Karanlığın sardığı gecelerin en büyük şahidi hep ay olurdu.
Dinlerdi, susardı. Görürdü, aydınlatırdı. Karanlık yutar, ay göz yumardı. O, her gece karanlığa hizmet eden dilsiz uşaktı.
Bir gece daha karanlığın istediğini yaptı; Odanın birinin içine karanlık için ulaştı, iki kişiyi, üç zihni aydınlattı.
Birinci kişi masum bir kızdı. Onu sevgisiyle masumca sarmaladı çünkü ışığını ondan alıyordu.
İkinci kişi genç bir adamdı, onu karanlığa bıraktı çünkü genç adamın bakışları asıl ışıktaydı.
Üçüncüsüne ise hiç dokunmadı. Karanlık asıl onun dostu, ikincisinin ise en büyük gizli düşmanıydı.
Ay bir köşeye çekildi ve karanlığın yeni sırları ve sırdaşını saklayışını izledi.
"Nefreti sev, Siraç. "dedi, karanlığın dostu olan .
Karanlıkta, onun sessizliğine sahipmiş gibi dolaşan genç adam bir an duraksadı. Aslında duraksayan odadaki sessiz adımlarıydı. Zihni hep yürürdü, zihni hep konuşurdu, zihni hep hareket halindeydi.
Şimdide zihni duraksamış, ayakları ise onu önündeki kıza doğru getirmişti.
Genç adam, "Sen nefret değil misin, intikam ?"dedi karanlığa ait olana.
Karanlığa gömülmüş lacivert gözleri, nefessiz karanlıkta küçük bir aydınlığı kendine saklamış güzel kızı dikkatli bir şekilde izliyordu. O gözler ölümü sürekli içinde saklıyordu. Bunu uyuyan kıza bakarken daha iyi fark ediyordu genç adam.
Karanlığa ait olan, kendilerine ait mahzendeki demir parmaklıklara yavaş yavaş vurdu, o da gülümsedi tıpkı intikam duygusu gibi.
"Sen beni nasıl tasvir edersen, oyum. "dedi genç adama. Bir yandan da ikinci adamı sessizce izliyordu karanlığa ait olan.
O adamın gözleri uyuyan kızdan ayrılmıyordu. O adam, bugün ilk defa ona karşı çıkıp genç kızın odasına gizlice girmişti.
Genç kıza öyle bir bakıyordu ki genç adam, karanlığa ait olan içinde bulunduğu mahzenin daraldığını hissediyordu. Kontrolün ilk defa elinde olmadığını hissediyordu.
Sessiz adımlarla genç kıza yaklaştı genç adam. Karanlık onu örttü, karanlığa ait olan sessiz kaldı .
Genç kızın yatak odasındaydı genç adam .Saatler önce ondan kaçarken genç kız, şimdi en güvendiği, huzur bulduğu alanındaydı genç kızın. O yakınlaştıkça ay, onu daha yakından görmesi için karanlıktan sıyrılmaya çalıştı.
Ay sessizdi ama karanlığı da desteklemiyordu. Genç kıza hak ettiği değeri vermek istiyordu.
Ay, karanlığa rağmen zayıf ışığıyla genç adama güzel bir görüntü açısı sundu ve gür, siyah kirpiklerin üzerine kar taneleriymiş gibi kondu. Genç kızın inciyle işlenmiş teninin üzerinde dokunurcasına dolaştı ve gittikçe güçlendi. Dudaklarının üstünde durdu ve karanlığın sırdaşı olan sanki bir vesvese gibi fısıldadı.
"Hislerin mi var, Siraç Vuslat?"
Genç adam gözlerini genç kızdan ayıramadan fısıldadı ;"Ne istiyorsun, intikam? Ne arıyorsun?"
Gözlerindeki hayranlık mezarların arasında saklanıyordu. Karanlığa ait olandan kaçmamıştı ama bu farklılık.
Genç adam hayranlığının farkındaydı ama bunu umursamadı, nefesi ışığın sahiplendiği kıza dokundu ve ona gerçek olamayacak kadar güzel gelen bu kız, hafifçe kıpırdadı.
DU LÄSER
MIH
Romantikİntikamın kıyafetini hiç merak ettiniz mi? Peki ya bedenini? İntikam,nefretle kararmış lacivert gözlerdi. İntikam,bir kafesin ardına gizlenmiş saldırmayı bekleyen bir bedendi. İntikam, ruhunu kasıp kavuran ateşten, uçsuz bucaksız bir buz kütlesiydi...
TANITIM VE PROLOG
Börja om från början