HIRKIZ《 1

414 169 144
                                    

Oksijen diye yalvaran ciğerlerime daha fazla karşı gelmeyip biraz soluklanmak için duvarın dibine çöktüm. Dar sokakta ki iki sahipsiz kediyi saymazsak yalnız sayılırdım. Nefes alışverişlerim biraz olsun düzene girdiğinde duvarın kenarına kafamı uzatıp peşimden gelen var mı diye kontrol ettim. Her zaman ki gibi; kimse yok. Memnuniyet dolu bir gülümse takınıp tekrar hareketlendim. Bu sefer koşmuyordum ama yürüyüşüm de tempo vardı. Caddeye yaklaştığımda tamamen rahatladım. Kafamdaki kepi ve kapüşonu çıkarıp arabamın anahtarını parmaklarımın ucunda çevirdim. Arabaya birkaç adım kala düğmeye basıp kapıları açtım. Çantayı arka koltuğa gelişi güzel koydum. Aynada ki yansımama bakarken istediğimi aldığımdan dolayı oluşan tatmin olmuş bakışlar hoşuma kaçmıştı. Keyifle yüklendim gaza. Müziğin sesini yükseltirken çantasını çarptığım kızın cırlama sesleri kulağımda yankılanınca sessiz bir kahkaha attım. O değil de kız fena çıkmıştı biraz daha güçlü olsa alt edebilirdi beni. Neyse ben yoluma gecenin geri kalan kısmında ne yapacağımı planlarken eve gelmiştim. Arka koltuktan çantayı alarak arabadan indim hızlı adımlarla evin kapısına dayandım. Alacaklı gibi zile hunharca basarken bir taraftan da ayağımla saçma bir ritim tutmuştum. Başım önde eğik olduğu için kapının açıldığını fark etmedim.  Sema ablanın elime attığı şaplakla elimi zilden çektim. Klasik hınzır gülüşümle baktım çatık kaşlı kadına.  Kenara çekilirken bilindik laflarını etmeye başladı.

" Hiç vazgeçmeyeceksin dimi zile şöyle basmaktan. "  Yalancıktan sesini kızgınmış gibi çıkarıyordu.

Yanağından makas alıp evet anlamında başımı salladım. Salona göz gezdirip kimsenin olmadığını fark edince odama yöneldim. Bu arada Sema ablada yavaş yavaş toparlanıyordu. Sema abla bizim evin baş hizmetçisi ama benim gözümde bir çalışandan fazlası.

☆☆☆☆☆

Duştan çıktığımda çalan telefonun sesi de kesilmişti. Kafamı kurularken arayanın kim olduğuna baktım.  Deniz.. Tekrar arayacakken yeniden çaldı telefon.

" Hee "

" Sana da he "  derken gözlerini devirdiğini taa burdan gördüm sanki. Ben sessiz kalınca konuşmaya devam etti.

" Nerdesin olum sen? Hadi mekana gel seni bekliyoruz. "

" Tamam geliyorum yarım saate orda olurum. "

Telefonu kapatıp giyinmek için aynanın karşısına geçtim. Üzerimde ki havluyu çıkarıp yansımamla kesiştim biraz. Hiç mütevazi olmaya gerek yok bildiğin ateş ediyorum. Siyah pantolon ve siyah bi gömlek giydim. Saçlarıma kaba bir şekil vererek dağınık bıraktım. Çıkmadan önce son kez kendime bakarak göz kırptım. Aynaları seviyorum..

☆☆☆☆☆

Valeye anahtarı seri bir şekilde şutlayıp mekana daldım. Her şeye eyvallah ama hala ilk girdiğimde kulağımı siken müzik sesine bir türlü alışamadım. Hiç bozuntuya vermeden bizim oturduğumuz köşeye, çocukların yanına gittim.

" Selam " deyip kendimi Barış'ın yanında ki boş yere attım.

" Ooo yüzünüzü gören Cennetlik beyefendi. " Duygu elinde ki içki bardağını koyarak benden bi cevap bekledi.

" Elinde ki içkiyle Cennete gideceğini hiç sanmıyorum. "

Önce bardağa sonra bana baktı. 

" Beraber yanarız o zaman. "  dedi göz kırparken. 

Masadan  " ooo " sesleri yükselirken ona doğru eğildim.

" Canım hiç almıyım ya. " 

Söylediğimi takmadığını belli etmek için omuz silkip önüne döndü. Duygu benim en eski manita. Eh yukarıda ki muhabbetten de anlamışsınızdır durumu.  Normalde aynı ortamda bulunmak istemem ama maalesef ortak arkadaşlarımız var. 

HIRK(S)IZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin