Oturdu her zamanki gibi koltuğuna, kitap okuyordu. Odada dikkatini dağıtan bir şey fark etti. Saat. Zaten zamanı sevmezdi, bu yetmezmiş gibi bir de dikkatini dağıtıyordu o salak saat. Doğruldu yerinden. Saate uzandı ve tek hamlede söktü yerinden. Nereye kaldıracağını düşündü. Buldu! Televizyon sehpasının kapağını açtı. İçerisindeki kutuyu fark etti. Onu dışarı çıkardı. Bu da neydi ve ne zamandır oradaydı?
Kutunun ağzını açtığında içinde üniversite ve çocukluk yıllarına ait fotoğraflarını buldu. 32 sene, küçük bir dikiş kutusuna nasıl da sığıvermişti. O günleri hatırlamayışına üzüldü. Neden anımsadıkları yoktu? Belki de boş geçmişti yılları. Ne çocukluğu güzeldi, ne gençliği. Geçmişe dönüp baktı. En çok ne zaman mutlu olmuştu? En çok ne zaman üzülmüştü? Neyse deyip sıyrıldı tüm düşüncelerinden. Neyse; onun kurtarıcı kelimesiydi. Sıyrılırdı konudan ve hüzünlendiren düşüncelerinden.
Sanki 32 yılın içinde kayıp olan bir zaman dilimi vardı. Neydi fakat? Fotoğrafların hepsine bakmıştı çoktan. Kaldırdı kutuyu. Saati yerine astı. Oturdu koltuğuna ve saati izlemeye koyuldu. Kayıp zaman dilimi neydi? Ne kadar sürmüştü ve ne ara unutmuştu? Hepsini düşündü. Yanıt bulamadı. Nedense bir çay içme isteği gelmişti şimdi. Doğruldu yerinden. Yerde gözüne bir şey takıldı. Bir fotoğrafın arkasındaki yazıydı bu. Gözden kaçırmış olmalıydı. Fotoğrafı aldı eline ve tam diğerlerinin arasına koymaya yönelecekti ki yazıyı okumayı akıl edebildi.
Şöyle yazıyordu:
'' Sevgilim! Bir gün, olur ya, unutursan beni, ismimi anmayacak olursan, hemen kurtul uyuşukluğundan, yine o parka gel. Süreyya hala ikimizi taşıyabilecektir eminim. Ve ben orada olacağım.''
Cemal.
Ve, Nadide kaybolmuştu.
YOU ARE READING
ANIMSAMADIKLARIM
RomanceNadide, kendi içine kapanmış, arkadaşı olmayan ve kendi ütopyası dışında bir dünyayı kabul etmeyen bir kadındır. Bu içe kapanıklık 32 yaşına kadar devam etmiştir. Fakat aslında pek öyle değildir. Bir zamanlar biri ona dünyanın çekilebilirliğini kanı...