12.Bölüm : Nişanlın mı yaptı bunu?

11.5K 661 13
                                    

"Beni tanımıyorsunuz ama evlenmek istiyorsunuz. Neden?"


Orhan şaşkındı. Bu şaşkınlığı da Hasret'in sorusundan ziyade konuşamadığını sandığı bir kızın aslında öyle olmadığını anlamış olmasından kaynaklıydı.


Doğru duyup duymadığını teyit etmek için bakışlarını Hasret'e doğru döndürdüğünde genç kız da onun yüzündeki şaşkınlığın nedenini anlayıp duruma bir açıklama getirmek için "Konuşarak sizi şaşırttım değil mi?" dedi. Şimdi de Orhan konuşmayarak onu şaşırtacağa benziyordu çünkü adama an itibarıyla kal gelmişti.


Orhan'ın söylediği şeyi destekleyen ifadesine karşılık sözlerine devam eden Hasret "Babam konuşmamdan pek hoşlanmaz" dedi ve farkında olmadan ellerini gergince ovuşturmaya başlayıp sözlerine de "Nedenini bilmiyorum ama bu onu çok kızdırıyor. Sesimi duymaya tahammülü yok gibi. Bu yüzden ben de mümkün olduğunca sessizliğimi korumaya çalışıyorum. Diğer türlü kendimi suç işlemişim gibi hissediyorum" diyerek devam etti. Kelimelerini seçerek konuşmuştu belki ama Orhan babasının konuşmasını bile suç görüp onu bu yüzden hırpaladığını anlayabiliyordu. O adam öyle kızın dediği gibi insanı kendisini suçlu hissettirerek bırakmaz illa ki kaba kuvvete başvurarak canından bezdirirdi.


Orhan en başından beri bu adamın davranışlarını hiç normal bulmamıştı zaten. Bu adam karısının da kızının da hayatını cehenneme çevirerek ne yapmaya çalışıyordu belli değildi. Belli olan tek şey adamın vicdansız ve hasta ruhu biri olduğuydu. Orhan duyduklarını anlamlandırmaya çalışarak Hasret'e bakarken bir yandan da kızın bakışlarını kaçırmasıyla "Bunca yıl nasıl dayandın?" diye sordu. Bu soruya verilebilecek en doğru cevap "Ne sen sor ne de ben söyleyeyim" olurdu herhalde.


Hasret küçüklüğünden bu yana yaşadıklarını düşünürken aynı anda da sesi titreyerek "Mecburdum. Başka seçeneğim yoktu. Oldurtmadı" diye cevap verdi. Her ne düşünüyorsa genç kızı o günlere geri döndürdüğü açıktı. Hasret titreyen ellerini gergince ovuşturmaya devam edince Orhan da bundan sonra yanında olduğunu belli etmek için elini Hasret'in ellerinin üstüne koyarak "Artık istemediğin hiçbir şeye mecbur değilsin. Başka seçeneklerin de var. Yaşamak istediğin hayatta özgürsün" dedi. Hasret onun elini kendi elinin üzerinde hissedince tuhaf bir şekilde heyecanlanmıştı. Bu heyecan sonucunda utanarak elini geri çekip başındaki örtüyü düzeltirken de "Soruma cevap vermediniz. Neden benimle evlenmek istiyorsunuz?" diye sordu.


Orhan bir an ne diyeceğini bilememişti. Gerçeği söylediği takdirde Hasret'in evlenmekten vazgeçip o çiçekçi dükkanına geri dönebileceğinden endişe etmişti. Ancak onu sevdiği için evlenmek istediğini de söyleyemezdi ki. Bu hem boş yere umut vermek olurdu hem de kız da inanmazdı ki bu dediğine. En önemlisi de ona yalan söylemiş olacaktı. Orhan böyle bir şey olsun istemiyordu. Aralarında yalana yer olmamalıydı.


Orhan arabayı çalıştırıp oradan uzaklaşarak sessiz kalınca Hasret de tedirgin ama bir o kadar da şirin bir bakışla Orhan'a bakıp "Söylemeyecek misiniz?" diye sordu. Orhan şimdi dürüst olmazsa ilerde Hasret'e karşı yalancı çıkacağını biliyordu. Yalancı çıkması demek Hasret'in kendisine karşı olan güvenini de sarsmak demekti. Bu yüzden de niyetini hiç saklamadan evlenmek isteme nedenini anlatmaya başladı.


"Sana daha önce de söylemiştim. Senin gibi hassas kırılgan ve ince düşüncelere sahip olan bir kızın böyle bir hayata ait olmadığını düşünüyorum. Gerçi böyle zor bir hayata da kim ait olabilir ki? İşin aslı ben hayatını daha iyi şartlarda sürdürebilmen ve kendi ayaklarının üzerinde durabilmen için sana yardım etmek istiyorum Hasret. Ya da daha iyi anlayacağın bir dilden konuşmam gerekirse eğer bir çölün ortasında hayata tutunmak isteyen ama bunu başarması da mümkün olmayan bir çiçek olmanı değil kendisi için en uygun ortamlarda sevgiyle beslenen ve bunun sonucunda da yeşeren rengarenk bir çiçek olmanı istiyorum"

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Where stories live. Discover now