"Ayaz yine mi odasına kapandı?" derken ara ara gördüğü mahcup kızı düşünmüş aynı anda da yıllar önce yaptıkları konuşmayı hatırlamıştı.

"Ayaz... Bir kız için ilginç isim." derken kızını anlatan adama soran gözlerle bakmıştı.

"Haklısın kız ismi değil gibi."

"Kim istedi bu ismi?"

"Aslında biz Esme'yle hiç konuşmamıştık isim konusunu. Zaten doğumda da kaybettim onu. Böyle olunca öylesine şiddetli soğuklar hissettim ki... Hala da hissederim zati..." deyip sıkıntıyla iç çekmişti.

"O soğuklardan çıktı kızımın adı. Ayazda kalmış kalbim verdi ismini. Esmem çok naifti. İstedim ki, kızım sağlam olsun, yıkılmasın. Sanırım bundandır ona böylesi bir ismi seçmem."

"Ayaz..." derken gülümsemişti çünkü tanıdığı kız hiç de öyle sert bir mizaca sahip değildi.

Genç adamın yüzüne bakarken konuşmuştu. "Ne düşündüğünü biliyorum."

"Efendim?"

"Kızım diyorum ismini pek yansıtmaz gibi görünür. Ama dıştan ne kadar naif dursa da, çok dayanıklıdır."

Onun evladından gururla bahsetmesini izlerken ikili arasındaki bağın kuvvetine bir kez daha tanık olmuştu.

"Bilirsin sevmez ortalıklarda olmayı. Zaten bu yıl üniversite sınavına girecek. Bu yüzden de çok çalışıyor."

"Sınava da bir şey kalmadı. Umarım başarılı olur."

"Sağ olasın evlat." deyip istenen siparişi hazırlamak için ocak başına yönlenmişti. 

Giden adamın ardından bakarken, aklından bir sürü şey geçmişti. Her şeyinin kızı olduğunu ve onu da annesiz yetiştirdiğini önceki konuşmalarından öğrenmişti. Ailesini sorunlarıyla rahatsız etmek istemediğinde sığınağıydı burası. Cemal Usta ne çok dinlemişti özlemini... Sevdasını... Sırdaşı, en yakın dostu olmuştu.

"Al bakalım." diyerek elindeki tepsidekileri masaya yerleştirmeye başlamıştı.

Gelen yemekle birlikte düşüncelerine ara vermiş ve tekrar keyifli bir sohbetle iç içe kalmıştı.

***

"Anne, babama izin konusunu açtın mı?"

"Kızım ben haber güvercini miyim? Gidip kendin sorsana."

"Tabi sorayım da hemen hayır desin. Ne olur anne... Ne olur..."

"Kızım baban canavar değil herhalde..."

"Hayatım kimmiş o canavar?" derken elindekileri bırakmak için yan tarafa dönmüştü.

Babasının bakmadığı anı fırsat bilerek annesine yalvaran bir bakış atmayı ihmal etmemişti genç kız. "Hiç hayatım... Benimki de laf işte... Ne yaptın bakalım?" derken kendine gelen adamın dudağına küçük bir öpücük bırakmıştı.

"Bittim desem yeridir. Artık genç değiliz ne de olsa..."

"Ooo Kutay Aslan yaşlandığını kabul mü ediyor?" derken kocasının gözlerine imalı bir bakış atmıştı.

Sevdiği kadınının kulağının hizasında durup, kimsenin duymayacağı bir sesle fısıldamıştı. "Yalnız kaldığımızda görürsün..." diyerek içeri yönlenmiş ve ardında kırmızı suratlı bir kadın bırakmıştı.

Onun her imasıyla hala renkten renge girdiğine inanamıyordu. Evliliklerinin üzerinden yıllar geçmiş olsa da, sanki ilk anki gibi tazeydi aşkları. Bunun hep böyle olacağını da biliyordu. Onlar umutsuzluk ve hüznü sonuna kadar yaşamış, sonrasında ortaya büyük bir sevda çıkmıştı. Bunun değerini bilip, ona göre davranıyorlardı senelerdir.

Sen Geldin Bahar Geldi - Mevsim Serisi 2 (Kitap oldu)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang