1. Kısım GAIA Bölüm 07

En başından başla
                                    

Jake hala sakinliğini koruyor "Bunun ne olduğunu öğrenmeliyiz Lara." Ancak ben onun kadar sakin değilim "Bir bu eksikti. Zaten başımızdaki sorunlar yetmezmiş gibi, ne olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz olmayan bir yenisi daha eklendi." Lütfen teker teker gelin...

"Ortada bizden çok daha büyük bir şey var ve biz bunun için çok küçüğüz. Kendimi çok çaresiz hissediyorum." Cümlemin sonlarına doğru sesim titriyor ve Jake beni sakinleştirmek için yapabileceği en doğru şeyi yapıyor. Arkadaşım bana sıkı sıkı sarılırken buna ne kadar ihtiyacım olduğunu fark ediyorum. Ben bu anın tadını çıkarırken bir süre sessiz kalıyoruz. Bir an için aklımdan bu yakınlaşmanın annemin hayalini kurduğu şey olup olmadığı geçse de, hemen silkinip bu düşünceyi üzerimden atıyorum. Bana çok yakın olan sevgili arkadaşım için bu kadar art niyetli düşünmem nedeniyle gerçekten kendimden utanıyorum.

Jake sakinleştiğimi gördüğünde yeniden söze giriyor "Peki bu konudan Irinda ve Mert'e bahsedecek miyiz?" Çok basit bir soru olmasına karşın cevabı bilmiyorum. Arkadaşım benim bocaladığımı fark edince kendi fikrini söylemeye karar veriyor "Bence diğerlerine anlatmalıyız. Bu işte beraberiz ve çok uzak bir ihtimal gibi görünse de, belki babanın yaptığı kayıtlar bulduğumuz şeyle ilgilidir. Ne dersin?" Vakit kaybetmeden onu onaylıyorum "O zaman sabah onlarla erkenden buluşup bildiklerimizi anlatalım. Sen onlara haber verirsin. Sanırım ben birazdan yatağıma kıvrılacağım. Çok yorgun hissediyorum. Anlaştık mı?" Arkadaşımı uğurlarken annemle göz göze gelmemeye dikkat ediyorum. Bir de ağlamaktan kızaran gözlerimi ona anlatmak için uğraşamam. Gerçekten çok yorgunum...

Akademi'de dersler başlamadan yaklaşık on beş dakika önce arkadaşlarımla buluşuyoruz. Böylece, dün akşam Jake'le beraber bulduğumuz garip detaydan haberdar olan kişilerin sayısı dörde yükseliyor. Irinda'ya dikkatle baktığımda, geçtiğimiz günlerdeki melankolik halinden kurtulduğunu görebiliyorum. Sanırım babasıyla aralarındaki problemleri hallettiler. Sarışın güzel kız belki de ilk defa herkesten hızlı davranıp sorulması gereken soruyu soruyor "Peki şimdi bayan Christina'yı mı gözlemleyeceğiz. Eğer bir şeyler bulmak istiyorsak böyle yapmalıyız değil mi?"

Onun bu olumlu halinin bana verdiği huzurla -son zamanlarda çok sık yaşadığım bir duygu değil- "Evet ama tahmin edeceğiniz gibi bunu belli etmeden yapmalıyız. Gerekirse okul dışında da bunu yapmalıyız. Babamın ne aradığını ya da ne bulduğunu öğrenmeliyiz." Mert haklı olarak soruyor "Peki şimdi önceliklerimizi mi değiştiriyoruz? Beni yanlış anlamayın, olayı netleştirmek için soruyorum. Kanyon konusunu..."

Son cümlesi, aramızdaki herkesin ona elinde tuttuğu nükleer bombayı hatırlatmak isteyen gözlerle bakmasıyla kesiliyor. Çevrede bizi duyabilecek insanlar olduğunun farkına varan Mert sözlerine sadece bizim duyabileceğimiz bir sesle devam ediyor "Kanyon konusunu rafa mı kaldırıyoruz? Sonuçta her ikisi ile birlikte uğraşmaya ne enerjimiz ne de zamanımız var. Öyle değil mi?"

Yine her zamanki gibi aramızda mantığın sesi olmak ona düşüyor. Soruyu cevaplayan ben oluyorum "Bence şu anda kanyonla ilgili bütün yollarımız tıkalı. Hastanede bulmayı umduğumuz bilgilere ulaşamadık. En azından başka bir plan kurana kadar bence Christina konusuna yoğunlaşmalıyız. Ama bu sırada aklınıza bir fikir gelirse zaman kaybetmeden paylaşın tamam mı? Hadi, neredeyse ders başlayacak. Bir an önce sınıfa gidelim." Kısa görüşmemizin ardından akademinin koridorlarında koşar adımlarla ilerliyoruz...

Sabahki dersimiz olan "Bilimsel Çözüm Üretme Teknikleri" genelde tartışma ve fikir alış verişi şeklinde işlendiği için, en azından kendi adıma, beni ele geçiren düşüncelerden biraz olsun kurtulup kafa dağıtmamı sağladı. Ancak şu anda, öğleden sonraki dersimize girmek üzereyim ve dersin öğretmeni "Christina."

Jake gerginliğimi fark etmiş olacak ki yanımdan geçerken "Sakin ol Lara!" deyip gülümsüyor ve iki arkamdaki sıraya oturuyor. Zaten Araştırma Bölümü'nde toplamda on iki öğrenciyiz ve bu da üç kişiden oluşan sıralarla toplamda dört sıra ediyor.

Christana'nın verdiği dersin adı "Gaia'da Gelişim ve Bilim." Tamamen Gaia'ya özel şartlar üzerine konumlandırılan bu ders, yaşadığımız hayat göz önüne alındığında, belki de en özel bilgileri içeriyor. Gaia'daki genel sorunlar, şehrin yapısı, bilimsel davranış zorunlulukları, bilimin Gaia'daki gelişimi gibi konuları içeriyor ve açıkçası benim en sevdiğim derslerden biri. Ancak diğer günlerden farklı olarak bugünkü amacım, dersi dinlemekten çok öğretmenimizin davranışlarını incelemek ve bundan bize bilgi verebilecek bir şeyler çıkarabilmek.

Christina derse girdiğinde her zamanki gibi bana gülümsüyor. Aman Tanrım... Daha önce aklıma gelmeyen bir olasılık o anda zihnimde yeşeriyor. Yoksa... Yoksa Christina ve babam... Hiç sanmıyorum...

Beni çok rahatsız eden bu olasılığın düşüncesi, meyve vermesine fırsat vermeden onu kökünden budamamla sonlanıyor. Rahat bir nefes alıyorum -olasılık halen orada ama en azından şu anda buna inanmayı reddediyorum-. Peki her ders başlamadan önce, beni gördüğünde öğretmenimin yüzünde şekillenen bu gülümsemenin nedeni ne?

Christina sarışın, uzun düz saçları, yeşil kocaman gözleri, yaklaşık bir metre seksen santimetre boyu ve düzgün fiziğiyle birçok erkeğin kalbinde taht kurabilecek bir kadın. Ayrıca yüksek zekası, bana göre öğretmenime ayrı bir çekicilik katıyor.

Bugünkü konu "Gaia'yı daha güzel bir şehir yapmak için öneriler" başlığı altında projelerimizin sunumunu içeriyor. Son birkaç günde hayatımda oluşan karmaşa nedeniyle, derse çok iyi hazırlandığım söylenemez. Sadece sınıfa elim boş gelmemek için, daha önceki fikirlerimden fark yaratabileceğini düşündüğüm birini, zaman problemi nedeniyle yarım yamalak hazırlamış durumdayım.

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin