10- Üç Gecelik Yolculuk

Start from the beginning
                                    

"İnan bana onlar da seni şimdiden özlemişlerdir." Amenia göz yaşlarını silerek sesin sahibine baktı. Kısa gri saçlı, kısık gözlerindeki gri rengi parlayan geniş omuzlu yabancıya döndü.

"Ama benim ailem, eminim evde kutlama yapıyorlardır. Parus gitti, ondan kurtulduk ne mutlu bize, diyorlardır." Gülerek konuşmaya devam ediyordu. Amenia'nın onu tanımadığına emindi artık. Otuz arf sonra onu bu haliyle öz kardeşi bile tanıyamazdı. İlk renkli kanat tüyü gri renkli olunca yüzündeki çocukluk günler içinde gidivermiş, yerini kemikli ve erkeksi bir ifade almıştı. İki ay içinde boyu ve kanatları on karış uzamıştı. Bedeni kaslanmış, sesi gürleşmişti. Boyu Herradenlere göre epey uzun, Gama ırkına göre tam idealdi. Bir de ailesindeki en büyük kardeş olmanın verdiği sorumluluk hissi vardı yüreğinde. Erkenden temel eğitimi bitirip Gama Şövalyesi olamak için eğitimlere başlamıştı. Şimdi ise gönüllü olmuştu. Bunun bir çok nedeni ve sebebi vardı.

Çocukluğundan beri değişmeyen tek şey saç rengi olmuştu. Ailesinden miras bir kalıtım olan gri saçı yüzünden küçükken çok alay edilmişti Parus'la. Ama anlaşılan Amenia bunu fark edememişti. Ona, eskiden aynı okulda okuduklarını, bir aralar dost olduklarını söylemeyecekti. Amenia'nın hatırlamasını beklemeye karar verdi Parus.

"Bence öyle düşüme, eminim senin gitmene üzülmüşlerdir," demişti uzun bir sessizlik ardından Amenia. Bunun üzerine arabadaki herkes bu konuya dahil olup kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı.

***

Neredeyse üç saat geçmiş, araçtaki herkes birbiriyle tanışmıştı. Amenia'nın onların grubunda olmasını istemeyenler bile ön yargılarından ayrınmıştılar. Araçları ormanın sonundaki düzlükte durmuştu. Hayvanlar biraz dinlenecekti. Üstelik henüz onlarla ilgilenecek kimse arabaya binmemişti. Birbirlerine sorular sorup tahmini varsayımlarda bulunmaya devam ediyorlardı.

"Daha önce hiç bu kadar güneye gitmemiştim. Şu an neredeyiz?" diye sordu Amenia.

"Galiba hâlâ ilim ormanındayız," diye cevap verdi karşısında oturan Gama. Arabadaki diğer Gamalardan daha iri ve kalın sesliydi bu gönüllü. Adının Tamh olduğunu söylemişti. Neredeyse şişman denilecek kilosu vardı. Kocaman ağzı kulaklarına varana kadar gülümsüyordu. Ön dişleri ayrıktı ve sesli gülmeyi huy edinmişti. Kendisine özgü silahıyla uğraşarak verdiği cevabın onaylanmasını bekliyordu.

"Sanmıyorum, ağaçlar çok geride kaldı. Bence çoktan Pierya sınırlarına girmişizdir. Baksanıza yeni arabalar da geliyor buraya." Arabanın kapısına yaslanmış eliyle düzlüğe uçarak gelen yeni arabaları gösteriyordu Parus. Haklıydı da. Diğer şehirlerden gönüllü olanlar da bu düzlüğe geliyorlardı.

"Onu bunu bilmem de, çok şanslılar şunlara bak! Ormandaki uzun ağaçlar yüzünden, aptal luydların yorgunlukları yüzünden yolun tüm külfetini çekelim; şu şanslı Herradenler rahat rahat uçarak gelsinler buluşma noktasına! Sanki biz değil de onlar Alabanos'dan geliyor!" Kıskançlıkla söyleniyordu diğer Gama, Gawan. Ayağa kalkmış, kapıdan sarkarak düzlüğe konan arabalara bakıyordu. Fit bedenine cuk oturan zırhı ihtişamla parlıyordu. Atik ve çevik olduğu her halinden belliydi. Ses tonundan ve homurtularından anlaşıldığı kadarıyla kendisine düşkün ve kibirli biriydi. Üstelik siyah saçlarının tıraşı çok farklıydı; yanları kazıtılmış, tepesinde bir tutam saç kalmıştı. Gönüllü olduğu için bu absürt modeli yaptığını söylemişti diğerlerine. Amenia bunu komik bulmuştu. Gawan saçını kazıtsa da eski alışkanlığını yenememişti; elleri saçlarını arkaya attırmaya her daim hazırdı.

Bir müddet kendi aralarında konuşmaya devam ettiler. Ama Amenia "Başımızda kimse olmayacak mı?" sorusuna net bir cevap alamamıştı. Oysa babası onlarla ilgilenecek birisi olacağını söylemişti. Babasının sesi kulaklarında çınladı.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Where stories live. Discover now