"İşte oldu. Şimdi sen gidip güzel bir duş alıyorsun ve ben sana giyecek bir şeyler ayarlıyorum."

"Bunun için mi kaldırdın beni? Duş falan almayacağım. Sen gidebilirsin." dedim yatağımın üzerine otururken. Ellerini bel kıvrımına yerleştirip  bana sert bir bakış yolladığında benim tek düşünebildiğim benden iğrenmiş olduğuydu. Linda her sabah erkenden kalkıp duş alıyor ve özenle hazırlanıyordu. Ben ise bu eve girdiğimden beri bir veya iki kez yıkanma ihtiyacı duymuştum. Ve her seferinde bana giyinmem için verebileceği kıyafetlere korkarak baktığım gerçeği de onunla bana o giydiği kısa eteklerden vermemesini (o bu hataya düşmeden) söylemem gerektiğini hatırlatmıştı. Gerçekten o eteklerle asla rahat hareket edemezdim. Karşımda onu dinlememi bekleyerek dikilmesinden bir sonuç çıkmayacağını anladığında sonunda yanıma oturup derin bir nefes aldı.

"Pekala, ciddi konular konuşmanın zamanı geldi demek." ona cevap vermeden devam etmesini bekledim. Benim konuşacağım ciddi bir konum yoktu. Henüz. Etekler dışında. " Biliyorum, gelişen bir Dünya'da geçmişten gelip ayak uydurmak zor. Ama bir yerden başlaman gerekiyor ve bende sana bu yolda yardım etmek için buradayım."

"Biliyorum."  Ama korkuyorum.

"Artık bir yerden başlamamız gerektiğini düşündüğümden de okula kaydını yaptırdım."

"Ne yaptım dedin?!" kontrolüm dışında yükselen sesimle birlikte hışımla ayağı kalktım. Bunu bana sormadan nasıl yapabilirdi!

"Yaşın sebebiyle okuman gerekiyor Sara. Ve düzgün bir işe girmen için de bu gerekli. Sana düzgün bir hayat kurmaya çalışıyorum."

"Bana sormadan beni okula yazdırman düzgün bir hayata ilk adım mı Linda? Atılacak ilk adımda bile fikrimi sormaman çok büyük incelik." dediğimde Linda ona tepeden bakmamdan rahatsız olup ayağı kalktı. Böylece beni görebilmek için başını kaldırması gerekmedi. Parmağını göğsüme; Kılıcın saplandığı yere bastırıp gözlerimin içine baktı.

"Senden ben sorumluyum. Ezra senin için bir hayat kurmamı istedi ve hakkında hiçbir şey bilmediğin bir Dünya hakkında sana ne sormamı bekliyorsun?"

Ne yapmak istediğimi sormak gerçekten zor muydu? Kendini haklı çıkarabileceği sebepleri bana sunması onu gözümde haklı yapmıyordu. Bastırdığı parmağını itip yanından geçip banyoya gittim. Sıcak su bedenime değdiğinde biraz dahi olsun sakinleştiğimi hissetmiştim. Duştan çıktığımda kenarda duran havluma sarınacağım sırada gözüme çarpan şeyle durmak zorunda kaldım. Kesiğin izi uzunca bir çizgi halinde yeniden berlirmeye başlamış etrafı kızarmıştı. Elimi üzerinde gezindirdim. İdrak etmem birkaç saniyemi alsa da sonunda başımı eğip aynanın yardımı olmadan baktığımda orada olduğunu anlamıştım. Günlerdir görünürde yoktu ama şimdi bir anda ortaya çıkmıştı. 

Kapıya birkaç kez tıklatan Linda cevap vermemi beklemeden, "Çabuk ol geç kalıyoruz."dedi.  Kapının önünden uzaklaştığını ayak seslerinden anlayıp hemen havluma sarınıp banyodan çıktım. "Kıyafetleri yatağına koydum. Hadi hemen hazırlan." 

Odama geçip yatağıma bıraktığı kıyafetlere göz gezdirdim. Şanslıydım ki siyah bir pantolon ve üzerine kısa kollu bordo bir bluz getirmişti. Bu pantolonlarla da her ne kadar rahat edemesem de kısa eteklerden daha iyiydi. Ne olurdu sanki bizim gibi elbise giymeye devam etseydiler? O elbiselerin ne kadar rahat olduğundan habersiz bu rahatsız edici şeylerle ortalıkta dolanıyorlardı. 

Odadan çıkıp salona geçtim. Linda kanepeye yayılmış birkaç gün önce aldığı dergiyi okuyordu. Ah unutmadan Linda yanımdan ayrılmadığı o günler boyunca bana ölü olduğum zaman boyunca değişen birkaç şeyden bahsetme fırsatı bulmuştu. Bunlardan ilki şimdilerde kullanılan yazı olmuştu ki kavramam pek uzun sürmemişti. Yeni şeyler öğrenmeye her zaman eğimli olmuş olmam her şeyi kolaylaştırıyordu. "Hadi gidelim."

Ölümün ElçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin