40. Başkasın ♠

36.4K 3.2K 305
                                    

Nefes almak unutulabilir miydi? Unutmuştum. Dudakları tenimde öylece dururken kalbim bile greve girip durabilirdi. Güçlü kollarının arasında biçare duran bedenim iyiden iyiye küçüldüğünde ise dizlerim titredi. Ancak bu sefer üşüdüğüm için değildi gösterdiğim reaksiyonlar, zira hayatım boyunca yaşamadığım bir heyecanın tam ortasına düşmüştüm. Dudakları usul usul dudaklarıma yaklaştı, kendiliğinden kapanan gözlerim beni yapacağı her şeye mecbur bıraktı.

Elimde olmadan kendimi ona mecbur bırakıyordum. “Benim sana yaptığımı, sen kendine yapma küçük,” diye fısıldadı.

Konuşurken dudağımın sol köşesine çarpan sakalları, sözlerine anlam veremeyişime rağmen bir cevap vermekten aciz kılı- yordu beni. Korkuyordum, çünkü konuşursam tenine çarpacaktı dudaklarım.

“Kendini kimseyle kıyaslama.” Belimi daha sıkı sardı elleri, bedeninin her ayrıntısını bedenimde hissediyordum ve bunun tarifi imkânsızdı. “Başkasın.”

Kolunu öyle sıkıyordum ki orada tırnaklarımın izinin kalacağından hiç şüphem yoktu. Her sözü uçurumdu benim için ve ben onun uçurumlarından savrulmamak için yine onun dallarına tutunuyordum.

Başkasın, demişti. Bunu sadece söylemişti. Oysa asıl olan hissetmektir lafının bizzat sahibi kendisiyken beni hissetmekten men eden de yine kendisiydi.

“Korkma.” Bir eli yanağıma çıktığında başparmağı usulca elmacık kemiğimin üzerinde dolaştı. Her kelimesinde dudağımın sol çukuruna çarpıyordu kirli sakalları, ama katiyen acıtmıyordu. “Ben sadece gül yığınıyla yetineceğim.”

Sözlerine yüklediğim anlamla gözlerim usul usul aralanırken, dudakları tenime sürtünerek boynuma doğru kaydı ve omzumla boynumun sınırında duraksadı. Bu bana taş evde olanları anımsatmıştı.

Burada gül yığını var.

Orada kısa bir süre hareketsiz oyalanan dudakları uzun bir buse bırakarak ayrıldı. En son ona kızıyordum değil mi? Tüm dengelerimi altüst etmek için sadece bir dakikanın kafi olması absürt bir ironiden başka ne olabilirdi ki?

“Adil değil bu yaptığın,” diyebildim nihayet konuşmayı başa rarak. “Hiç değil.”

Ufak bir nida döküldü dudaklarından, gülümsemiş miydi? Bilemiyorum, öyle olduğunu hayal ettim kısa bir an.

“Kural ihlali yapıyorum turunçgil, defansını sağlam tutmalısın.”
Başımı iki yana salladım. “Kendimi kimseyle bir tutmuyorum Ateş, sorun adını telaffuz dahi etmemi istemediğin o kadınla beni bir tutman. Benzemek benim suçum değil ve hiçbir zaman olmayacak. Evet, dün gece seninle uyudum, bunu ben de istedim ama dün geçmişte kaldı.”
Elimi onun öptüğü yere götürüp orada gezdirdim. “İstediğin zaman benimle uyuyamayacağın gibi istediğin zaman beni öpemezsin de.”

Omzuma dökülen saçlar ağır ağır arkaya atılırken, “Sana istediğim zaman dokunurum,” dedi itiraz kabul etmeyen bir sesle. “Seni istediğim zaman öperim ve buna sen bile mani olamazsın.” Tuhaf bir biçimde sözlerinde emirden çok zaruret vardı. Bunu fazlasıyla hissetmek inanılmaz geliyordu. “Senin gibi korkak bir kız bana kafa tutmamalı.”

Öyle miydi? Belki de öyleydi. Ezelden beri suskun ve korkak bir kızdım. Mahalle arası oyunlarda diğer çocuklardan dayak yer, çekilip bir köşede ağlardım. Üstelik kıpkırmızı olan tenim düzelene kadar eve gitmez, geç kaldığım için bir de annemden dayak yerdim. Bunun için kimse beni suçlayamazdı ancak şimdi aldığım darbe bedenimden çok ruhuma hükmetmişti. Bu yüzdendi sessiz kalamayışım.

HİS 🔥 +18 (Yeniden Yayınlanıyor)Where stories live. Discover now