BÖLÜM 1

184 42 48
                                    

14 yıl sonra, Rüya Yankı'dan.

Gülebilmek. Aslında her şeye rağmen tek gerçek ilaçtır. Belkide tüm hastalığın kurtarıcısıdır. Ben inanıyorum. Gülmek bambaşka bir dünyaya açılmak gibi bir şey.

Kimle ya da neye güldüğümüz önemli değil. Önemli olan içten gülmek bence. Atılan kahkahanın beynimizdeki kötü anıları nasıl ittiğini düşünün hadi. Asıl öyle düşününce gülmek anlam kazanıyor.

Şu an olduğu gibi.

İçimde belki çok fazla acı ve üzüntü var. Koca bir oyuk var. Ama gülümsüyorum ve o oyuk bir müddet doluyor. En azından iyi oluyorum. Kendimi iyileştire biliyorum. Tabii ki bu gücümle alakalı değil. Benimle alakalı. Kendi kendimi büyüttüm ben.

“Ohoo, bu yine dalıp gitti. Kızım, Alooo?”

Omzumu dürtmek isterken çürütmeye çalışan Bedirhan’ın eline vurdum. Şerefsiz parmağını resmen omuzuma geçirdi. “Ne var be? Omzum göçtü!” Bedirhan omuz silkip bardağında ki kolayı kafasına dikti.

“Şurada önemli bir şey anlatıyoruz dinlemiyorsun ne yapalım?” Omuz silkip hamburgerimden düşen turşuyu ağzıma attım.  “O beyni yanık hakkında konuşmak istemediğimi biliyorsunuz. Daha neyi anlatıyorsunuz?” Gaye elindeki telefonu bırakıp bana baktı. Ardından bıkkın bir nefes aldı.

“Ya, çocuk senden ayrıldığına pişman olmuş diyorum, o çil yumağı seninkini aldatmış.” Heyecanla harmanlanmış konuşmasını anında kestim Gaye’nin. “Şuna seninki deme geçiririm bak,” dediğimde bu davrandığım erkeksi hareketlerden dolayı gözlerini devirdi. Tamam erkek Fatma değilim ama arada böyle hareketlerim oluyordu

“Aman her ne boksa işte. O salak pişman olmuş anlayacağın beni aradı. Düşüne biliyor musun? Gecenin 3’ünde beni aradı seni sordu, sana geri dönmek istiyormuş falan,” dedi arada hamburgerinden ısırık alırken.  Ona rağmen ağzı doluyken konuşmaktan geri kalmıyordu. Onun bu hallerine alışıktık ve iğrenmiyoruz.

Telefonumun titrediğini hissettiğimde elimi cebime attım. Yine o beyni yanıktan mesaj gelmişti. Kaçıncı özür saymayı unuttum be. Bu ne yüzsüzlük? Saate baktığımda hava kararsa da bu kadar geç olduğunu bilmiyordum. “Saat 10 olmuş ben kalkayım artık,” diyerek siyah sırt çantamın ince kulpunun tekini omzuma taktım.

“Ay evet ya baya geç olmuş, Bedirhan ile bırakalım seni bu saatte tek gitme istersen?” Kafamı kaldırıp Gaye’ye baktım. Cıklarken sabah erken kalktığım için uyku bastırmıştı bile. “Yürümek istiyorum, merak etmeyin bir şey olmaz.”

Arkadaşın gücü ile kendini koruyabiliyor bebeğim.

Benim bu öz güvenimin nerden geldiklerini bilemedikleri için gözlerini devirdiler. Ben ise son derece memnun şekilde sırıtıp ayaklandım. “Yarın görüşürüz,” deyip Bedirhan ve Gaye’ye el sallayıp kasaya doğru yol aldım. Hızla yediklerimin parasını ödeyerek kapıdan çıktım.

Karanlık örtüsünü üzerine örten geceye göz atıp caddenin karşısına geçtim. Havanın serinliğini hissetmek için kapişonlumun fermuarını açtım. Oldukça geniş sekilde tepeden topladığım saçlarımdan firar eden tutamlar rüzgarda uçuşurken karanlık sokağa döndüm. Uzunca yürümek istemediğim için kısa yolu tercih ettim.

Tekrar bir sokağa dönüp yürüdüğüm de bir inleme sesi duydum. Ellerimi ceketimin cebine koyarken çantamın takmadığım askısı sarkıp dar pantolonumun yüzeyine çarpıp duruyordu. Sesten emin olmadığım için tam devam edecekken ağlamayla karışık  inleme duyunca anında arkama döndüm.

Nerden geldiğini kestiremediğim için geldiğim yol boyunca kısık gözlerim ile baktım. Karanlıkta çok net anlamasam çoğu şeyi ayırt edebiliyordum.  Tam o anda iki bina arasında kalan bir çıkıntıdan dışarıya doğru bir bacak uzadı. İnce topuklu bir çizme?  Tekrar titrek bir ses duyduğum an hızla ne olacağını düşünmeden oraya doğru koşmaya başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

M.E.T.E.KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin