28.Bölüm\Bal

Mulai dari awal
                                    

"Ben evlenmeyeceğim Oğuz."

Kaşları çatıldı. "Ne demek bu şimdi?"

Başımı kaldırıp ona baktım. "Yani masala bir son verelim demek bu. Ben kimseyle evlenmeyeceğim. Buna da 16 yaşımda karar verdim zaten. Boşu boşuna birbirimizi kandırmamıza gerek yok."

Mutlu mutlu şeyler konuşup ardından bu tepkime şaşırmıştı. Ama asıl onunla evleneceğimi düşünmüş olması saçmaydı. Onun elinden babalık şansını alacağımı düşünmesi... Üstelik bunca şey yaşadıktan sonra...

Evlenmeyecektim işte. Ya da hayatında hiç çocuk sahibi olmak istemeyen biri ile çok zaman sonra belki...

"Dide saçmalıyorsun şu an. Ben ciddiydim ve sen bir anda-"

Sesi titremişti. Şu an hayal kırıklığına uğruyordu. Bana kızıyordu. Ama hayır şu an olmasa bile çok zaman sonra kendi canından bir çocuğu olsun isteyecekti. Her erkek isterdi. Her kadın isterdi. Bende çok isterdim...

"Şu an bana kızma olur mu? Şu an mantıklı düşünemezsin. Bana olan sevgin şimdi ağır basıyor ama yıllar sonra bir çocuk isteyeceksin ve o zaman ben paramparça olacağım."

"Evet, elbette bir çocuk isteyeceğim ve biz de yardıma, umuda ihtiyacı olan bir bebeği sahipleneceğiz."

Başımı iki yana salladım. "Kendinden bir parça taşısın isteyeceksin."

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Daha fazla ağlamak istemiyordum.

"Hayır, biz bizden parçası olmayan o masum bebeğe parça olacağız."

O kadar diretiyordu ki... Ama hiçbir çabası kararımı değiştirmezdi anlamıyordu.

"Bu konuyu kapatalım mı?"

"Hayır kapatmıyorum. Karara bağlanmadan kapatmayacağım."

Ayağa kalktım. "Tarık Hoca beni bekliyordu Oğuz. Onu bu gün eğer sana anlattıktan sonra iyi olursam Uzungöl'ü gezdirmeye götüreceğime söz vermiştim. İyiyim, bu durumda sözümü tutmam gerekiyor."

Sinirle kalktı ve üzerini silkeledi. "Sana yardım ediyor amenna, sana iyi geldiği ve olaya teknik açıdan profesyonel yaklaştığı için de minnettarım ama bir haftadır sürekli onunlasın Dide. Sen Eskişehir'de de mi hep onunla bu kadar yakındın?"

Kaşlarım çatıldı. "Ne demeye çalışıyorsun sen ya!"

Sinirini ve reddedilişini başka yerden çıkarmaya çalışıyor ve saçmalıyordu. "Ne dediğim apaçık ortada. O adamın bakışlarından hoşlanmıyorum. Sana yardımcı oluyor olabilir ama sanki sana değişik bakıyor! Adamın hiç işi gücü yok senin için buraya geldi her şeyini bırakıp."

Sinirlerim tepeme gelmişti. Neyin nesiydi bu kıskançlık şimdi?

"Adam kaç yaşında haberin var mı senin?" diye sordum. "Ayrıca benim öğretmenim ve sadece yardımcı olmaya çalışıyordu. Şu düşüncelerini bilseydi kim bilir ne düşünürdü hakkında ya. Git bi kendine gel Allah aşkına. Anlattıklarım normal şeyler gibi davranıp neden birden böyle davranmaya başladın ki sen? Az önce köpek gibi acı çekiyordun Oğuz? Ne oldu?"

"Dide sen kendinde değilsin şu an. Saçma sapan konuşma benimle."

Gülmeye başladım. Kimse beni anlamayacaktı şu hayatta. "Çünkü deliyim ben değil mi? Her onaylamadığınız düşünceme denk geldiğinizde Dide kendinde değilsin diyeceksiniz siz. En azından o adam profesyonel yaklaşıyor ve anlıyor beni. Sizin gibi iki zırlayıp sonra hesap sormaya başlamıyor. Saçma sapan kıskançlık triplerine girme bana."

Trabzon ÇirkiniTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang