14/Sen çoktan düşmüşsün. (1. Kısım)

En başından başla
                                    

"Yokmuş," diyerek usulca mırıldandı Nilüfer.

Kartal'la aralarında olup bitenleri Levent'ten saklama niyetinde değildi ancak henüz neler olup bittiğinden o da emin değildi. Bu nedenle de şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyordu. Levent dilediği kadar ona bulaşabilirdi, Nilüfer onu alttan almaya karar vermişti. Yol boyunca havadan sudan sohbet ederek eve ulaştıklarında Açelya'nın bahçede annesiyle oturduğunu fark edip gülümsedi. "Açelya, hoş geldin!"

"Hoş bulduk, Nilo."

"Ne iyi ettin de geldin."

"Senden hayır yok," diyerek sitem etti Açelya. "Bir gelip bakayım dedim." Annesi Levent'le Nilüfer'e de limonata getirmek için ayağa kalkarken herkes masadaki yerini almıştı. Levent telefonuyla ilgilenirken Nilüfer arkadaşına gülümseyerek bakışlarını bir süre bahçenin içinde gezdirdi. Dün Kartal'ın oturduğu yerde şimdi o oturuyordu. Bir an, kardeşinin harıl harıl tuşların üzerinde gezinen parmakları umutla onun da telefonunu kontrol etmesine neden olsa da gelen giden bir şey olmadığını görerek sessizce iç çekti. Ne bekliyordu ki? Kartal'ın hasretine dayanamayarak liseli yeni yerdeler gibi destan uzunluğunda mesajlar atmasını mı? Adamın mesaj yazan görüntüsünü gözlerinin önüne getiremiyordu bile. Levent'in uzun uzun kiminle mesajlaştığını merak ederek bunu ona sorması gerektiğini aklının bir köşesine not ederken Açelya'nın sesiyle düşünceleri dağıldı. "Eee Nilüfer," diyerek oturduğu yerde heyecanla kıpırdandı Açelya. "Anlat bakalım, nasıl gidiyor işler?"

Annesinin elinde bir tepsi limonata ve kekle dönmesi kıza biraz zaman kazandırsa da Levent'e kaçamak bir bakış atarak sessizce mırıldandı. "İyi, Açelya. Nasıl olsun?"

"Patronun nasıl?"

Kuruyan boğazına çare olmasını umut ederek limonatasından büyük bir yudum aldı Nilüfer. Telefonunun üzerinden kaşlarını havalandırarak ona ilgisiz bir bakış atan Levent'i fark ettiğinde oturduğu yerde huzursuzca sallandı. "O da iyi."

"İş arkadaşların falan?"

"Onlar da iyi."

Açelya eğlenerek kaşlarını havalandırdı. "Kötü olan bir şey var mı?"

Melsa vardı ama bunu söylemek yerine başını salladı Nilüfer. Kartal'ın kadınla ilgili ne yapacağını bilmiyordu. Merak etmediği söylenemezdi ancak adam, yaptıkları ve söyledikleriyle kafasını o kadar meşgul ediyordu ki Melsa, aklına gelen son şey bile değildi. "Yok."

Nilüfer'in yavru bir kedi gibi mırıldanarak verdiği cevaplar yüzünde muzip bir gülüşün belirmesine neden olurken oturduğu yerden kalktı Levent. Nilüfer'e üstten eğlenen bir bakış atarken "Ben gideyim de rahat rahat konuşun," diyerek mırıldandı.

Nilüfer kardeşine yalnızca gözlerini devirmekle yetinirken onun gidişini izleyen Açelya merakla masaya doğru eğildi. "Ne oldu ki? Ne konuşacağız?"

Bakışlarını kucağındaki ellerine indirirken "Kartal," diye cevap verdi Nilüfer. Ardından adamın yüzüne karşı ismiyle hitap edemezken gıyabında ettiği için kendine kızarak tekrar etti. "Kartal Bey, yani..." Açelya, dudaklarının tatlı bir gülümsemeyle yanaklarına doğru genişlemesine izin verirken sessiz kalmayı tercih ederek Nilüfer'in anlatmasını beklemeye başladı. Çok geçmeden de her şeyi, tek bir ayrıntı dahi atlamamak çalışarak anlattı Nilüfer. En sonunda derince iç çekerek "Birbirimize zaman verelim dedi," diyerek konuşmasını sonlandırdı.

"Seni öylece öptü yani?"

Başını yere eğerek onayladı Nilüfer. "Evet."

Ardından Açelya'nın hevesli sesiyle hızla kaşları çatıldı. "Nasıldı peki? Güzel öpüşüyor muydu? Hoşuna gitmedi mi?"

SevdakederHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin