrudan yapmış olmam nedeniyle boş gözlerle bana bakmaktan başka bir şey yapamıyorlar. Tahminimce Christina, Gaia'da başıma gelebilecek tehlikeleri gözünde canlandırırken, Lanila da kendi gezegenlerine dönebilmekle ilgili tek şansını bana bırakıp bırakamayacağını düşünüyor.

Sonunda kızıl saçlı kadın, ortamı geren sessizliği bozuyor. "İnsanlarını korumak istemeni anlıyorum Lara. Ancak bunu tek başına yapmaman gerektiğini düşünüyorum. Biliyorsun, elbiselerimizdeki teknoloji bizi görünmez yapabiliyor ve her ihtimale karşı yanında olmalıyız. Böylece hem seni koruyabiliriz, hem de olası bir terslik durumunda, bahsettiğiniz yönetim katına fark edilmeden gidip, gezegenimize yardım çağrısı gönderebilmek için bir şeyler yapabiliriz." Kısa bir duraksamadan sonra gülümsüyor ve devam ediyor. "Seni bilmiyorum ama benim burada saplanıp kalmaya hiç niyetim yok ve kurtarabildiğimiz kadar insanı kurtarmak konusunda seninle aynı fikirdeyim. Bunu da ancak güçlerimizi birleştirirsek başarabiliriz. Sence de haklı değil miyim?"

Önce ona nasıl bir cevap vereceğimi bulamasam da, güvenliklerinden endişe etmeyeceğim birilerinin yanımda olması, sonradan hoşuma giden bir öneriye dönüşüyor. "Tamam o zaman. Peki tam olarak nasıl hareket etmemizi öneriyorsun? Sonuçta sen bir askersin ve görüşün benim için çok önemli."

Lanila, gururunu okşamış olmam nedeniyle yükselen egosunu fark ettirmeden, aramızda başlayan beyin fırtınasına sesli düşünerek devam ediyor. "Önce şehrinizle iletişim kurup senin için güvenli giriş isteriz. Daha önce yönetimdekilerin Gaia'daki insanlarla yüz yüze iletişim kurmadıklarını söylemiştin ama yine de şansımızı denemekte fayda var. Yani söylemek istediğim; yönetimden birisiyle görüşebilmek için blöf yapalım derim. Eğer başarılı olursak doğrudan yönetim katına gidebiliriz ve bir aksilik durumunda orayı ele geçirip, her şeye rağmen yine de sinyal gönderebiliriz. Aksi durumda ise, yine senin onlarla kuracağın diyalogda başarılı olmanı bekleyip, olası bir terslikte yönetimi ele geçirmekle ilgili doğaçlama yapmamız gerekecek. İçeride silah kullanılmaması bizim için büyük sıkıntı olacak ama eminim üstesinden geliriz. Şimdiye kadar sizlerden öğrendiğim kadarıyla, özellikle bizim silahlarımızı Gaia'da kullanmak, şehirde yaşayan insanlar için çok tehlikeli olacaktır. Umarım her şey istediğimiz gibi gider ve bütün bu ikincil planlara gerek kalmaz. Hmmm, unutmadan, Gaia ile ilgili bize anlatabileceğiniz bütün detaylara ihtiyacımız olacak. Kat yapıları, koridorlar, yönetim katı, korumalar, aklınıza ne geliyorsa... Hepsi işimize yarayacaktır."

Lanila konuşmasını bitirdiğinde, Christina da yanımda birilerinin olmasının iyi olacağı ile ilgili aynı fikirde olduğunu söyleyip, dikkatli olmam konusunda beni uyarıyor. Sonra da oturduğu sandalyeden kalkıp kollarını boynuma doluyor. "Sana inanıyorum..." Bu hareketine, ona en içten halimle sarılarak karşılık veriyorum. Başaracağıma olan inancını dile getirmesi, benim için gerçekten çok şey ifade ediyor. 

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin