saklı bahçe 14 bölüm

Start from the beginning
                                    

Mirabelle, çocuklarla mutfakta kahvaltı yapıyor, eliyle Karloo'nun kızarmış ekmeğine nutella sürüyordu. Elizabeth ise, bardağındaki kakaolu sütü içerken, dudakları bulama kahverengi olmuştu. Üstüne ağzını süreceği an Coretta, hızla masadan aldığı peçeteyi dudaklarına bastırdı. Raina, elinde ki cam mavi çiçekli porselen demlikten, genç kızın fincanına çay dökerken Mirabelle, çikolatalı ekmeği küçük velede verdi ve tabağına ince dilimlenmiş peynirler alıyordu.

''Bay Nicholas, kahvaltıya inmeyecek mi? Diye soran Raina, güler yüzüyle Mirabelle'ye bakışlarını dikmiş, öylece dururken Karloo, ise meraklı gözlerini sevgilisinden ayırmıyordu.

''Birazdan gelir'' Diyen Mirabelle'den sonra, açık kapıdan içeri giren genç adam, her zamanki gibi, baş koltuğuna kasılmış yüzüyle yürüyerek, karısının yanında ki sandalyesine, yavaşça geçti. ''Herkese günaydın'' Diyerek boğuk sesle konuşurken, siniri hala üstündeydi.

Mirabelle ve çocuklar, hizmetliler dahi '' günaydın '' diye karşılık verirken, sesindeki tonu anlamıştılar. Önlerindeki tabaklarına devam etmeye başladıklarında ise Raina, Nicholas'ın fincanına çay dolduruyordu.

''Bu gün nasılsınız efendim? Sağlığınız nasıl?

''Çok iyiyim Raina! Bu evde sağlığımı düşünen, birilerinin olması ne büyük lütuf! ''diyerek bakışlarını karısına çeviren Nicholas, karşısında sadece fincanla çay içişini izliyordu.

Mirabelle, adamın dediklerini hiç kayde almadan, direkt önündeki peynirleri gümüş bıçakla keserken ''Bizi es mi geçiyorsun? Senin için endişelendik, ama çok şükür ki yediğin iğnelerden sonra iyileştin!'' Dedi . Ağzına aldığı lokmayı çiğnerken, aklına yaptığı koca iğneyle, attığı çığlığı geldiğinde, gülmemek için kendini zor tuttu.

''Gözleri mi yaşartıyorsun Mirabelle, duyan da senin gerçekten, benim üstüme düştüğünü düşünür. Oysa bana yaptığın o koca iğneden sonra, diğer iğnelerin küçük olduğunu görünce, senin ne yapmaya çalıştığını geçte olsa anlamadım ''Diyen Nicholas sinirle tabağındaki salamları, midesine indiriyordu.

Genç kız boğazına takılan lokmayla, öksürmeye başladı ve hızla çayından yudum alırken, Kaarlo korkulu gözlerle sevgilisine bakıyordu. ''Miyebelle , sen iğne mi yapıyosun, ama ben çok koykayım''Diyerek endişeyle konuştu.

Genç kız kendini öksürüğün etkisinden kurtaramadığı halde, korkuyla bakan küçük veledin ellerini tutmaya çalıştı ''Korkma ben sana asla iğne yapmam küçüğüm ''Diyerek yanağına eğilip, küçük öpücük kondurdu.

''Babama niye yaptın? Hasta diye mi?

''Evet mecbur kaldım, bak korkulacak bir şey değil, küçük sinek ısırığı gibi acıyor '' Diyerek çocuklara bakmaya devam eden Mirabelle, ikisinin de gözlerinde korku görüyordu .

''Sinekten daha çok, yılan sokmasına benziyordu'' diyerek boğuk sesle devam eden Nicholas, kıza başını döndürmeden önündekileri bitiriyor ve onu nasıl boğacağını düşünüyordu. O kadar acı çekmek mubah mıydı, hele hasta iken, o iğneleri batırırken, kafayı sıyırmış olmazdı değil mi?

Eğer amacı intikam almaksa, yeterince almış sayılırdı ama Niicholas'ı daha da çok delirttiğinin farkında değildi. Sinirle kahvaltısını bitiren genç adam, sinirden kasılan yüzünü masadakilere çevirdi.

''Mirabelle bu gün seni hastaneye ben bırakacağım, hem şu Carol'a iki günlük iznin için, teşekkür sunmam gerekiyor'' Diyerek ayağa kalkıyordu.

Mirabelle, adamın başına bir vazo, yada başka şeyler indiğini düşünürken, sessizce ''tamam ''dedi ve onla beraber masadan kalktı. Yanındaki Elizabeth'e ilk öpücünü verip ayrıldıktan sonra, sıra Kaarlo'ya geliyordu. Küçük velet bir çırpıda sandalyeden kalkıp, Mirabele'nin boynuna kollarını uzatarak dolandı.

Saklı BahçeWhere stories live. Discover now