Galatriel, gözlerini ona dikti ve ona baktı. Bu daha önce tanıdığı adam değildi üzerindeki. Hayır, tanıdığı küçük çocuğun bu yetişkin adamla yakından uzaktan alakası yoktu. Rhys elini onun saçlarına doladı ve sertçe çekti. "Galatriel" diye hırladı. Artık kendi sesine sahip değil gibiydi. "Onu mu düşüyorsun?" derken kızgın gibiydi. "Aoda'yı mı beni mi istiyorsun?"

Kadının gözleri kılıca doğru kaydı elinde olmadan. "Ben" diye fısıldadı ve durdu. Sanki ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Aoda'nın nefret ve öfke dolu titreşimleri ikisini de sarmalamaya başlamıştı bile. Rhys, gözlerini kapatıp başını yana eğdi ve tekrar kadına baktı. Saçlarını daha da sertçe tuttu ve onu kendisine bakmaya zorladı. "Galatriel" diye bağırdı.

Galatriel, tekrar ona döndü. Rhys, onu uyarırcasına kalçasına tokat attı. Yavaşça doğruldu ve onu sertçe ters çevirdi. Yüzünü saçlarına gömdü ve boynundan aşağı doğru derin nefeslerle kokusunu içine çekti. "Öyleyse sana başka türlü davranamam" diye fısıldadı. "Hak ettiğin bu çünkü" dedi. "Bunu sende biliyorsun"

Dilini omurgasından aşağı doğru gezdirdi. Kalçalarına geldiğinde durdu ve doğruldu. Kendisini bir anda kadının içine itti. Galatriel, bu hamleyi beklemiyordu ki kasılıp titremeye başladı. Acı çekmiyordu. Aksine daha da zevk alıyordu. Kalçalarını havaya kaldırıp ona daha da yaklaşmaya çalıştı.

Rhys, kadının saçlarından yakaladı ve onu kendine doğru çekti. Kadının bedeni yay gibi gerildi. Kendini her seferinde daha da sert bir şekilde içeri gömüyordu. Galatriel'in başı kılıca dönüktü ancak yaşlar dolmuş gözleri onu göremiyordu. Zevk o kadar yoğundu ki ağladığını fark etmemişti bile. Sadece inleyebiliyordu. Başka türlü bir ses çıkarabileceğini sanmıyordu da.

Rhys onu daha da sert çekti ve kadının bedeni havalandı. Galatriel'in karnına sarılıp onu sıkıca kendisine bastırdı. İkisi de dizlerinin üzerindeydi şimdi. Erkek yüzünü onun boynuna gömdü. Eli saçlarından aşağı kaydı ve göğüslerini avuçladı. "Beni onunla beraber olmak için kullanmayı seçtin" diye fısıldadı kulağına. "Şimdi bende seni kendi zevkim için kullanacağım"

Genç kadın başını hayır anlamında iki yana salladı ama neye itiraz ettiğini kendi de bilmiyor gibiydi. Rhys, daha da sert ona sahip olmaya başladı. Galatriel, çığlık attı. "Bu beni daha da lanetler mi?" diye sordu kadının kulağına. "Bir cadıyı böylesine kirletmek. Ya da senin beni kirlettiğin gibi kirletmek daha da lanetlenmeme neden olur mu, Galatriel?"

Galatriel, kolunu arkaya atıp onun ensesine sardı ve erkeği kendine doğru çekti. Dudaklarıyla erkeğin dudaklarını susturdu. Öpüşmeleri ve hareketleri çok sertti. Rhys'in eli iyice aşağı indi ve kadının bacaklarının arasını okşamaya başladı. Kadının eli erkeğin bileğini tuttu onu daha da kendisine bastırıyordu.

Gelmeye çok yakındı. İkisi de rehavetin hemen sınırında geziniyordu ancak ne Rhys ne de Galatriel bunun bu kadar çabuk bitmesini istemiyordu. Kadının tadının yanında metalimsi tuzlu bir tat erkeğin ağzına doldu. Rhys başını kaldırıp baktı. Galatriel'in alt dudağı kesilmiş ve kanıyordu. Kendi dişlerinin ağzının içinde kalabalıklaştığını hissedebiliyordu.

Bu onu durdurmaktan çok uzaktı. Bu zevkten mahrum kalamayacak kadar kendinden geçmişti. Rhys, dişlerinin uzayıp sivrilmesini önemsemeden tekrar kadını öpmeye başladı. Belli ki Galatriel'de bunu önemsemiyordu ki açlıkla erkeğe cevap vermeye başladı.

İçindeki erkekliği de kadınlığıyla hunharca oynayan parmakları da giderek daha sert ve acımasızlaştı. İlk kasılma ve titremeler genç kadını hazırlıksız yakaladı. Zevkin doruklarına ulaşmıştı artık. Galatriel, erkeğin vücuduna dayalı bir halde boşalmaya başladı. Onu içinde tutan kasları bir kasılıp bir gevşiyor erkeği içinde sıkıştırıyordu.

Genç kadın dudaklarını çekti ve çığlıkları ormanın huzurlu sessizliğini doldurdu. Çok geçmeden Rhys'in darbeleri hızlandı ve kendisini bir anda geri çekti. Spermleri çimlerin üzerine saçıldı. Genç adam nefes nefese ve rahatlamış bir şekilde Galatriel'in yanına uzandı.

Düşünmek istemiyordu. Bunun için ve pişmanlık için çok geç kalmıştı. Pişmanlık duymuyordu. Yaptıklarından ve konuşmasından pişman değildi. İçinde olanları söylemişti sadece. Galatriel, onunla sevişirken bile Aoda'yı arzuluyorduysa bu onun sorunuydu. Rhys, onu düşünebilmesi için arkasını çevirmeyi ve kendisini görmemesini sağlamıştı.

Genç adam ellerini saçlarının içinden geçirdi ve bütün gücüyle kendini ayağa kalkmaya zorladı. "Bir şeyler yiyip yola çıkalım" dedi sertçe. "Daha fazla oyalanmak istemiyorum artık" dedi ve ormanın içinde kayboldu.

Galatriel'in titremeleri ve kasılmaları yeni yeni hafiflemeye başlamıştı. Genç kadın derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Minik maymun Marin, kadının yanına geldi ve endişeyle ona doğru uzandı.

Genç kadın ayağa kalktı. "Endişelenme, Marin" diye fısıldadı. "Bitmesine çok az kaldı." Gözlerini az önce Rhys'in kaybolduğu noktaya dikti ve hafifçe başını salladı. "Sandığımızdan daha da az" diye fısıldadı kendi kendine.

&

CAMELOT SERİSİ 1. KİTAP- CAMELOT PRENSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin