1. Kısım GAIA Bölüm 11

Start from the beginning
                                    

Cevabını bilmediğim soruların bana yöneltilmesinden bıktığım için sesim istemsizce sertleşiyor "Ben de en az sizin kadar merak ediyorum biliyorsunuz. Ama şu anda beni en çok Christana'ya ne olduğu ilgilendiriyor. Onları uyaran çocuk, ölmeden önce bazı arkadaşlarının isimlerini saydı ve onlara işkence ettiklerinden bahsetti. Acaba Christana'yı da yakaladılar ve ona da işkence mi ediyorlar? İşte bu soru beni gerçekten çok korkutuyor." Irinda, sanki kendi sırası gelmişçesine bana dönüyor ve sakin bir ses tonuyla "Koruyucuların onların peşinde olduğunu söylemiştin. O zaman anlattıklarından, babamın da bu olayın içinde olduğu anlamı çıkıyor. Arkadaşlar, Mavi Özgürlük Lara ile iletişim kurana kadar bana biraz zaman verin. Belki bu süre içerisinde babamdan bir şeyler öğrenebilirim."

Teklif ettiği şey çok riskli olsa da, eğer böyle bir şansımız varsa onu kullanmamız gerektiğini düşünüyorum "Bence çok mantıklı. O zaman..." Mert çılgına dönmüş bir şekilde sözümü kesiyor "Lara, seni bazen tanıyamıyorum. Nasıl böyle bir şeye onay verirsin? Çok riskli, çok riskli..." Bu sefer de Mert'in sözünü Irinda kesiyor "Beni korumak istediğini anlıyorum ama şu anda, belki daha farkına varmamış olabilirsin diye söylüyorum; hepimiz risk altındayız. Az ya da çok olması pek bir anlam ifade etmiyor. Eğer gerçekten saklamak istediklerini öğrenenleri bir şekilde yok ediyorlarsa, o zaman hepimiz zaten yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu nedenle, hala elimizde fırsat varken bu fırsatı kullanalım. Sence de doğru değil mi söylediklerim?"

Kız, Mert'e bakıp onay beklerken, Jake Mert'ten hızlı davranıp araya giriyor "Evet haklısın. Yapacağın şeyin çok cesurca olduğunu düşünüyorum. Umarım hepimiz adına başarılı olursun." Sanki bir anda roller tersine dönmüş gibi. Jake'in Irinda'dan etkilendiği ve nihayet kızın farkına vardığı çok açık olmasına rağmen, bu sefer de sarışın kız sanki Jake'e pas vermiyor "Ben bu teklifi takdir beklediğim için yapmadım. Bu işte ortak olduğumuza göre herkes üzerine düşeni yapmalı ve ben de sadece bunu yapıyorum. Senin de sıran gelecek Jake!" Akademinin yakışıklı ve popüler genci, birden kıpkırmızı oluyor. Her şey normal olsa, onun şu anki görüntüsüne çok gülerdim. Ancak bunu yapmak, şu anda hiç içimden gelmiyor...

Aradan geçen iki güne rağmen hala elle tutulur bir bilgiye ulaşabilmiş değiliz. Ayrıca, her an benimle iletişim kurmasını umduğum bay Lowen'dan da henüz herhangi bir ses çıkmadı. Elim kolum bağlı oturmak bana adeta cehennem azabı yaşatıyor. Christina'nın kayıp oluşu ve bay Lowen'ın ortalıkta görünmeyişi, kesinlikle bir terslik olduğu anlamına geliyor ve bu konuda elimden hiçbir şey gelmiyor. Mavi Özgürlük belki de her şeyin anahtarı ama zaman geçtikçe, sahip olmak üzere olduğum bu altın anahtarın ellerimden kayıp gitmesini izlemekten başka bir şey yapamıyorum. Irinda araştırmasını yaparken Mert, Jake ve ben de, en azından Mavi Özgürlük hakkında bilgi toplamaya çalışmamıza rağmen, öğrendiklerimiz dedikodulardan öteye geçemiyor. Gaia'yı yok etmeye çalışan bir topluluk olarak insanlara lanse edilseler de, eminim bizim gibi bu duruma şüphe ile yaklaşan birçok insan vardır. Bir topluluk neden Gaia'yı, dolayısı ile insanlığı yok etmek istesin? Hiç inandırıcı değil... Hiç değil...

Yeniden Kız Kardeşlerdeyiz ve en azından ortamın beni biraz rahatlatacağını umut ediyorum. En azından Irinda lafa damdan düşer gibi girmeden önce öyle düşünüyordum "Christina yaşıyor. Onu nerede tuttuklarını biliyorum." Hepimizi rahatlatan bu haberi vermek için neden bu kadar bekledi acaba? Belki de yeni öğrendi. Aslında şu anda bu çok da önemli değil; önemli olan altın anahtara yeniden ulaşabilmek için belki bir şansımızın daha olması "Nerede tutuyorlarmış? Nasıl öğrendin?" Irinda sorduğum soruları cevaplarken, hepimiz neredeyse kızın ağzına düşüyoruz "Babam bugün yönetimden onur madalyası aldı haberiniz var mı?"

Bu ne saçma soru şimdi? "Sen söylemezsen nereden haberimiz olacak?" Mert ve Jake benden daha sakin ve ikisi de kıza bunun konumuzla ne ilgisi olduğunu soruyorlar. Irinda da sakinmiş gibi görünmeye çalışıyor ama konuşurken yüzü kızarıyor ve bedeni zangır zangır titriyor "Mavi Özgürlükle ilgili Christina'dan başka yakalamalar da olmuş. Bu konudaki başarılarından dolayı şehrin onunla gurur duyduğunu söylemişler ve onur madalyasına layık görmüşler. Şimdiye kadar bunu size söyleyemedim; çünkü ondan ve bu durumdan çok utanıyorum. Her ne kadar daha önce kabul edemesem de, sanırım benim babam yönetimin en değerli maşalarından biri. Bu konuyla ilgili onu çağırdıkları telefon konuşmasına kulak misafiri olmasam, kendisine madalya verileceğini bana kim bilir ne zaman söyleyecekti. Sonra ben üsteleyince anlatmak zorunda kaldı. Gözlerimin içine baka baka, her bir kelimesinin nasıl gurur duyarak ağzından çıktığını görmeliydiniz. Lafını bitirdikten sonra, yönetimin bu konuda çok hassas davrandığı ile ilgili beni uyarmayı da ihmal etmedi. Yani ulu orta konuşmamam gerekiyormuş. En azından onu tebrik etmek için ofisine uğrayabileceğim konusunda anlaştık. Planım da burada başladı ve tamamen doğaçlama yaparak gelişti. Onu görmeye özellikle erken gittiğim için, oradaki diğer koruyucularla konuşma fırsatım oldu. Geçmişte, babamın yanına uğradığım zamanlarda fark ettiğim ve benden hoşlandığı çok bariz olan genç bir koruyucuyu bulmayı umut ediyordum. Her şey istediğim gibi gittiği için şanslıydım ve çocukla havadan sudan muhabbet edip bana kur yapmasına izin verdim. Tam zamanı olduğunu düşündüğüm bir anda, Mavi Özgürlük konusunu açtım ve onlardan birini görsem, yüzüne tükürerek lanet okumak istediğimi söyledim. Çocuk, önce biraz çekinse de, sonrasında istersem bana birini gösterebileceğini söyledi. Anladığım kadarıyla genç memurun bu davranışı, ciddi bir risk aldığı anlamına geliyordu. Çünkü bana, yapacağımız şeyin tamamen aramızda kalmasını özellikle rica etti. Çocukla beraber binanın derinliklerine doğru ilerlerken, üstlerinden biri bizi gördü ve orada ne yaptığımızı sordu. Bundan sonrasını tahmin edebilirsiniz herhalde. Neyse ki o sırada suçlanacağımız bir şey yapmıyorduk ama yine de, yolculuğumuz o an son buldu ve babamın gelmesini bekleyip, onu tebrik ettikten sonra, soluğu sizin yanınızda aldım. Bugün akademideki derslere girmeme nedenim de buydu."

"Vay canına..." Irinda'nın sözleri bittikten sonra, Jake bu sözleri kendi kendine birkaç defa mırıldanıyor. Mert ise her zamanki sonuca odaklı tavrıyla "Peki şimdi ne yapacağız? Bir fikri olan? Christina'yı Koruyucuların binasından kurtarmak aklınızdan geçmiyor değil mi?" Aslında tam olarak aklımdan geçen buydu ama nasıl yapacağımız konusu benim için asıl sorundu "Onu kaderine mi terk edelim yani? İstediğin bu mu?" Mert içindeki canavara teslim oluyor "İsterseniz gitmişken oldu olacak bütün binayı da ele geçirelim. Ondan sonra da yönetime gider -hadi ikileyin, asıl yöneticiler geldi. Siz bundan sonra çocuk bakıcısı olarak görev yapacaksınız- filan deriz. Uzun süredir bir rüya görüyoruz ve artık bu rüyadan uyanmamız gerek. Yaşam süremin şu anki yaşımla sınırlı olmasını gerçekten istemiyorum." Bu çocuğun ölüm korkusunu ne yapacağız? Bir bilsem... "O rüya artık gerçek oldu. İstesen de istemesen de..."

Oturduğumuz masanın anılarındaki huzur, şimdi yerini kaosa bırakıyor. Geçmişin sıcak arkadaşları, bugün korkunun soğuk yüzünü iliklerinde hissediyor. Yaşadığımız karmaşa ve çözümsüzlük nedeniyle içine girdiğimizi tartışma ortamı uzayıp gidiyor. Tam gerginlikten bitap düşüp "Yeter!" diye bağırmak isterken, oturduğum sandalyeye yirmili yaşlarda bir genç erkek yaklaşıyor "Özgürlük için..." Mavi Özgürlüğün parolası olduğunu hemen anlıyorum. Ne demem gerekiyordu benim? Fedakarlık... Hah "Fedakarlık gerek." Çocuk gülümsüyor "Sen Lara olmalısın. Arkadaşlarınla birlikte beni takip edin. Bay Lowen'ın selamı var."

GaiaWhere stories live. Discover now