1. Kısım GAIA Bölüm 05

En başından başla
                                    

Yapay bir şelalenin yanında bulunan banklarda arkadaşlarımla buluşuyorum. Mert, birbirimize "Merhaba," dememize bile fırsat vermeden hemen konuya giriyor "Bugün ne gördüğümüzün farkındasınız değil mi? Şehrin bu kadar yakınında bulunan o boyutta bir yapıdan sizce yönetimdekilerin haberdar olmaması gibi bir ihtimal var mı?"

Beklemediğimiz bu soru hepimizin kafasını karıştırıyor ve Mert ekliyor "Peki yüzyıllardır bu yapıyı ilk bulan biz miyiz? Hiç sanmıyorum!". Irinda sessizliğini korurken Jake söze giriyor "Ne demek istiyorsun? Birileri burayı buldu ama kimseye ne gördüklerini söyleyemediler mi?". Mert cevaplıyor "Burada üç ihtimal görüyorum. Birincisi ilk bulan biziz, ki bundan çok şüpheliyim. İkincisi, birileri buldu ama bize saldıran şey, robot, off her neyse, onları yok etti, ki bu durumda o bölgede bulunması gereken en az bir enkaz aramızdan kimsenin dikkatini çekmedi. Üçüncü ihtimal ise, ki en kötü ihtimal de bu bence; birileri burayı buldu, yönetim olayı öğrendiği zaman o kişiler ortadan kaldırıldı."

Parka gelirken birçok olasılık aklımdan geçmişti ama düşündüklerim genelde orasının ne olduğuyla ilgiliydi. Benim için öncelikli sorun buydu ve ne yapacağımıza karar vermek ikinci sıradaydı. Mert'in sözleri, üzerinde biraz kafa yorduktan sonra öncelik sıralamamı değiştirmeme neden oluyor. Nefesimin boğazıma düğümlendiğini hissedebiliyorum ve üzerimizde oluşan bu baskıdan kurtulmak için bazı cevaplar bulmamız gerekiyor. Bence aklımızdan geçen her şeyi tüm açıklığıyla konuşmalıyız.

"Ne olursa olsun bundan sonrası bizim için çok tehlikeli. Mert'in az önce sıraladığı şıklardan üçüncüsü, her ne kadar öyle olmasını istemesem de en mantıklı seçenek gibi duruyor. Kısaca, şehir kurulduğundan beri bizden saklanan bir şeyi bulduğumuzu düşünüyorum. Ayrıca yaşadığımız yerin katı kurallarını hepimiz biliyoruz. Açıkçası keşfimizi birilerine anlatarak geleceğimizi -tabi eğer bir gelecek şansımız olursa- riske atmak taraftarı değilim. Bence her şeyi gizli tutmalıyız. Sadece dördümüzün arasında kalmalı. En azından bir şeyler öğrenene kadar."

Şelaleden gelen tatlı su sesi ve hoparlörlerden gelen kuş sesleri bile bize huzur vermeye yetmiyor. Sonunda söze giren her zamanki utangaç tarzıyla Irinda oluyor. Titrek bir sesle "Hepimizin başı büyük belada, çok büyük. Lütfen bu işin peşini bırakalım... Lütfen..." Kızın etkileyici mavi gözleri artık yaşlı ve korkaklar. Anlaşılan yaşadıklarımız, zaten babasıyla problemleri olan kıza bize geldiğinden daha ağır geldi. Çünkü onun dışındaki üç kişi, hala mantıklı bir şeyler söyleyebiliyor ama o, mantıktan çok korkunun sarmaladığı bir sisin içinde kayboluyor.

Irinda'nın sözleri, zaten sağlıklı olmayan dengemi bozmaya yetiyor. Kaşlarımı çatarak sertçe söze giriyorum "Ne yani, hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam mı edelim? Yaşımız geldiğinde ürememize izin verilenlerden biriyle -eğer şanslıysak sevebileceğimiz biriyle- evlenir mutlu mesut yaşarız öyle mi? Orasının ne olduğunu hiç merak etmiyor musun? Belli ki bu şehirde bildiğimizden daha fazlası var ve eğer bizden bunca zaman saklama zahmetine girdilerse eminim bunlar çok önemli şeyler." Son cümlemde sesim biraz yükselir gibi oluyor ama hemen kendime hakim oluyorum. Çevreden geçen birileri söylediklerime asla kulak misafiri olmamalı "Ben bu işin peşini asla bırakmayacağım!"

Jake'in yüz ifadelerinden beni onayladığı belli oluyor "Hey, sakinleşin biraz." Sesindeki heyecan, Irinda'dan bize de sıçramak üzere olan korkuya engel oluyor. Bana dönüyor "Peki diyelim ki bütün gördüklerimizin arkasındaki gerçekleri öğrenmeye karar verdik. O zaman bunu nasıl yapmayı planlıyorsun?" Doğru söylüyor. Bu noktadan sonra bir plan yapmalı ve hepimiz o plana uymalıyız.

Bana biraz zaman kazandıracağını ümit ederek "Herhangi bir fikri olan?" diye soruyorum. Tahmin ettiğim gibi, herkes kendince bir şeyler mırıldansa da net bir fikri olan yok. Peki gerçekten ne yapmamız gerek? Çok riskli olduğu için oraya bir daha gidemeyiz. Dolayısı ile araştırmamıza şehir sınırları içinde devam etmemiz gerekiyor.

Eğer Mert'in teorisi doğruysa, geçmişte hayatını kaybeden birilerinin ölüm raporlarında şüpheli bir şeyler olmalı. Eğer bu kişileri bulursak ve eğer hala yakınları hayattaysa, belki bir şeyler bilip bilmediklerini sorabiliriz. Gerçi biraz samanlıkta iğne aramak gibi olacak ama yine de denemeye değer gibi duruyor. Diğer bir seçenek de yönetimin elindeki gizli arşivlere ulaşmak olabilir ancak bence bu seçenek kanyona geri dönmekten daha riskli. Eğer varlığından bile emin olamadığımız bu arşivlerin nerede saklandığını bulsak bile sonra ne olacak? Yönetim katına elimizi kolumuzu sallaya sallaya gidip "Merhaba biz geldik. Bizden bir şeyler sakladığınızı düşünüyoruz da... Müsaadenizle arşivleri inceleyeceğiz. Lütfen kenara çekilin ve hazırolda bekleyin!" mi diyeceğiz?

Durum ile ilgili biraz daha kafa yorduktan sonra, bizi bazı cevaplara yakınlaştırabilecek olduğunu düşündüğüm fikrimi diğerleri ile paylaşmaya karar veriyorum. "Arkadaşlar, bence geçmişte şüpheli bir şekilde hayatı sona eren kişileri araştırmalıyız. Eğer Mert haklıysa, mutlaka geride bir iz bırakmışlardır. Bu konuda annemden yardım almayı düşünüyorum."

Son cümlemin ardından arkadaşlarım "Hani hiç kimseye söylemeyecektik," dercesine bana bakıyorlar. Onları hemen rahatlatıyorum "Tabii ki anneme konuyla ilgili hiçbir şey anlatmayacağım. Sadece onun hastanedeki konumunu kullanmayı düşünüyorum. Yani kısacası hepimiz aynı fikirdeysek şimdilik top bende ve bu yalnız halletmem gereken bir şey. Siz bu süreçte olabildiğince normal davranmaya çalışın. Bizi kimsenin duyamayacağı güvenli bir yerde buluşmadıkça, bu konuyu asla konuşmamalıyız."

Mert ve Jake, kendimi tehlikeye attığımı düşündükleri için planımdan rahatsız olsalar da, daha iyi bir seçenek sunamamaları nedeniyle kabul etmek zorunda kalıyorlar. Irinda ise halen yaşadığı şoku atlatabilmiş görünmüyor. Sanırım Jake benim planımı kabul ettiği için, o da kendisini kabul etmek zorunda hissediyor. Aşkın gücü böyle bir şey olsa gerek... Daha bu kadar yoğun bir duyguyu yaşamadığım için, ne denli güçlü olabileceğini sadece hayal edebiliyorum. Yarın Akademi'de dersim olmadığından, belki annem hastaneye yanında gitmeme izin verir ve planımı bir an önce uygulamaya başlarım.

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin