2. Kısım NEXA Bölüm 02

Start from the beginning
                                    

Bu süreçte bizimle ilgilenecek olduğunu düşündüğüm yeni eğitmenimizle birlikte, Savaş Merkezi'nin önündeki uzun merdivenlerden aşağıya doğru iniyoruz. Eminim buradaki herkesin az önce öğrendiklerini hazmetmek için benim gibi zamana ihtiyacı vardır. Yola ulaşana kadar kimsenin ağzını bıçak açmazken, merdivenleri inmeyi tamamladığımızda eğitmenimiz sessizliği bozuyor. "Adım Lanila ve bir hafta boyunca baş eğitmenliğinizi yapacağım."

Kızıl saçlı, alımlı ve tahminimce daha en fazla otuzunda olan kadın, kısa süren tanışma merasiminin ardından eliyle, zar zor görebildiğimiz ve benim için hala gizemini koruyan tepeyi işaret ediyor. Orduya ait alanın neredeyse en ulaşılmaz yerinde kalan ve çevresi ormanla çevrili olan yer hakkında sürekli duyduğum rivayetler her seferinde değiştiği için, aslında orası ile ilgili en ufak bir fikrim bile yok. Bazıları çok gizli bilgilerin bulunduğu arşivler olduğunu söylerken, bazıları ise ordunun gizli deneylerini orada yaptığını ileri sürüyor. Hatta bazıları iyice ileri giderek, gizemli tepede başka boyutlara açılan bir portal olduğunu iddia ediyor. Bunların hepsinin sadece uydurma olduğunu zaten tahmin edebiliyorum. Ancak orası ile ilgili bildiğim tek gerçek, yetkisi olmayanların asla o tepeye gidemeyeceği ve bu sınırlamaya birçok yüksek rütbeli subayın da dahil olduğu. "Uzaktaki binayı hepiniz görüyor musunuz? Oraya ilk ulaşan, seçmeler sırasında yaptığı birinci hatasından eksi puan almayacak. Hadi, daha ne duruyorsunuz?"

Savaş Komtanı Kall'ın verdiği brifing sonrasında sorduğu soru yüzünden aramızdan ayrılan kız hariç, eğer doğru saydıysam yirmi iki kişiyiz. Lanila'nın verdiği komut sonrasında tozu dumana katarak koşmaya başlayan, ne ile karşılaşacaklarını bilmeden, varış noktasına doğru bacakları yerlerinden çıkarcasına koşan yirmi iki kişi... Kan ter içinde birbirleriyle yarışan, bunun orduda hızlı yükselmek için büyük bir fırsat olduğunu hepsinin anladığına inandığım yirmi iki kişi... Kendisine çok az kaldığını, daha hızlı olmasını ve dayanması gerektiğini söyleyen, nefes nefese kalmış yirmi iki kişi...

Tepenin üzerindeki iki katlı binaya neredeyse ulaşmışken bu yarışı asla kazanamayacağımın farkına çoktan varmıştım. Tamam, belki ortalarda götürdüğüm mücadelede sonuncu olma ihtimalim yoktu ama birinci gelmek için de artık çok geçti. En önde koşan ve en yakın takipçisiyle arayı epeyce açmış olan rakibim, binaya tahminimce yaklaşık yüz metre kalmışken, kafasını arkasına çevirip gururlu ve küçümseyici bir ifadeyle onu uzaktan takip edenlere -ne yazık ki bende o gruptayım- bakıyor. İşte ne olduysa o an oluyor ve rakibimin yerinde olmadığım için hayatımdaki bütün iyi şeyler üzerine şükrediyorum.

Sahip olduğu fizikten anladığım kadarıyla, kuvvet konusunda asla boy ölçüşemeyeceğimi düşündüğüm ama o fizikle bu kadar çevik olmasına da çok şaşırdığım erkek aday, o anda görünmeyen bir güç alanına çarpıyor. Hepimiz şaşkın bir şekilde onun yere yığılışını izliyoruz.

Toprak zeminde hareketsiz yatan bedene ulaşmamız çok uzun sürmüyor. Ancak tam ona yardım etmek için kolları sıvadığımız sırada Lanila hepimizi durduruyor. "Korkmayın, sadece bayıldı. Bir kaç saate kendine gelir."

Hepimizi rahatlatan cümlesinin ardından bir süre bizi izliyor ve yaşananları yeterince sindirdiğimize karar verdiğinde konuşmasına devam ediyor. "Bu tepe ve bu bina hakkında bir bilginiz var mıydı?" Kısa bir süre bizden cevap beklercesine duraklıyor; ancak bir şey söylememize fırsat bırakmadan ekliyor. "En azından buraya giriş için yetki gerektiğini biliyorsunuz. Eminim hepiniz, size yapmanızı söylediğim şeyin yapılması gerektiğine ve bu seçmelerde size avantaj sağlayacağını düşündünüz. Ders bir; siz bir takımsınız ve takım olarak ayakta kalırsınız. Göreviniz bilmediğiniz bir yere ulaşmaksa beraber ulaşırsınız. Ders iki; eğer göreviniz bilmediğiniz bir yere ulaşmaksa, önce çevreyi inceleyip risk analizi yaparsınız. Varış noktasının güvenli olduğuna karar verdiğinizde ilerlersiniz."

Tamam da yanımızda teçhizat mı vardı? Ya da üstümüzün emirlerini dinlemese miydik? Lanila, sanki aklımdan geçen soruları duymuş gibi sözlerine noktayı koyuyor. "Tabii ki az önce sizden bu iki derse uygun davranmanızı beklemiyordum. Ancak hepinizin en hızlı şekilde kavraması gereken bir şey var ki, o da daha önce hiç gitmediğiniz ve hakkında sadece seçilenlere verilecek sınırlı bilgi dışında pek bir şey öğrenemeyeceğiniz bir gezegene gideceğiniz gerçeği. Orada birbirinizden başka kimseniz olmayacak. Orada sizin için tamamen güvenli diye tanımlayabileceğiniz herhangi bir yer olmayacak. Hayatta kalmak için gerçek bir takım olmaktan başka şansınız yok. Şimdi hepiniz evlerinize gidin. Ailelerinize on gün boyunca burada kalmanız gerektiğini ve Komutan Kall'ın sizin için hazırladığı bahaneyi söyleyin. Bir sırt çantasını geçmemek üzere almanız gereken kişisel eşyalarınızı yanınıza alın. Yarın sabah saat yedide, tam olarak burada benimle buluşun. Bugünü özel bir gün olarak yaşamanızı tavsiye ederim. Eğer seçmelerde başarılı olursanız, böyle bir şansınız bir daha olmayacak. Sevdiklerinizi tekrar görmeniz için uzun bir zaman geçmesi gerekebilir."

Kadın son olarak yerde baygın yatan genci işaret ediyor ve onunla ilgileneceklerini, merak etmememiz gerektiğini söylüyor. Lanila'nın, az önceki koşu yarışında bizim için aşılamaz bir engel olan görünmez güç alanının içinden geçişini ve daha sonra hiç var olmamış gibi kayboluşunu izlerken gördüğüme şaşırmak yerine, beni bekleyen günlerin ne kadar zor geçeceğini, ne kadar ciddi bir görev için aday olduğumu anlıyorum. 

GaiaWhere stories live. Discover now