when i first held you i was cold

3.5K 160 31
                                    

y/n: bunu geçen yazın sonunda yazıp unutmuşum. aylarca taslaklarımda tozlandıktan sonra geçen gün hatırladım ve @directioner401 benden çerezlik bir şeyler isteyince biraz düzenleme ile saldım çayıra vesselam.

yani bunu yeni yazmadım, zaten vardı sadece yayınladım. o yüzden "hani onu/bunu yazmaya vaktin yoktu bunu nasıl yazdın!!!!" diye atara gelmeyin bak olanlar oldu çünkü, hissettim ben, öperler :d

uyarılar: depresyondan gökkuşakları ve tek boynuzlu atlara geçiş. tüm fic bununla ilgili. ve bir de flowercrown!harry çünkü.... Gerçekten bir "çünkü"ye ihtiyacınız varsa şu üzerime yapışan profil resmime bir daha bakın. Margarin için Sana neyse, Kurabiye için de flowercrown!harry odur.
+1700 kelime.

i. yağmur

Ve sonra, küçük bir yağmur damlası barın paslı tentesinden kayarak yere düştü.

 Sıcak temmuz ayına hiç yakışmayan soğuk bir yağmurun altında sırılsıklam olmuştu genç adam. Alnının üzerinde bir dalga simgesini andıracak şekilde stillendirdiği kahkülünden birkaç damla burnunun ucuna düştü. Elinin tersiyle yüzünü gıdıklayan damlaları silip odd's isimli mini barın tentesinin altına sığındı. Tebelanın hemen altında yağmurun dinmesini beklemeye başlamıştı. Yakınlaşınca tabeladaki ışığı yanmayan T harfini farketti. Ampülleri patlamış olmalı, diye düşündü. Yoksa kimse böyle bir elektrik tasarrufuna girmez.

Gerçi burası da gördüğü en iyi bar sayılmazdı. Hafifçe arkasını dönüp dandik sayılabilecek kapısına ve tozdan ötesini göstermeyen pencerelerine baktı. İçeriden anlamsız konuşma sesleri gelmeseydi, terk edilmiş olduğunu bile sanabilirdi.

Derin bir nefes alıp odağını yağmur damlalarıyla dövülen caddeye çevirdi. Yağmur sanki tüm iradesini ortaya koymuş gibi yağıyordu. Büyük su damlaları caddenin karşısındaki çeşitli dükkanların görüntüsünü bulanıklaştırmıştı. Louis kendini uyduruk kamera efektlerinden biriyle çekilmiş bir fotoğrafa bakıyor gibi hissetti. Tek farkı kıpırdıyor olmasıydı.

Saçından yüzüne damlayan suyu tekrar elinin tersiyle silip etrafına bakınmaya devam etti. Görünürde kimse yoktu. Karşı caddenin tenteleri altına sığınmış birkaç adam silüetinden başka. Birkaç parça ne idüğü belirsiz ingilizvari dükkan, zengin işi görünen bir kahvehane ve tepesinden kızılderili çadırlarını andıran devasa dumanlar püskürten bir fırın.

Ruh hali gittikçe daha da depresifleşiyordu. Londra yine mutsuzluğunun acısını masum insanlardan çıkarmaya çalışıyor gibi tüm bedenini griye boyamıştı. Huzursuz, kara bulutlarını bir elbise gibi üzerine giymiş, göz yaşları ile tüm pisliğini ve hüznünü temizleyebileceğini sanmıştı. Eve Temizleyemezdi ama. Çünkü her yer griydi artık. Güneş küsmüştü. Şimdilerde bulutların arkasından dünyaya siktirip gitmesini ve kendi başının çaresine bakmasını söylüyor olmalıydı. Eğer olsaydı bu canavarlar gezegenine bir de orta parmak sallardı diye düşündü, Louis. Hakkıydı.

Yine de neşesi gibi ışığı da sönmüş "T" harfine takıldı kafası. Düzelir umuduyla bir iki yumruk geçirdi tabelanın plastik kapağına. Küçüklüğünden beri her şeyi vurarak düzeltebileceği gibi bir içgüdüsü vardı. Fakat işe yaramamıştı, içi açıp bakılmalı, diye histerik sayılabilecek bir düşünce belirdi mavi gözlerinin ardında. Ona neydi ki? Odd's fena bir isim sayılmazdı.Todd's markasından daha alımlı göründü birden gözüne ve peşini bırakmayı tercih etti.

Bir meşgale bulmalıydı kendine yağmur dinene kadar. Bir sigara içebilirdi. Cebine sokuşturduğu ıslak parmaklarına değen, neredeyse hamura dönmüş karton paketi çıkarıp beyaz kağıtlara sarılmış kaliteli tütünü ince dudakları arasına sıkıştırdı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 31, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

when i first held you i was coldWhere stories live. Discover now